Demokrasi maskeli demografik müdahale
Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Türkiye’yi Suriye’nin kuzeyine askeri harekât düzenleme konusunda uyardı ve böyle bir adımın, bölgeyi riske atacağını söyledi. Blinken, “Bu, karşı olacağımız bir şeydir. Endişemiz, yeni herhangi bir askeri harekâtın bölgedeki istikrarı zayıflatması, kötü niyetli aktörlere istikrarsızlıktan yararlanma fırsatı yaratmasıdır.” dedi.
Blinken, PKK terör örgütü ve türevlerini Türkiye’ye karşı korumakta kararlı. O nedenle Türkiye’nin, sınır ötesi askeri harekâtına da karşı. Bu yönüyle de ülkesinin bilinen dış politikasını izliyor. Fakat görevini yaparken, aklımızla alay etmeye çalışıyor.
Örneğin, Türkiye’nin haklı ve meşru biçimde, kendini korumak için yaptığı askeri harekâta karşı çıkarken, ABD’nin Afganistan’da, Irak’ta, Libya’da, Suriye’de ne aradığı sorusuna yanıt veremiyor. İspanya’da, Portekiz’de, Yunanistan’da diktatörler iktidardayken, ABD’nin “demokrasi, özgürlük ve insan hakları adına”, niçin bu ülkelere müdahale etmediği sorusunu cevaplayamıyor. Suriye ve Irak’ta, terör örgütleri dahil olmak üzere, rejim muhalifi kim varsa destek veren ABD’nin, bu ülkelere saldırmasının, bölmeye çalışmasının sebeplerini açıklayamıyor.
Şurası açık: ABD ve Avrupa Birliği (AB), Orta Doğu’da, ABD emperyalizminin emrinde kim varsa, onu desteklerler. Bu kapsamda Irak ve Suriye’de PKK ve türevi olan terör örgütleri en ön sırada gelir. Irak’ın kuzeyindeki bölgesel yönetimin lideri olan Barzani ailesi de ABD’ye sadakatiyle bilinir. ABD; kendi beslediği bir terör örgütü olan IŞİD karşısında, yine ABD destekli bir terör örgütü olan PKK terör örgütünü cepheye sürerken, hem onu dünya nezdinde kabul ettirmeye çalışır hem de kullanır. Bu nedenle ABD’li yüksek rütbeli komutanların, Avrupalı siyasetçilerin PKK terör örgütünün liderleriyle fotoğraf vermeleri şaşırtıcı değildir. Batının bu desteği, bölgede Akdeniz’e uzanan bir Kürt koridorunun, devamında da, bölge ülkelerinin bölünmesi ve parçaların birleştirilmesiyle kukla Kürt devletinin kurulması için zorunludur.
ABD NEYİ AMAÇLIYOR?
Irak’ta Kürtler ülkenin ağırlıklı olarak kuzeyinde yaşarlar. Suriye’de ise durum farklıdır, ülke genelinde dağılmış, bir bölgede yoğunlaşmamışlardır. O nedenle Suriye’nin kuzeyini ülkeden koparmak, Irak’ın kuzeyini koparmaktan daha zordur. Irak’ın kuzeyindeki Kürt nüfusla, Suriye’nin kuzeyindeki Kürt nüfusu kaynaştırıp, Akdeniz’e uzanan bir Kürt koridoru açmak isteyen ABD, Türkiye’deki Açılım Sürecini de bu yüzden desteklemiştir. Türkiye’nin güneyini de bu sürece katmak istemiş, dördüncü halka olarak da İran’ı gözüne kestirmiştir. Fakat Türkiye ve İran’ın, Irak ve Suriye’ye benzemediğini de iyi bilmektedir.
ABD’nin hedefi bölgede, Kürt devleti kurmaktır. Bunun için tüm araçları kullandığı gibi, demografiyle de oynamakta, stratejik göç mühendisliği yapmaktadır. Türkiye’deki Suriyeli sığınmacılar sorununu bu açıdan da kavramak gerekir. O nedenle ABD’nin dilinden düşmeyen “ulus inşası”, “devlet inşası”, “barış inşası” gibi kavramlara karşı uyanık olmak şarttır.
(Barış Doster, CRI)