Ankara’dan insan hakları açılımı
Adalet Bakanı Gül, yargı reformu kapsamında ikinci insan hakları eylem planı için hazırlıkların yapıldığını açıkladı. Türkiye, AİHM’in hükmettiği hak ihlallerinde Rusya’nın ardından ikinci sırada yer alıyor.
Adalet Bakanı Abdülhamit Gül, Yargı Reformu Stratejisi çerçevesinde toplumun değişen dinamikleriyle uyumlu bir yargı sistemi hedeflediklerini belirterek "Amacımız toplumsal taleplerin karşılanması, vatandaşlarımızın etkili ve daha kaliteli adalet hizmetini makul sürede alabilmesini sağlamaktır. Bunu sağlamak için ülke olarak vakit kaybına tahammülümüz yoktur" dedi.
İstanbul'da İnsan Hakları Eylem Planının Uygulanmasını ve Raporlanmasını Destekleme Projesinin açılışında konuşan Gül, 2019-2023 yıllarını kapsayan Yargı Reformu Strateji Belgesinde hak ve özgürlüklerin daha etkin korunması ve geliştirilmesi amacıyla yeni insan hakları eylem planının hazırlandığını açıkladı.
2014'teki ilk Eylem Planında sadece AİHM nezdindeki ihlal alanlarını çözmeye yönelik faaliyetlerin öngörüldüğünü belirten Bakan Gül, "Yeni Eylem Planında ise AİHM kararlarının yanı sıra diğer uluslararası belgeleri de titizlikle inceleyerek insan hakları alandaki yeni gelişmeleri de dikkate almaktayız. Bu eylem planını da katılımcı bir anlayışla sürdüreceğiz. Sivil toplum kuruluşları, akademisyenler, bütün paydaşlar yanında Avrupa Birliği ve Avrupa Konseyi gibi dış muhataplarımızın da görüş ve önerilerini alacağız" diye konuştu.
Yargı bağımsızlığı için yol haritası
Türkiye'nin Avrupa Konseyi başta olmak üzere uluslararası kuruluşlarla yakın bir işbirliği içerisinde çalışmalarını sürdürdüğünü ifade eden Gül, yargı bağımsızlığı başta olmak üzere her türlü konuda, hak ve özgürlüklerin geliştirilmesi ve korunması çerçevesinde bir yol haritası oluşturulacağını, tüm bakanlıkların ve hükümetin bu alanda bir yol haritası ve hükümet planı olacağını kaydetti.
Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuru imkanının tanınmasının insan hakları açısından tarihi bir adım olduğunu dile getiren Gül, böylece vatandaşların olası mağduriyetlerinin önüne geçildiğini, Türkiye aleyhine Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) yapılan başvuruların önemli ölçüde azaldığını ifade etti.
Gül, Anayasa Mahkemesi ve AİHM nezdindeki süreçlerin büyük önem taşıdığını belirterek, "Bir yandan bu süreçlerin daha iyi yürütülmesine yönelik kapasiteyi güçlendirirken diğer yandan ihlal sebeplerine ilişkin kalıcı çözümler üzerinde çalışmaya devam ediyoruz" dedi.
Bu kapsamda müstakil birim olarak kurulan İnsan Hakları Dairesi Başkanlığı'nın kapasitesinin artırıldığını, İnsan Hakları Tazminat Komisyonu'nun da yetki alanının genişletildiğini vurgulayan Gül, böylece vatandaşların iç hukukta hak arama yollarının daha da genişletildiğini kaydetti.
Türkiye'nin AİHM'deki hak ihlalleri sicili
Avrupa Konseyi'ne bağlı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin 2018 yılı istatistiklerine göre Türkiye başvurularda dördüncü, hak ihlallerine hükmedilen davalarda ise Rusya'nın ardından ikinci sırada yer alıyor.
Ağır ve acil hak ihlallerinin değerlendirildiği "öncelikli davalar" kategorisinde de Türkiye'den yapılan başvurular AİHM'in genel istatistiklere yansımış, AİHM'e yapılan "öncelikli dava" başvurularının sayısı 2018 yılı sonunda, yılın başına göre yüzde 15'lik artışla 20 bin 613'e yükselmişti.
Adil yargılama ve uzun tutukluluk süreleri
AİHM, öncelikli dava başvurularındaki büyük artışın Rusya'daki tutukluluk koşulları ile Türkiye'deki hukuksuz tutuklamalardan kaynaklandığını açıklamıştı. AİHM istatistiklerine göre 2018 yılında Türkiye'ye karşı yapılan toplam 7 bin 107 başvurudan 146'sında karar açıklandı.
140 davada Tükiye en az bir hak ihlalinden hüküm giyerken 4 davada ihlal bulunmadığına hükmedildi. İki dava ise tarafların uzlaşması yoluyla sonuçlandı. Türkiye'nin mahkum olduğu 140 dava arasında 41'inde adil yargılanma hakkının, 40'ında ifade özgürlüğünün, 29'unda da kişi özgürlüğü ve güvenliğinin ihlaline hükmedildi.
AYM etkin iç hukuk yolu mu?
AİHM'de erişim engeli nedeniyle Wikipedia'nın Türkiye'ye karşı açtığı davaya müdahil olan Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri Dunja Mijatovic, Türkiye'de yargı tarafsızlığı ve hukukun üstünlüğü alanındaki eksiklere dikkat çekerek Anayasa Mahkemesi'ne (AYM) iç hukuk yolu olarak bel bağlanamayacağı tespitinde bulunmuştu.
Mijatovic Kasım ayı sonunda AİHM'e sunduğu mütalaadaalt mahkeme yargıçlarının hiçbir yaptırımla karşılaşmadan AYM kararına direndiği vakalara dikkat çekmiş, ayrıca AYM'nin kapasitesinin yoğun başvurular karşısında yetersiz kaldığını belirtmişti. (DW)