Trump’ın Suudilere “İran İle Savaşın, Sizi Destekleyeceğiz” Mesajı Ne Anlama Geliyor?
İran'la yaşanan kriz, Trump'ın İran'ı dize getiremeyecek bir durumda olduğunu kanıtlıyor. Venezuela ile savaşmaya cesaret edemeyen Trump, Hürmüz Boğazı'nda düşürülen İHA için misilleme yapmaktan ya da Suudi ve BAE müttefiklerini korumaktan korkuyor. Tek yapabildiği şey, imajını kurtarmaya ve yenilgisini örtbas etmeye çalışmak için daha fazla yaptırım dayatmaktır.
ABD yönetiminin, birkaç yüz Amerikan askerini Suudi Arabistan Krallığı'na göndermesi, Bukayk ve Khurays'taki petrol tesislerini hedef alan ve dünya çapında petrol ve para piyasasında benzeri görülmemiş bir sarsıntıya sebep olan saldırıya askeri bir operasyon ile cevap verilmesi olasılığını azaltıyor.
Amerika Savunma Bakanı Mark Esper, Suudi Arabistan ve BAE'nin savunma, hava ve füze yeteneklerini geliştirme istekleri üzerine, söz konusu askerlerin bölgeye gönderildiğini açıkladı. Bu durum, Trump'ın Suudi yetkililere gönderdiği; “Savaşın, sizi destekleyeceğiz… Sizi korumaya söz vermiyoruz… Önden parasını ödemelisiniz, bedava destek yok” mesajının doğruluğunu vurguluyor.
Amerika'nın bu pozisyonu, Suudiler ve Emirliklerin Amerikan müttefikleri tarafından yüzüstü bırakılmanın verdiği hayal kırıklığı hissini artırmış olmalıdır. Suudi liderliği, Amerika'nın petrol tesislerine cevaben birkaç yüz adet asker göndermesini değil, birkaç yüz adet füze göndermesi ve İran'a karşı ezici bir saldırıda bulunmasını bekliyordu. Bu saldırıda İran'ın nükleer tesisleri ya da petrol tesisleri, ya da ikisini birden yok edilmeliydi. Gel gelelim ki işler Suudilerin beklendiği gibi gitmedi ve Suudi liderliği başka bir şey istedi, Trup ise tamamen farklı bir şey yaptı.
Trump, Suudilere açık ve net bir şekilde “savaşın, destekleyeceğiz” sözleri, İran'a cevap görevinin sırf Suudiler ve Amerika'nın modern insansız uçaklarında olduğu ve İran'a karşı herhangi bir savaşın sorumluluğu ile tüm sonuçlarını Riyad'ın tek başına üsteleneceği anlamına geliyor.
****
Suudi yetkililer, özellikle petrol tesislerine saldırının başlamasından bu yana günlerdir, saldırının sadece Suudi tesislerini hedef almadığını, enerji kaynakları ve küresel finans sistemini hedef aldığını söyleyerek krizi uluslararası boyuta taşımaya çalışıyor. Yani cevap sadece Suudiler ile sınırlı değil, ABD ve Batı ülkeleri başta olmak üzere küresel çapta olmalıdır.
Suudi petrol tesislerine yapılan saldırının satır araları ve ardından gelen tepkiler incelendiğinde, ortaya çıkan problem iki nokta ile özetlenebilir:
Birincisi: Amerikan savunma sistemlerinin ve tüm Patriot füzeleri ile gelişmiş modern radarların başarısızlığı ortaya çıktı. Bu başarısızlık Vladimir Putin'in, Suudi Arabistan'a silahlarını Amerika'nın omzundan Rusya'nın omzuna taşıması gerektiği tavsiyesi ile açıkça ifade edilmiş oldu.
İkincisi: Suudi kuvvetlerine ait komutan ve generallerin Amerikalı uzmanlar tarafından eğitim ve donanım stratejisinin uğradığı fiyaskonun yanı sıra, bu Suudi generallerin büyük kısmının katıldığı West Point Askeri Akademisini başarısızlığa uğrattı.
Birkaç yüz adet Amerikalı askerin, Suudi savunma sistemlerinin yönetimini denetlemek için gönderilmesi, bu iki başarısızlığı kısmen düzeltme ve Suudilerin öfkeli halini sakinleştirme girişimidir. Ancak bu girişimin Amerika'nın bu adımını takip edebilecek yan etkileri vardır. Bu yan etkilerin başında, Suudi askeri kurumunun ülkesini koruyamayan zayıf bir ordu olarak görünmesi veya Amerika'nın savunma sistemlerinin etkin bir şekilde kullanılamaması gelmektedir.
Amerika'nın Suudi Arabistan ile Birleşik Arap Emirlikleri'ni İran ile savaşa bulaştırma planı olabilir. Tıpkı 1980 yılında Irak'ta yaptıkları gibi. Bu durum, iki ülkenin de zayıflamasına sebep olacak ve büyük finansal rezervlerini ele geçirecek, servetlerini, petrol fabrikalarını ve gelecek onlarca yılın gelirini ipotek altına alacaktır.
Amerika Savunma Bakanı General Esper'ın açıkladığı ABD ipoteği, İran'ı başarılı olmayacak aksine İran'ın ya da Lübnan, Irak, Yemen ve Gazze'deki müttefiklerinin yaptırımları kırmak için saldırılarını artıracak bir müzakere masasına geri dönmek zorunda bırakmak için ekonomik yaptırımlara başvurmaktır. Bu bir çeşit kemik kırma savaşıdır. İran Merkez Bankası'na yönelik yaptırımların getirdiği açlık ve hatta ölüm, sadece İran halkı için değil Ortadoğu bölgesindeki tüm Direniş Ekseni içindir. Bundan dolayı Bu yaptırımlar cevapsız kalmayacaktır.
Daha önce görülmemiş yeni silahlanma devrimi, bölge ve dünyadaki dengeler ile askeri denklemlere indirilen büyük darbe olarak kabul edilmektedir. Bu devrimin en önemli ana maddesi, İran ve müttefiklerinin, ucuz maliyetli küçük silahlar yerine konvansiyonel silah üretmesidir. Bu silahlar ilk iş olarak, Amerika ve Batının pahalı askeri teknolojisini başarısız kılmak ve Trump yönetiminin sadece İran'a değil Moskova, Pekin, Şam, Bağdat, Carakas ve Sana'ya uyguladığı ekonomi terörünü engellemek için güçlü darbe araçları olarak kullanılacaktır.
İran Devrim Muhafızları Komutanı General Hüseyin Selami, geçtiğimiz Cumartesi günü Amerikalıları İran'a bir saldırının sınırlı kalmayacağı, buna önayak olacak her ülkenin, savaş alanı olacağı ve İran'ın kendi topraklarında bir savaşa sürüklenmesine asla izin vermeyecekleri konusunda uyarıda bulundu. Bu tehdit İran'ın cevabının Körfezin derinliklerinde ve belki de İsrail'de olacağı anlamına geliyor.
Batı kaynaklı son raporlar, Suudi Arabistan'ın Bukayk ve Khurays petrol tesislerine saldırı düzenleyen 18 insansız uçak ve 7 seyir füzesinin Amerikan radarlarından kaçarak herhangi bir engelle karşılaşmadan hedefe ulaşmak için 90 metre irtifada uçtuğunu ortaya koyuyor. Yani karşı taraf Amerikan teknolojisini yenebilecek bir askeri dehaya sahiptir. Başka bir ifadeyle, para teorik bir askeri üstünlük kazandırıyor olsa da koruma sağlayamaz ve günün sonunda zaferi garantileyemez.
***
Trump, ciddi bir çıkmaza girmiştir. İran ile yaşanan kriz, Trump'ın İran'ı dize getiremeyecek bir kâğıttan tavşan olduğunu kanıtlıyor. Venezuela ile savaşmaya cesaret edemeyen Trump, Hürmüz Boğazı'nda düşürülen casusluk uçağı için misilleme yapmaktan ya da Suudi ve BAE müttefiklerini korumaktan korkuyor. Tek yapabildiği şey, imajını kurtarmaya ve yenilgisini örtbas etmeye çalışmak için daha fazla yaptırım dayatmaktır.
Dubai Havalimanında uçuşları kesintiye uğratan küçük İHA'nın maliyeti, bin dolardan fazla değildir. Bu, Husi Ensarullah Hareketinin son günlerde Birleşik Arap Emirlikleri'ne yönelttiği uyarıların ciddiyetini göstermektedir. Önümüzdeki günler feci gelişmeler taşıyor olabilir.
Trump'ın ahmaklığı, yanlış hesapları, bölgeye dair cehaleti ve başta Çin'in dolara karşı savaş ilan etmesi ve İran'a 400 milyar dolarlık yatırım yapması gibi hızlı değişkenler, Amerikan çağı için sonun başlangıcı olacaktır. (Raialyoum - Çeviri: Merve Soydaş)