Kuzey Irak'ta dengeler değişiyor mu?
17 Mayıs 2016 Iraklı Kürtlerin siyasi tarihinin en önemli dönüm noktalarından birisi olarak hatırlanacak. KYB – Gorran’ın anlaşması, bölgede yeni bir dönemi başlatmış olabilir. Bu anlaşma, işgal sonrası Irak'ta bir “istikrar adası” olarak nitelenen bölgeden nasıl bir rekabet yaratacak?
17 Mayıs 2016 Iraklı Kürtlerin siyasi tarihinin en önemli dönüm noktalarından birisi olarak hatırlanacak. Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) ile Gorran (Değişim Hareketi) arasında imzalanan siyasi anlaşma, Kürdistan Demokrat Partisi'nin (KDP) 2006'tan itibaren yavaşça kurumsallaşan ve ağırlığını her alanda hissettiren siyasi, ekonomik ve hatta askeri gücüne karşı yeni bir denge üretebilecek bir dönemi başlatmış olabilir.
KDP’nin bu anlaşmaya tepkisiyle tetiklenebilecek yeni bir siyasi kriz, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’nin (IKBY) 2003'ten önceki fiili bölünmüşlüğünü andıran yeni bir durum ortaya çıkarabilir.
Peki bu anlaşma, işgal sonrası Irak'ta bir “istikrar adası” olarak nitelenen bölgeden asıl bir rekabet yaratacak?
Gorran ile KYB neden birleşti?
Gorran, KYB'nin içindeki siyasi sorunlar ve liderlik mücadelesi sonucu oluşan tepkilerle 2000’lerin ortalarında ortaya çıktı. Gorran'ın kurucu kadrosundaki pek çok isim (başta lideri Newşirvan Mustafa olmak üzere) KYB'nin "eski tüfekleri" arasında.
Gorran aynı zamanda 2000’lerde Iraklı Kürtler arasında sayıları her geçen gün artan, eğitimli, patronaj ilişkilerinin dışında kalan, orta-alt sınıf genç nüfusun değişim taleplerinin siyasal alana yansımasıydı. Bu nedenle kuruluşundan kısa bir süre sonra tepki oylarını toplayarak parlamentodaki sandalyenin dörtte birini elde etmişti.
KYB ise 2000’lerin sonunda iktidarın stratejik ve “eşit” ortağı olmasına rağmen destekçilerini kaynak dağıtımı açısından tatmin edemeyen ve KDP'nin siyasi olarak gölgesinde kalan bir partiye dönüşmüştü. KYB’deki liderlik mücadelesinin Celal Talabani'nin sağlık durumunun bozulmasıyla yeniden gün yüzüne çıkması, partiyi daha ağır sorunlara sürükledi.
Eylül 2013'teki parlamento seçiminde Gorran'a yenilen KYB, bir sene sonraki Irak genel seçiminde biraz toparlandı. Ancak Talabani sonrası liderlik mücadelesi partiyi önemli ölçüde yıprattı. Gorran'dan önce Iraklı Kürtler arasında en büyük parti olduğuna inanılan KYB, iç sorunları nedeniyle ancak koalisyonun “küçük ortağı” konumuna düştü.
K. Irak'ta hükümet, 2014’te uzun uğraşlardan sonra kurulabildi. Bağdat'taki gibi, Erbil'de de muhalefetsiz bir ulusal birlik hükümeti kuruldu. Çoğunluk hükümetinin riskleri, hükümetin dışında kalmanın getirdiği dezavantajlar, partileri bir araya gelmeye zorladı. Bu hükümetin iç çelişkileri nedeniyle işlevsiz kalacağı baştan belliydi.
IŞİD'in ortaya çıkması ve Erbil'e yürümesi bir süreliğine hükümete ilişkin tartışmaları rafa kaldırdı ama Iraklı Kürtlere karşılarındaki siyasi, askeri ve ekonomik sorunların boyutlarını daha gerçekçi bir biçimde hatırlattı. Petrol fiyatlarının düşmesi ve Bağdat ile petrol satışından kaynaklanan tartışmalar nedeniyle K. Irak'ta derin bir ekonomik kriz başladı.
Bu süreçte en büyük darbeyi Gorran aldı. Yolsuzluklar, nepotizm, otoriterlik karşıtlığı, şeffaflık üzerinden yoğun bir muhalefet yürüten Gorran, tüm bu sorunların baş aktörü olarak nitelediği KDP ile hükümet kurunca ciddi ölçüde destek yitirdi. KYB ise hükümet içindeki “muhalefet” rolünü oynamaya başladı.
2015’in ortalarında Gorran iki gerçekliğin farkına varmıştı: Birincisi, KDP gibi sistemi, başkanlığı, başbakanlığı ve istihbarat kurumlarını elinde tutan bir partinin isteği hilafına reform yapabilmesi mümkün değildi. İkincisi, kendisini muhalif ve değişim isteyen bir hareket olarak tanıtan bir partinin sistemin kötü işleyişinin bir parçası haline gelmesi hızla zemin yitirmesine neden oluyordu.
Gorran işte bu nedenlerle politika değiştirdi ve başkanlık sisteminin sona erdirilmesi üzerinden güçlü bir siyasi çıkış sergiledi. Bu çıkışın sonu, Erbil'deki Parlamento'nun başkanı, Gorran Partisi'nden Yusuf Muhammed Sadık'ın Erbil'e girmesinin engellenmesi ve Necirvan Barzani'nin Gorran'dan gelen bakanların görevine son vermesi oldu. 2015’in sonunda artık Gorran yine muhalefet, KYB ise yine ikinci ortaktı.
Gorran lideri Newşirvan Mustafa rahatsızlığını gerekçe göstererek İngiltere'ye gitti ve 8 ay dönmedi. Bu uzaklaşmanın asıl sebebinin siyasi olduğunu tahmin etmek çok zor değildi.
Bu süreçte, KDP ile KYB arasında yeni bir "stratejik anlaşma" yapılması ihtimali öne çıktı. KYB’deki iki temel liderlikten birisi olan Barham Salih-Kosrat Resul ittifakı KDP ile görüşmeler yaptı. Mart 2016'da yeni KDP-KYB ittifakına yakınlaşıldığı konuşuluyordu. Ancak nisanda tüm dengeler değişti.
Dengeleri değiştiren ise İran etkisiydi. Bir şekilde IKBY’de etkisini sürdürmek isteyen İran, ekonomik krizdeki IKBY ile Nisan ayında bir petrol satışı anlaşması yaptı. Fakat bu anlaşma, ilginç bir biçimde “50 yıllık Anlaşma”nın gölgesinde etkisini yitirdi. Bundan sonra Türkiye’nin etkisiyle KDP ile ittifak kuramayacağını anlayan İran’ın enerji politikasının, KYB – Gorran Anlaşması’nın gerçekleşmesindeki etkenlerden biri olduğu söylenebilir.
Nisan ayındaki bu gelişmeden kısa süre sonra 26 Nisan 2016'da Barham Salih, Newşirvan Mustafa'yı İngiltere'de ziyaret etti. İki gün sonra Mustafa, Süleymaniye'ye döndü ve 3 Mayıs’ta Celal Talabani'yi ziyaret etti. 14 Mayıs'ta Gorran ve KYB anlaşmayı duyurdu.
Anlaşma neyi içeriyor?
17 Mayıs 2016'ta imzalanan anlaşma, 11 kısım ve 25 maddeden oluşuyor. Anlaşma çoğunlukla yolsuzlukla mücadele, demokratik kurumların desteklenmesi, iyi yönetim, sosyal adalet, eşitlik, ifade özgürlüğü ve yargı bağımsızlığı gibi maddeler konusunda fikir birliğinden ve bunların hayata geçirilmesinin öneminden ibaret.
Bazı maddelerse yakın gelecekte K. Irak'ta yaşanabilecek siyasi gelişmelere dair ipuçları veriyor. Anlaşmada en dikkat çekici ifade ve hususlar şunlar:
Başkanlık yerine parlamenter sistem: Henüz adı konulmuş bir sistem olmasa da K. Irak'ta fiili bir başkanlık sistemi olduğu görülüyor. İki parti bunun yerine bölgesel yönetimin başkanını meclisin seçeceği ve en güçlü makamın başbakanlık olacağı bir parlamenter sistemi öneriyor.
Yönetimde ademimerkeziyetçiliğin güçlenmesi: Bu öneriyle vilayet meclislerinin güçlenerek kendilerini yönetmelerine yol açacak bir şekilde düzenlenmesi isteniyor.
Meclisin ön koşulsuz olarak faaliyetlerinin yeniden başlaması: Bu öneri, KDP'nin Meclis Başkanı görevinden ayrılmadan parlamentoda normalleşme olmayacağı yönündeki önerisinin tam zıttı.
İç savaşın ve Kürt partilerle herhangi bir çatışmanın suç sayılması: Bu madde geçmişte yaşananların cezalandırılmasına yönelik bir siyasi söylemin parçası olsa da asıl olarak yakın gelecekte olabileceklere dair bir madde gibi görünüyor.
İki parti arasında koalisyon kurulması: İki parti Erbil ve Bağdat'taki parlamentolarda ve Vilayet Meclisi’nde koalisyon kurulması üzerinde anlaşmaya varmış durumda. Bu madde de hem mevcut meclis aritmetiğini ve gerçekleşmesi muhtemel bir seçimin sonucunu etkileyecek temel uzlaşıyı içeriyor.
Anlaşmametni ve oluşabilecek sonuçlar dikkate alındığında, yakın gelecekte iktidarın barışçıl biçimde devri ihtimali ortaya çıkıyor.
Daha açık bir ifadeyle, bir anayasa değişikliği yapılması yoluyla Mesut Barzani tekrar bölgesel yönetimin başkanı olamayacak duruma gelirse ya da KYB-Gorran iktidarı olası bir seçimde yanlarına alacakları küçük partilerle "çoğunluk hükümeti" kurarsa, iktidar devri mümkün olur mu? Belki de bu soruyu sormak için henüz erken. Fakat son 5 yılda Ortadoğu'da pek çok çatışmanın iktidarın devri ya da sürdürülebildiği çerçevesinde yaşandığı düşünüldüğünde yabana atılmaması gereken bir soru olduğu da unutulmamalı.
Muhtemel senaryolar
Anlaşmanın imzalanmasının ertesi günü Mesut Barzani'nin başkanlığında toplanan KDP'den gelen açıklama, yeni bir siyasi dalgalanmanın başlayacağını gösteriyor. Açıklamada, anlaşmanın KDP'ye karşı yapıldığı ve mevcut sorunları çözmekten ziyade ağırlaştıracağı belirtiliyordu. Fakat en önemli vurgu şuradaydı: IKBY, KDP'siz yönetilemez. KDP açıkça şunu söylüyordu: Aranızdaki iç politik anlaşmazlıkları bir kenara koyarak iktidara talip olabilirsiniz ama bensiz bir iktidar düşünemezsiniz.
KDP'nin diğer bir tepkisi de referandum ve bağımsızlık kartını tekrar öne sürmek oldu. Fakat bu kart eski etkisini yitirdi. Çünkü Iraklı Kürtler arasında zaten bağımsızlığa karşı olan yok. Ve defalarca öne sürülmüş ama kullanılamamış olması siyasi etkisini azaltıyor.
Peki kısa ve uzun vadede neler olabilir?
İlk olasılık, meclisin yeniden canlandırılabilmesi için siyasi partiler çerçevesinde bir girişim başlatılması olabilir. Eğer Kürdistan İslami Hareketi ve Kürdistan İslami Birliği'nden yeterli desteği alabilirlerse, Gorran-KYB ittifakı mecliste KDP'yi köşeye sıkıştırabilir. Ancak gelişmelerin meclisle sınırlı kalması düşük bir olasılık.
Mecliste tıkanıklık artarsa, bir erken seçime gidilebilir. Normal şartlarda seçim gelecek yıl olacak. Ancak, maaşların ödenmemesi, siyasi baskının artması, yolsuzluk söylemlerindeki artış gibi faktörlerden yararlanmak isteyen Gorran-KYB cephesi erken seçim şansını deneyebilir.
Fakat IŞİD kaynaklı olarak bölgedeki güvenlik sorunu sürerken, bu öneri siyaseten ters de tepebilir. Ayrıca, olası bir seçimin parlamento aritmetiğindeki etkisi son derece sınırlı olacaktır. Dolayısıyla, başkanlık sorunu çözülmeden seçime gitmek, tıkanıklığı aşmaya yaramayacaktır.
Bir diğer olasılık, krizin derinleşmesi ve IKBY'nin en azından fiili olarak parçalanmanın eşiğine gelmesidir. Yani, KDP'nin Duhok, Erbil ve Musul'un kuzeyini; buna karşılık KYB ve Gorran'ın Süleymaniye, Kerkük, Halepçe ile Selahattin ve Diyala'nın kuzeyinde peşmerge kontrolündeki bölgeleri kontrol ettiği "resmi" bir bölünme gerçekleşebilir. Böylece yakın gelecekte Irak'ta birden fazla Kürt federe bölgesi ortaya çıkabilir. Elbette, bu düşük bir olasılık, hatta marjinal bir senaryo ancak tamamen ihtimal dışı olmadığı görülüyor.
Son olarak, hiçbir şeyin değişmemesi de mümkün. Bölgedeki mevcut siyasi, toplumsal ve ekonomik ilişkiler modeli daha çok aktörün pastayı paylaşacağı bir biçimde sürdürülebilir. Kısa vadede istikrar getirecek bu olasılığın uzun vadede sorunları derinleştirmesi ise son derece olası. (Al Jazeera)