Merg Ber İsrail
Farsça “ İsrail’e ölüm” sloganı artık Küresel Siyonizm’in kalbinde, Amerikan üniversitelerinde atılıyor. Aynı Üniversitelerde Hizbullah bayrakları dalgalanıyor.
Bunlar hiç kimsenin hayal bile edemeyeceği olaylardır. Amerika ve Avrupa’da bunlar olurken işbirlikçi kukla rejimlerde bunun haberini bile yapmak sıkıntılı.
Öyle anlaşılıyor ki mesele Filistin’den ibaret değilmiş. Mesele küresel Siyonizm/küresel despotizm ile küresel özgürlükçülerinin mücadelesi imiş. Filistin’de başlayan intifada küresel intifadaya dönüşmüştür.
Bu mücadelenin bir tarafı direniş cephesi, diğer tarafı başını Amerika’nın çektiği Küresel Siyonizmdir.
Bu mücadele kıtaları aşan, kavim, kabile, din ve mezhepler üstü bir mücadeledir.
Aksa tufanı; sahte düşünce özgürlükçülerinin, sahte insan hakları havarilerinin, sahte kadın hakları savunucularının maskelerini paramparça etmiş, bunların nasıl birer zalim, diktatör, despot olduklarını bütün vicdanı hür insanlara göstermiştir.
Şairin "Ebu Leheb öldü" diyorlar: / Ebu Leheb ölmedi ya Muhammed; Ebu Cehil, kıtalar dolaşıyor!” dediği gibi biz de görüyoruz ki Hitler ölmemiş kıtalar dolaşıyor. Özgürlükler ülkesi olarak âleme yutturulan Amerika’da “Temsilciler Meclisi, antisemitizm tanımını genişleten yasa tasarısını kabul etti”. Bu kanunla “mazlumları savunmak ve zalime zalim demek” suç kapsamına alınmıştır.
Bu kanuni düzenlemede suçun unsurları arasında “şiddet kullanılması” şartı yoktur. Medeni dünyada izin alınmasına dahi gerek duyulmayan “gösteri ve yürüyüş hakkı” konu İsrail olunca ortadan kaldırılmıştır. İsrail aleyhine gösteri ve yürüyüşler, basın açıklaması yapmak açıkça yasak kapsamına alınmıştır.
Şimdiye kadar Kudüs yolunda 288 şehit veren Hizbullah’ın bayrağını Amerikan üniversitelerinde dalgalandırması İsrail’e atılan roket ve füzelerden daha etkili olmuş, Amerika kalbinden vurulmuştur.
Amerikan üniversitelerinde “MERG BER İSRAİL” sloganlarının atılması İslam Cumhuriyetinin 13 Nisanda İsrail’e attığı füzelerden daha etkili olmuştur.
Aksa Tufanı ile direniş cephesi genişlemiş, cepheye sadece Bahreyn “Eşter Tugayları” katılmamış, Amerika’dan Japonya’ya kadar başını Üniversite öğrencilerinin çektiği eylemciler bu cephenin silahsız kanadına dönüşmüştür.
Milyarlarca dolar harcanarak direniş cephesine karşı sahaya sürülen fitne uleması, işbirlikçi yazarçizer takımı hezimete uğramıştır.
Ülkemizde özgür insanların başlattığı “İsrail’le ticaret Filistin’e ihanet” eylemleri meyvesini verdi elhamdülillah. Ticaretin kesilmesi umarım arkasından siyasi ve politik ilişkilerin kesilmesini de getirir. Bunun ABD ve NATO ilişkilerine yansıması İncirlik ve Küreciğin kapatılmasına, dolayısıyla Batı ile bağlarımızın kopmasına neden olursa Türkiye’nin bağımsızlığına ilk adım olur inşallah.
Haçlılarla, Siyoempeyalistlerle bozulan ilişkilerimiz, direniş cephesine yakınlaşmamızı sağlarsa Kudüs’ün özgürleşmesi ve İsrail’in yıkılışı müthiş bir ivme kazanır.
Onların hesabı önce Irak’ı sonra Suriye’yi daha sonra İran’ı ve en sonunda da Türkiye’yi parçalayıp İsrail’e küçük ve yumuşak lokmalar haline getirmekti. Ama onların hesabı tutmadı. Türkiye’nin direniş cephesine katılması, çatıştırmak üzere kurgulanan Şii/Sünni hilallerinin yerini İSLAM DOLUNAYINA bırakması demek olur. LA ŞİİYE LA SÜNNİYE, VAHDE VAHDE İSLAMİYYE! (İslamianaliz)