"Nasrun min-Allah” Operasyonu “Fetih yakındır” mesajını taşıyor
Bilindiği üzere bu hafta olağandışı gelişmeler yaşandı. Yemen'de yaşananları ve Suudi askerlerinin esir alınmasını değerlendireceğiz. Bugün en önemli gündem Mısır ve İran'dan geldi. Burada üzerinde durmamız gereken esas konu, sadece Körfez ve Mısır değil bölgesel ve küresel ilişkilerdir.
Yemen'de Ordu ve Halk Komitelerinin Suudi Arabistan'ın sınırındaki Necran şehrinin derinliklerinde düzenlediği “Nasrun min-Allah” operasyonundan başlayalım. Bu operasyon bana kalırsa Yemen Savaşı için sonun başlangıcı olacaktır. Bu daha önce görülmemiş bir stratejik dönüşümdür. Suudi petrol endüstrisine üç saldırı düzenlendi. Bunlardan ilki ARAMCO tesislerine, Doğu-Batı petrol hattına düzenlendi. İkinci operasyon Suudi Arabistan'daki en büyük petrol alanı olan Şeybe sahasına düzenlendi. Üçüncü operasyonda aynı şekilde Bukayk petrol tesisleri hedeflendi. Burası Suudi petrol endüstrisinin can damarıdır. Bu yüzden saldırı, 5,7 milyon varillik günlük petrol üretimini kesintiye uğrattı. Hatta öyle ki Suudi Arabistan Irak'tan petrol isteyecek duruma geldi.
İlk olarak şunu soralım; bu operasyona niçin “Nasrun min-Allah” ismi verildi? Bana kalırsa bu operasyonun ismi “Nasrun min-Allah” aynı şekilde ayetin devamındaki “ve fethun qarib” (Zafer Allah'tandır ve fetih yakındır – Saff / 13) mesajını taşıyor. Bu operasyon öncelikle kara operasyonu oluşu açısından çok önemlidir. İkinci olarak ise alışılmışın dışında yöntemlerle düzenlendiği kaydedilmelidir.
Husilerin Sada ilindeki sığınaklarda kaldığını söylüyorlar. Hangi sığınak? Siz neredesiniz? Dünya değişiyor! O insanlar büyük bir medeniyete sahip komşularımızdır. Yemen medeniyeti çok büyüktür. Yemenliler güçlü akıl sahipleri ve olağandışı bir savaş iradesi bulunan insanlardır! Bu savaş çok iyi bir şekilde planlanmış önemli bir savaştır. Roketler, seyir füzeleri, güçlü kara planları ve özel birimlerin katıldığı bu savaş üstün bir başarı ile sonuçlandı. Yemen Ordusu ve Halk Komiteleri Askeri Sözcüsü Yahya Seri, Bukayk operasyonu sonrası benimle uzun bir telefon görüşmesi yaptığında “Bu operasyon büyük bir operasyondu. Yaklaşık 500 km'yi kontrol altına alacağız” demişti. Ben de “Yemenliler bunu yavaş yavaş yapabilirler” dedim. Ancak bu şimdi gerçekleşti. Seyyid Yahya Seri dediğini yaptı. Bu kişi elbette ne söylediğini çok bilen ve boşuna konuşmayan bir liderdir.
Bu savaş niçin Suudileri ve aynı zamanda müttefikleri Yemen güçlerini bu kadar içine çeken bir süreç oldu? 2 binden fazla Suudi Arabistanlı ve Yemenli esir var. Burada bahsettiğimiz Yemenliler elbette Suudiler ile birlikte savaşan Yemenlilerdir. 350 kilometrekarelik alan ve yüzlerce Amerikan yapımı askeri zırhlı araç ele geçirildi. Çok büyük bir askeri başarı kazanıldı. Bu savaşın daha ilk aşamasında alınan 350 kilometrekare ne demek biliyor musunuz? Bahreyn ve Gazze Şeridi'nden daha büyük bir bölgenin ele geçirilmesi demektir. 350 kilometrekare henüz savaşın ilk aşamasında ele geçirildi. Necran güneyin en büyük ilidir. Aynı savaş Suudi Arabistan'ın derinliklerinde de yapılabilir. Özellikle savaşın son dört yılında çatışmanın tamamı Yemen topraklarının derinliklerinde döndü. Sınır çatışmaları oldukça kısıtlıydı. Savaş Yemen'in iç bölgelerinde devam etti. Şimdi ise denklemler değişmiş durumda. Yemen güçleri Suudi Arabistan'ın en önemli bölgelerinden olan Necran, Cizan ve Asir'de ilerlemeye başladılar. Burada büyük bir fark ve değişim var.
İkinci nokta ise şudur; bu savaş Amerikan silahlarının yenilgisini kanıtlamıştır. Amerika'nın Körfez'deki askeri üslerinin, Amerikalıların ve Suudi ordusundaki diğer askeri uzmanlarının başarısızlığını gün yüzüne çıkardı. Ayrıca savaş iradesinin tüm gelişmiş silahlardan daha güçlü olduğunu kanıtladı. Bunlar, üzerinde durmamız gereken çok önemli noktalardır. Biz askeri değil siyasi açıdan konuşuyoruz. Bu bir manevi zaferdir. Sadece esirler, askerler ve denklemlerin yıkılması zaferi değildir. Burada yayınlanan fotoğraf ve videolarda kaçan ve silahlarını teslim eden askerleri gördük. Bu durum tam anlamıyla bir üstünlüktür. Bu vaziyet, beş yıldır yaşanan savaşta yeni bir olgudur.
Suudilerin medya imparatorlukları nerede? Birkaç ayda binlerce milyon dolar yedirdikleri kanalları nerede? El-Mesire TV esirler konusuna ciddi bir şekilde yer verdi. Tüm görüntüler ve fotoğraflar bütün ayrıntıları ile verildi. Askerlerin nasıl kaçtığını, silahların nasıl teslim edildiğini ve yaşadıkları trajediyi hepimiz gözlerimizle gördük. Bu medyada daha önce görmediğimiz bir gelişmedir. Büyük Yemen halkı, güçleri beş yıl boyunca bombalandıktan sonra, bu başarıyı kazandığını ve diğer tarafa nasıl insani muamelede bulunduğunu gösterdi. Yemenliler esirleri son derece insani bir muamele ile karşıladı. Onlar da bizim halkımız ve kardeşimizdir dediler.
Bu akılların kazandığı bir savaştır. Akılların kazanması silahların kazanmasından çok daha önemlidir. Yemen halkı kendi güçlerinin ilerlediğini, bombardımanın durduğunu ve savaşın sona erdiğini gördüğünde maneviyat ve motivasyonları gökyüzüne yükselecektir. Peki karşı tarafın, Yemenlilere savaş dayatanların maneviyatı ve motivasyonu nasıldır şimdi? Partileri, güçleri, askerleri, uzmanları, “düşünürleri” ve medyaları şu anda moralce çökmüş durumdadır. Suudi liderlerinin motivasyonu da aynı şekildedir. Onlar herkesin gözü önünde bu orduya milyarlarca dolar ödediler. Yemenliler ise çok basit malzemeler ve silahlarla, sadece topraklarını savunduklarına dair güçlü inanç ve imanları ile bu zaferi kazandılar. Bu, üzerinde durmamız gereken çok önemli bir meseledir.
Bu başarı manevi, medyatik ve askeri savaş alanlarında kazanılmıştır. Bu aynı zamanda psikolojik bir savaş ve büyük bir psikolojik zaferdir. Yemenliler beş senedir bombardıman altında yaşıyorlar. Ancak esir alarak düşman askerlerini kaçırmayı başardılar. 2000 esir alındı kardeşlerim. Bu hiç basit bir şey değil, aksine karşı taraf için tam bir çöküştür.
Siyasi sonuçları nedir? Bu savaşların daima siyasi sonuçları vardır. Bugün bu savaşın durması gerektiği konusunda gerçekten teslim olma zamanıdır. Bu kanın artık durması ve siyasi girişimler yapılması gerekiyor. Suudilerin bu savaşı nasıl durduracaklarını düşünmeleri gerekiyor. Yemenlilerin bu savaşı durduracak girişimlerini nasıl ilerletebileceklerini düşünmeleri gerekiyor. Biz bir halkız, Arap'ız ve hepimiz kardeşiz. Bu savaştan tek faydalanan Amerikalılardır. Amerikalılara bakın, hurdalarını Araplara satıyorlar. Suudilere gönderdikleri Patriot sistemlerine bir bakın! Amerikalılar sadece silah satışı ve silah anlaşmaları için çalışıyor. O sattıkları silahları da Allah'a yemin olsun hepsi hurdaya çıkmış silahlardır. Bu yüzden Suudileri küçük düşürücü bir şekilde fiyaskoya uğrattılar.
Patriot füzelerinin olduğu havaalanları, petrol tesisleri vuruldu. Nerede Patriot füzeleriniz, nerede modern Amerikan teknolojiniz, askeri kurallarınız, Amerikan Fransız üsleriniz? Her şeyi takip eden gözlem noktalarınız ve uçaklarınıza ne oldu?
Her halükarda bu bölge için belirleyici rol oynayan bir çatışmaydı. Büyük siyasi sonuçları olacaktır. Suudi ve Yemenli kardeşler arasındaki bu savaşa ve akıtılan kanlara bir son verilmesini diliyorum. (Abdülbari Atvan / Raialyoum - Çevri: Medya Şafak)