'Üçkağıtçı' Din Adamı Portresi Cumhuriyet'in Projesi
Sinema oyuncusu Ali Sürmeli, oyunculuğu bırakacağım dedikten sonra sinemanın yapısı, inanç ve Hükümetin çalışmaları hakkında ilk kez konuştu.
‘Oyunculuğu bırakacağım’ demiştiniz. Tiyatro ve sinema devam ediyor. Vaz mı geçtiniz?
Dizi tekliflerini kabul etmiyorum artık. İstanbul Devlet Tiyatrosu’nda sahnelediğimiz Antigone oyununu yarıda bırakamam. O da muhtemelen bu yıl sonunda bitecek, emekliye ayrılacağım. Ve çok şükür oyunculuktan kurtulacağım.
‘Çok şükür’ dedirtecek kadar çok mu çektiniz?
Babacığım günde 18 saat çalışılır mı? İnsan haklarına, Allah’ın yarattığı bu bedene aykırı. Ne yazık ki emperyalizm ve onun uşakları bu ülkede, özellikle dizi sektöründe, öyle bir düzen kurmuşlar ki ancak kaçarak kurtulabilirsin. Aldığım para, nasıl olsa maliyeciler biliyor, reddedilir değil aslında. Hadi ya, salak mısın, ne yapıyorsun diyen oluyor ama birinin bu işi bırakması lazım.
Üsküp’te köfteci bir baba, kuru fasulyenin parasını almadı. Çünkü sen gelenlerin kalbini kırmadın, fotoğraf çektirdin, dedi: “Osmanlı’nın beş yüz yılda yapamadığını Türk dizileri yaptı.” Bunu dediğinde utandım. Biri geliyor, ‘Selamun aleyküm Zaza’ diyor, sonra Sırpça fotoğraf çektirmek istediğini söylüyor. Seni insan yerine koyuyor ama sen yorgunluktan bir an evvel eve gidelim, derdindesin. Daha insanca, kaliteli, düzgün işler yapabiliriz. İnsan mahcup oluyor, utanıyor. Faslı, Cezayirli, Tunuslu sana dokunuyor, bir şeyler söylüyor. Yazık o heyecanlara.
Çok iyi bir yöntemmiş. Oyuncu arkadaşlarıma öneririm. İşsiz kaldıkları zaman oyunculuğu bırakıyorum desinler, tekliflerin ardı arkası kesilmiyor. Parayı sanki kendi veriyormuş gibi davranan yapımcılardan ‘sana bu lafı yedireceğiz’ der gibi teklifler geldi. Sen reyting yapıyorsun, o reklama yansıyor, halkın parasının bir kısmını sana veriyor. Cebinden çıkıyormuş gibi havaları yok mu? Hepsinden kurtuldum Allah’a şükür.
Reddedemeyeceğiniz senaryolar gelirse?
Hakikatten faydalı, iyi olduğuna inandığım filmlerde dayanamayıp oynayacağım gibi bir şey var içimde. Ama dizi mizi bitmiştir.
Neler yapmayı planlıyorsunuz?
Çok şükür, oğlum liseyi bitiriyor. Artık ona para lazım değil. Kaz Dağları eteklerinde ucuzken birkaç dönüm yer aldım. Elim, gücüm yettiğince benim sadık yarimle biraz sohbet etmek istiyorum. Ben ona, o bana hazırlansın. Varsa bir ömrümüz, onunla hasbihal edelim. Çok özledik birbirimizi. En azından ibadetimi de, ibadetsizliğimi de kimsenin görmediği bir hayat süreyim. İstanbul, yaşanmaz bir şehir. Allah, burada kalanlara sabır versin…
İnanç, sizin hayatınızın neresinde duruyor?
Söylemek istemem. O’na inanıyorum, kulla Allah arasında. Gören göz görür, görmek istediğini. Girdap filminde de iki cümlesinden biri Allah olan bir din adamını oynamıştım. Sonunda görüyoruz ki Yahudi bir grup insanları terörist yapıyor. Çok dillendirilmesine tepki olarak bunu söylüyorum.
Hükümetin siyasi duruşunu nasıl buluyorsunuz?
Erdoğan’ı beğeniyor, ‘one minute’ olayından sonra ‘işte gurur duyacağım bir adam’ diyordum. Fakat hastalandı dedikodularından sonra benim başbakan gitti, Ankara’nın başbakanı geldi. Hoşlanmadığım bir şey söyler korkusuyla Bismillah diyerek televizyonu açıyorum. One minute’ten buraya nasıl geldi? Elinde idam sicini, Kürt milletvekillerini Meclis’ten atmaya varan bir adam oldu. Bütün bu kan, gözyaşına rağmen niyetimin iyi olduğunu biliyorum. O da bir yere kadar, ömür bu gelip geçiyor. Bir ülkeyi ‘Bu kadar nükleer santralimiz var, bu kadar enerji tüketiyor’ ifadeleri değil, ancak ondaki derinlik zengin kılar. Bu da olacak ama diğer taraftan tiyatronu kapatmayacaksın.
Sorunların çözüme dair umudunuz yok gibi…
Umutluydum AK Parti’den. ‘Yitirdim umudumu’ demeye dilim varmıyor, içim öyle hissediyor ama onu dile vurmak istemiyor. Allah, Peygamber aşkına şu kanı durdurun. Elinizde… (Zaman)