"Krizde olan, CIA ve Avrupalıların radikalize ettiği İslam'dır"
Macron'un "İslam krizde" sözlerine: "Krizde olan İslam, ABD’nin istihbarat teşkilatı CIA ve Avrupalı arkadaşlarının radikalize ettiği ve de İslam dünyasına savaşmaya ve de oradaki ülkeleri parçalamaya gönderdiği İslam’dır." şeklinde cevap verdiler.
Rai Al Youm gazetesi:
'KRİZDE OLAN İSLAM DEĞİL, MACRON’UN KENDİSİDİR'
“Macron’un şahsen başını çektiği İslam ve Müslümanlara yönelik nefret kampanyası, ülkedeki Müslüman gurbetçilere yönelik ırkçı politika ve uygulamalar için bir hazırlık niteliğindedir. Bunun yanı sıra Macron, 2022 seçimlerinde Fransa’daki radikal sağ kitleyi kazanmaya çalışmaktadır.
İslam bir krizde değildir, krizde olan Macron’un kendisidir. Yine Müslüman göçmenlerin yaşadığı ülkeler de krizdedir. Bu krizin bazısı ekonomiktir ve Müslüman göçmenlerle alakası yoktur. Eğer varsa dahi, bu alaka zayıftır.
Krizde olan İslam, ABD’nin istihbarat teşkilatı CIA ve Avrupalı arkadaşlarının radikalize ettiği ve de İslam dünyasına savaşmaya ve de oradaki ülkeleri parçalamaya gönderdiği İslam’dır. Her halükarda bu “radikal İslam”ın geçmişte ve şimdiki en büyük müttefikidir. Büyük ihtimal gelecekte de öyle olacaktır. Buna verilecek örnek de çok fazladır.
Eğer İslam bir krizdeyse bunun en büyük sebebi, sömürgeci Batı’nın İslam ülkelerinin içişlerine müdahalesidir. İsrail terörünün arkasında kim var? Yine İsrail’in nükleer silah elde etmesini sağlayan kim? Irak’ı işgal edip, evlatlarından iki milyon insanı kim öldürdü? Suriye’de radikal grupları destekleyip silahlandıran kim?”
------
El Arabi El Cedid gazetesi:
'FRANSA RADİKALİZMİ BESLEDİ'
“Macron’un İslam ile ilgili söyledikleri yeni değil. Fransa’yı yakından takip edenler görür ki, İslam orada geniş bir kamusal tartışma alanına sahiptir. Özellikle de Fransa’nın maruz kaldığı son terör saldırılarından sonra. Yeni olan Macron’un bu açıklamalarının hassas ve dikkat çekici bir döneme denk gelmesidir. Özellikle de Doğu Akdeniz’de gerek gaz savaşları gerekse de Fransa’nın müdahil olduğu Libya krizi dolayısıyla yaşanan gergin ortamda.
Fransa birçok Arap devletinin bağımsızlığını kazanmasından sonra yönetim ve zenginliğin paylaşılması dengelerinin oluşturulmasında önemli rol oynadı. Elit kesimi ve beraberindeki sosyal ve politik ittifakları kontrol etti. Yine bir yandan laik, liberal ve sol grupların diğer yandan da İslamcı grupların arasındaki sosyal ve siyasi çekişmeleri yönlendirdi. Elysee Sarayı'na arka arkaya yerleşen başkanlar, Arap despotizimini övmek için de hiçbir fırsatı kaçırmadı. Bu rejim Arap dünyasındaki birçok toplumsal kesimi radikalizm ve terörizm yuvasına dönüştürdü.” (Duvar)