Filistin Direnişi; Tarihi Zafer, Tarihi Tuzak
İsrail’in 14 Kasım’da Gazze’ye saldırısıyla başlayan çatışmalar, 21 Kasım’da varılan ateşkes anlaşmasıyla sona erdi.
Hamas Siyasi Büro Başkan Yardımcısı Musa Ebu Merzuk, el- Arabiya televizyonuna yaptığı açıklamada İsrail’in Filistin direnişinin tüm şartlarını kabul ettiğini söyledi.[1]
Ebu Merzuk’un açıklamasına göre garantörlüğünü Mısır’ın üstlendiği ateşkes anlaşması çerçevesinde direnişin füze saldırılarını durdurmasına karşılık, İsrail Gazze’ye saldırıları durdurmayı, Filistinli liderlere suikastlara son vermeyi ve tüm sınır kapılarını açmayı kabul etti.
Anlaşma öncesinde tarafların ortaya koyduğu ateşkes şartları düşünüldüğünde Musa Ebu Merzuk’un açıkladığı ateşkes şartları, Filistin direnişinin 21 Kasım’da tarihi bir zafer kazandığına işaret ediyor.
Çünkü anlaşmadan önce Hamas, İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarını durdurmasını, Filistinli liderlere yönelik suikastlara son vermesini ve uygulanan ablukanın kaldırılmasını ateşkes şartları olarak öne sürmüştü.
İsrail ise 15 yıllık olmasını istediği ateşkes için Gazze’ye silah girişinin durdurulmasını, İsrail topraklarına roket saldırılarının sona ermesini, İsrail’e yönelik olası bir saldırıda sıcak takip hakkına sahip olmayı, Mısır Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’nin garantör olmasını ve ablukanın Mısır tarafından sona erdirilmesini şart koşmuştu.[2]
İsrail’e “sıcak takip hakkı” gibi bir ifadenin yer aldığına dair bir verinin bulunmadığı anlaşmada Ebu Merzuk’un da belirttiği üzere “abluka konusundaki durumun ilerleyen günlerde belirleneceği”ne ilişkin ifade İsrail’e keyfi davranma imtiyazı kazandırabilecek belirsizlikler taşısa da 21 Kasım’ın Filistin direnişi açısından tarihi bir zafer olduğu gerçeğini değiştirmiyor.
Bunu, İsrail rejiminin 14 Kasım’da öngördüğü hedeflerle 21 Kasım’da nelere imza attığına bakarak da anlayabilmek mümkün.
İsrail’in yenilgisi, Direnişin kazanımları
Bölgedeki direniş ekseninin en önemli ikinci ayağı olan Suriye’nin İsrail'in doğrudan veya dolaylı müttefiklerinin vekalet savaşına maruz kalıp denklemden çıkmış olmasının ve “devrimci” Mısır yönetiminin Camp David’i sorgulayabilecek durumda olamamasının yarattığı bölgesel konjonktürün, İsrail rejimini Filistin direnişini seçenek dışı bırakacak bir savaşa cesaretlendirdiği ve Netanyahu hükümetinin, 22 Ocak’taki seçimler öncesinde şu hedeflere ulaşmak istediği görülüyordu:
1- Filistinli direniş gruplarının askeri altyapısının imha edilmesi,
2- Geniş çaplı bir kara harekatıyla Gazze içerisinde Mısır sınırı boyunca birkaç kilometrelik bir tampon bölge oluşturulması ve lojistik ikmal hatlarının devre dışı bırakılması,
3- Bu tampon bölgenin korunması sorumluluğunu üstlenecek Mısır yönetiminin garantörlüğünde Filistinlilere uzun vadeli bir ateşkes anlaşmasının dayatılması,
4- Gazze’ye uygulanan ablukanın bu ateşkesle garanti altına alınması.
Anlaşma konusunda Hamaslı yetkililerin yaptığı açıklamalardan ve basına yansıyan haberlerden İsrail’in öngördüğü hiçbir hedefi gerçekleştiremediği anlaşılırken, Filistin direnişinin şu somut kazanımları elde ettiği görülüyor:
1- İsrail’in 21 Kasım öncesine kadar kaldırılmasını gündemine almadığı ablukanın kalkmasını kabul etmesi,
2- Filistinli liderlere yönelik suikastları ve Gazze’ye yönelik saldırıları durdurmayı taahhüt eden İsrail’le Filistinliler arasında ilk kez bir caydırıcılık dengesinin kurulması,
Filistin direnişi tarihte ilk kez hem savaşta hem masada belirleyici
Ablukanın kaldırılması konusunda belirsizlikler bulunduğu, sadece Rafah sınır kapısının açık kalacağı, dolayısıyla da aslında Gazze açısından değişen bir şey olmadığı türünden birtakım haber ve yorumlar söz konusu olsa da bu durumun da Filistin direnişinin zaferini gölgeleyecek boyutta olmadığı söylenebilir.
Çünkü ateşkes sonrasında sadece Rafah sınır kapısı açık kalacak olsa bile 21 Kasım öncesinde gündemde dahi olmamasına rağmen İsrail, bunu başka ülkelerin baskısı sonucu değil, kendisinin başlattığı bir savaş sonrasında direnişin şartı olarak kabul etmek zorunda kalmıştır.
Bir başka deyişle devrim sonrasında bile Mısır yönetiminin açık tutamadığı Rafah sınır kapısı, İsrail’le doğrudan veya dolaylı ilişkiler içerisinde bulunan Arap veya İslam ülkelerinin siyasi veya diplomatik girişimleri sonucu ve “müzakerelerle” değil, Filistin direnişinin 8 günlük savaşta sergilediği caydırıcılık sayesinde yani “direniş”le açılmıştır.
Direnişin yeni silahları ve yeni caydırıcılık dengesi
Peki Filistin direnişine tarihi bir zafer kazandıran temel faktör nedir?
İsrail’le doğrudan veya dolaylı ilişkiler içerisinde bulunan kimi devletler, İsrail’in yenilgisini “Arap Baharı” sonrasında bölgede yaşanan konjonktürel değişikliğe bağlıyor olsa da İsrail’i 7 gün sonra Filistin direnişinin şartlarını müzakereye mecbur kılan faktörün, Arap Birliği’nin saldırıdan 4 gün sonra dışişleri bakanları düzeyinde “acilen” toplanması[3], Gazze’nin aralarında Davutoğlu’nun da bulunduğu Arap dışişleri bakanları heyeti tarafından ziyaret edilmesi ya da İsrail büyükelçiliklerine ev sahipliği yapan Kahire ve Ankara’da hamasi nutuklar atılması olmadığı biliniyor.
İsrail 14 Kasım’da başlattığı ve 75 bin yedek askerini göreve çağırdığı savaşta, beşinci gün dolarken müzakereyi gündemine aldı. Çünkü, sadece Gazze’ye yakın mesafedeki kentlerin değil, Tel Aviv ve Kudüs gibi Filistinlilerin füze menzilinden uzak olduğunu düşündüğü kentlerin de direnişin füzeleriyle vurulmasına engel olamadı.
Filistin direnişinin İsrail’in her noktasını vurabilecek füzelere[4], caydırıcılık dengesini değiştiren hava savunma silahlarına[5] ve insansız hava araçlarına[6] sahip olduğu ve direnişin savaşı uzun bir zamana yayabilecek kapasitede olduğu[7] görüldü.
Nitekim Hamas Siyasi Büro Başkanı Halid Meşal, ateşkes sonrasında yaptığı konuşmasında direnişe bu imkanları kazandıran İran’a –Suriye’den dolayı kırgınlığını da bildirerek- teşekkür ettikten sonra “İslam ülkeleri Gazze’de silahın önemini bir yerlere not etsinler”[8] diyerek zaferin müzakere ile değil, direnişle kazanıldığına dikkat çekti.
Tarihi tuzak: Yeni dostların Hamas’a el-Fetihleşme telkini
Sırf Gazze’ye saldırmamayı ve Filistinli liderlere suikast yapmamayı bir anlaşmayla taahhüt etmesi bile İsrail’in bu anlaşmayla Filistin direnişinin caydırıcılığına teslim olduğunun bir itirafı olarak okunabilir. Bu sebeple de tarihte ilk kez İsrail karşısında caydırıcı pozisyon kazanmış olan Filistin direnişinin tarihi bir zafer kazandığı söylenebilir.
Ancak, direnişe bu zaferi kazandıran eski bir dostuyla ilişkisini kesip, diğer dostuna teşekkür ederken bile dargınlığını dile getiren Hamas’ı, “yeni dostlarının” dayatacağı “müzakere” ve “iki devletli çözüm” adlı tarihi tuzaklar bekliyor.
Haberlerde yer aldığı üzere eğer ateşkes, İsrail’in istediği gibi 10-15 yıllık bir süreyle yapılmışsa, bu süreyi Hamas’ın “yeni dostlarına” Hamas’ı müzakere seçeneğine ikna etmek yani onu “el-Fetihleştirmek” için açılmış bir kredi olarak okumak da mümkün.
Sekiz günlük savaştan kısa bir süre önce Gazze’ye giden Katar Emiri Hamad bin Halife’nin Başbakan İsmail Heniye’ye yaptığı “İran’la ittifaka son ver ve İsrail’le doğrudan müzakerelere başla” tavsiyesi[9] ve Davutoğlu’nun Filistin sorununa iki devletli bir çözüm bulunması halinde bölgede sürdürebilir barış, refah, güvenlik ve kalkınmaya ulaşılabileceğine[10] dair tezi, Hamas’a ateşkes sürecinde dayatılacak yeni gündem olarak gözüküyor.
Hamas’ı, eski dostları sayesinde direnişle kazandığı tarihi zaferi, yeni dostları sayesinde müzakere müzayedesinde satışa çıkarıp çıkarmamak şeklinde ciddi bir sınav bekliyor.
(YDH)
[1]http://www.ydh.com.tr/HD11069_ebu-merzuk--israil-direnisin-tum-sartlarini-kabul-etti.html
[2]http://haber.gazetevatan.com/iste-iki-tarafin-ateskes-sartlari/494033/1/G%C3%BCndem
[3]http://www.ydh.com.tr/HD11018_arap-birligi-4-gun-sonra--acilen--toplaniyor.html
[4]http://www.ydh.com.tr/HD11037_islami-cihat--tum-askeri-usler-fuze-menzilimizde.html
[5]http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalDetayV3&ArticleID=1108408&CategoryID=81
[6]http://www.ydh.com.tr/HD11036_filistin-direnisi-insansiz-ucak-kullaniyor.html
[7]http://www.ydh.com.tr/HD11045_israil--hamasin-10-bin-fuzesi-daha-var.html
[8]http://www.birlesikbasin.com/irana-bize-silah-verdigi-icin-tesekkur-ediyoruz-15549h.htm
[9]http://www.ydh.com.tr/HD11024_katar-emirinden-heniyeye-iran-tavsiyesi.html
[10]http://www.mfa.gov.tr/disisleri-bakani-davutoglu-filistin-devleti-tarafindan-alinacak-her-karar-turk-halki-ve-hukumeti-tarafindan-desteklenecektir.tr.mfa