HÜDA PAR'dan Kürt-İslam sentezi yorumu
Katıldığı bir televizyon programında Kürt-İslam sentezini yorumlayan HÜDA PAR Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Sait Şahin, "Kürt-İslam sentezi tarih boyunca herhangi bir şekilde bir varlık bulmadığı gibi bundan sonra da öyle bir arayış çok ciddi manada karşılığı olmaz" dedi.
Habertürk TV'de gazeteci Nevzat Çiçek'in sunduğu 'Yeni Bakışlar' programına konuk olan HÜDA PAR Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Sait Şahin, İslam öncesinden günümüze değin Kürt tarihiyle ilgili önemli değerlendirmelerde bulundu.
"Kürtlerin İslam'ı zorla kabul ettikleri ve İslam'ı kabul etmelerinden dolayı geri kaldıkları" yönünde ortaya atılan tezlerin doğru olup olmadığı yönündeki soruyu yanıtlayan Şahin, İslam ordularının Kürt bölgesine geldiği yer yer yerel çatışmaların yaşandığını, ancak bu çatışmaların halkın desteğiyle değil, Bizans'la işbirliği içerisinde olan Kürt Beylerinin İslam ordularına karşı halkı peşinden sürüklediği çatışmalar olduğunu aktardı.
Şahin, sözlerine şöyle devam etti: "İslam ordularının Kürt beldelerini fethe geldiği dönemden önce Kürtler ne durumdadır? Kürt beldeleri bir taraftan Rumların, Romalıların, diğer taraftan Sasanilerin dönemsel olarak işgali ve kuşatması altındadır. Her kuşatma bir katliamdır. En son İslam orduları Diyarbakır'ı fethe gelmeden önce, 2. Şapur Diyarbakır'ı fethettiğinde, şehrin giriş kapısında yaklaşık 80 bin kişinin ceset yığınlarından tepe oluşturmuş. İşgal edildiği dönemlerde açlıktan dolayı kadınların geceleyin insan cesetlerinden kestikleri etleri götürüp çocuklarına yedirdiklerinden bahsediliyor. Yani İslam öncesi Kürt toprakları tamamen Roma ve Sasanilerin zulmü altında. Dolayısıyla İslam'ın adaletini bekleyen bir coğrafyadan bahsediyoruz. Zemin hazırdı. Sonrasında bir kısım küçük çaplı çatışmalar oluşsa da, halk İslam'ı gönülden kabul etmiş ve İslam'ın adaletinde huzuru bulmuş.
"Tarih kitapları o dönemi es geçmemiş"
Bir hususa dikkat çekmek istiyorum. Tarihçiler o dönemi es geçmemiş. İslam'ın girdiği yerlerde en ufak detayına kadar anlatan tarih kitapları, İslam orduları Diyarbakır'da, Nusaybin'de, Ruha'da (Urfa), Cezire'de farklı bölgelerde katliamlar işleyecek, Tarih kitapları bunları not etmeyecek öyle mi? Bir defa o dönemde tarih kitaplarının not etmediği bir şey yok. Hatta bırakın Kürtleri, bir kasım Rum kontlarının şehir kapılarını İslam ordularına açtığını görüyoruz. Mesela Ahlat'ın bildiğim kadarıyla Taron ismindeki kızı, İslam orduları Ahlat'a dayandığı zaman şehrin giriş kapılarını açmıştır. Ruha, anlaşma üzerinden alınıyor. Nusaybin Ruha anlaşması üzerine fethediliyor."
"Referansımız diğer dinlere hayat hakkı tanıyan İslam'dır"
Son dönemlerde ortaya atılan Kürt-İslam senteziyle ilgili de değerlendirmelerde bulunan Şahin, geçmişte böyle bir sentezin söz konusu olmadığını, gelecekte de olacağını düşünmediğini belirterek, "Tam terzi Kürt-Kominizm sentezi, Kürt-Marksizm sentezi, Kürt-Sosyalizm sentezi canlanrılmaya çalışıyor. Biz HÜDA PAR olarak, İslam'ı merkeze almışız, fakat İslam'ın önüne herhangi bir kimlik koymamışız. Yani ne Demokratik İslam, ne Sosyalist İslam şeklinde bir komplekse girmiyoruz. İslam; bunun önüne Kürdü de ,Türkü de, Arabı da, Farsı da koymuyoruz. Çok net bir şekilde söylüyoruz, parti olarak ölçümüz İslam'dır. Ama bugünkü dar bakış ve anlayışlı İslam yorumunu kast etmiyoruz. Kur'an'ın özü, diğer dinlere hayat hakkı tanıyan ve diğer kimlikleri kabul eden İslam'ı kast ediyoruz. Adalet temelli olarak bir sistem geliştiren İslam'dan bahsediyoruz. Onun için Kürt-İslam sentezi tarih boyunca herhangi bir şekilde bir varlık bulmadığı gibi bundan sonra da öyle bir arayış çok ciddi manada karşılığı olmaz" değerlendirmesinde bulundu. (Hürseda Haber)