ABD, Yeni Demir Perde ve Baltık Denizi
Uluslararası ilişkilere, siyasi tarihe meraklı olanlar, dünyayı kavrarken siyasal iktisatla (ekonomi politik) düşünenler bilirler; savaşçı olmayan bir emperyalizm, emperyalist olmayan bir kapitalizm mümkün değildir. O nedenle, Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) izlediği politikaları, bu kapsamda değerlendirmek gerekir.
Konuyu hemen açalım. Malum, Ukrayna’daki savaş, ABD’nin NATO’daki mevcut ağırlığını daha da artırdı. Bu bahaneyle ABD; zaten yıllardır NATO’ya almak istediği İsveç ve Finlandiya’yı ittifaka katacak zemini yakaladı. NATO’nun üye sayısının, iki yeni katılımla, 30’dan 32’ye çıkacak olmasının çok ötesinde anlamı var İsveç ve Finlandiya’nın üyeliğinin. Çünkü bu yolla ABD; Rusya’ya coğrafi olarak çok yakın olan İsveç ve Rusya’yla bin 300 kilometre sınırı olan Finlandiya üzerinden, Rusya’yı daha da çevrelemek, kuşatmak istiyor. Kısaca Baltık üçüzleri olarak anılan Estonya, Letonya ve Litvanya’nın yanı sıra, dış politikada ABD’nin dümen suyunda hareket eden Polonya’nın Baltık Denizi’ndeki konumu da dikkate alınırsa, ABD’nin, müttefikleri aracılığıyla, Rusya’yı Baltık Denizi’ne sıkıştırmak istediği görülüyor.
ABD’nin ve onun saldırı ve işgal aygıtı olan NATO’nun planı, belli ki yeni bir Soğuk Savaş başlatmak, yeni bir Demir Perde örmek. Fakat günümüzün ekonomik ilişkileri, ittifak ilişkileri, üretim süreçleri, dış ticaretin boyutları, tedarik zincirleri buna izin vermiyor. Bunu bilen ABD de daha çok saldırganlaşıyor, müttefiklerini, terör örgütlerini daha çok cepheye sürüyor. Avrupa’daki askeri varlığını, Ukrayna’daki savaşı bahane edip, 80 binden 100 bine çıkarmasının nedeni de bu. Avrupa’daki durumun ABD’nin silah şirketlerini fazlasıyla mutlu ettiği de muhakkak. ABD, Gürcistan ve Ukrayna eliyle Karadeniz’de başaramadığını, İsveç ve Finlandiya eliyle Baltık Denizi’nde başardığını düşünüyor.
ARKTİK OKYANSU’NDAKİ REKABET
İsveç ve Finlandiya’nın üyeliği üzerinden bir başka hesap daha yapıyor ABD. Arktik Okyanusu’nda giderek daha da sertleşen rekabette, inisiyatif elde etmeye çalışıyor.
Çin’i kuşatmak için Dörtlü Güvenlik Diyaloğu (QUAD), AUKUS gibi ittifaklar kuran ABD’nin, Rusya’yı kuşatmak için yaptığı hamleler sonuç verir mi peki? Zor. Çünkü ABD’nin adımları, Rusya ve Çin arasında zaten güçlü olan ilişkileri daha da güçlendiriyor. ABD; müttefiki Almanya’dan umduğu desteği göremediği gibi, Çin’e karşı adımlarında, mutlaka desteğini almak istediği Hindistan’ı bile, Rusya’ya konan yaptırımlara ikna edemiyor. Hatta Hindistan, Rusya’dan yaptığı enerji ithalatını artırıyor. Avrupa da zaten, enerji sorununu kısa sürede çözemeyeceği, Rusya’nın yerine bu çapta büyük bir tedarikçi bulamayacağı için, yaptırımların yumuşatılmasını istiyor. Kısa süre önce, Mısır ve İsrail’le enerji anlaşmaları imzalayan Avrupalılar, bu iki ülkenin üretiminin, Rusya’nın üretiminin değil yerini tutmak, yanına bile yaklaşamayacağını biliyorlar.
Kısacası, asıl hedefi Çin olan ABD; müttefik cepheyi genişletmek, Avrupa’nın yanına Rusya ve Hindistan’ı da eklemek isterken, hiç istemediği sonuçlarla karşılaşıyor.
(Barış Doster, CRI)