ABD millî güvenlik sorunumuz
Tarihin en büyük soykırımlarına imza atan ABD’nin Başkanı Biden’ın, Türkiye’ye yönelik ‘soykırım’ iddiası, ABD’nin tarihi gerçekleri çarpıtarak yürüttüğü kirli politikalarına bir yenisini daha ekledi
Tarihi soykırımlarla dolu olan Amerika Birleşik Devletleri’nin Türkiye’yi Ermenilere soykırım yapmakla suçladığı skandal kararına tepkiler yükseliyor. ABD Başkanı Joe Biden’ın, Türkiye’ye yönelik ‘soykırım’ iftirası, ABD’nin tarihi gerçekleri çarpıtarak yürüttüğü kirli politikalarına bir yenisini daha ekledi. Çirkin ‘soykırım’ yalanıyla Ermenilerin övgüsünü kazanan Joe Biden, skandal açıklamasında İstanbul için kullandığı ‘Costantinopolis’ ifadesiyle de bir diğer müttefiki Yunanistan’a göz kırptı. Türkiye’yi dört bir yanından sıkıştırma politikası izleyen ABD’nin, bu gelişmelerle birlikte milli güvenliğimiz için en büyük tehdit olduğu bir kez daha teyit edildi. Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi (ANKASAM) Uluslararası İlişkiler Uzmanı Doğacan Başaran, ABD’nin skandal soykırım kararını birçok yönüyle değerlendirdi.
“Skandal karar, siyasi ve jeopolitik bir nitelik taşıyor”
Biden yönetiminin, hukuki ve tarihi değil siyasi ve jeopolitik bir karar aldığını belirten Başaran, “Bu kararın temelinde ABD iç politikasına yönelik bir hamle vardır. Biden, Ermeni Diasporası’ndan ve ülkede yaşayan Ermenilerden aldığı desteği kemikleştirme yoluna gitmiştir. Aynı zamanda bu kararın arka planında ABD Başkan Yardımcısı Kamala Harris faktörünün de etkili olduğu ifade edilebilir. Harris’in Ermeni Diasporası’yla yakın münasebetlerinin bulunduğu bilinmektedir. Bu anlamda bir sonraki dönemde başkan adayı olacağı konuşulan Harris, söz konusu açıklamanın arka planında etkili olmuş gibi görünmektedir.” ifadelerini kullandı.
“Washington, Ankara’yı ötekiler ittifakına dâhil etti”
Başaran “Kararın jeopolitik boyutu incelendiğinde ise ABD’nin artık Türkiye’yi sözde müttefik olarak bile görmediği gün yüzüne çıkmış ve Biden yönetimi düşmanca bir eylemde bulunmuştur. Yani Washington, Ankara’yı artık hasım olarak görmekte ve bu yönde adımlar atmaktan sakınmamaktadır. Kısacası ABD, Biden yönetimiyle birlikte Türkiye’yi ötekiler ittifakına dahil etmek istediğini net bir şekilde ortaya koymuştur. Washington yönetimi, Türkiye’ye yönelik baskıyı artırarak hegemonyasını sürdürmenin yollarını aramakta ve Türkiye’yi öteki olarak tanımlama yoluna gitmektedir” şeklinde konuştu.
Constantınople fitnesi
ABD’nin skandal soykırım açıklamasının satır aralarında yer alan Constantinople ifadesi de dikkatlerden kaçmadı. Soykırım yalanıyla Ermenilerin desteğini alan ABD yönetiminin, İstanbul için kullandığı Constantinople ifadesini Yunan kamuoyuna dostluk mesajı olarak yorumlandı. Biden yönetiminin Doğu Akdeniz ve Kıbrıs konularında, Yunanistan’a destek verdiği biliniyor. ABD’nin Constantinople hadsizliğine sert çıkışta bulunan emekli Amiral Cihat Yaycı, “ABD Başkanı’nın koca bir yalan olmasına rağmen soykırım ifadesini kullanmasının yanı sıra ABD’nin İstanbul’u Constantinople olarak adlandırması Türkiye’nin hükümranlığına ve varoluşuna direkt karşı olduğunu gösterir. Amerika, Türkiye için doğrudan tehdit oluşturuyor. Burası İstanbul’dur. Türk topraklarıdır. Biden yönetimi aklını başına almalıdır. Biden ‘ömrümüz Kürt devletini görmeye yetecek’ dediğini de hatırlatırım. Bundan sonra tüm bunlara hazırlıklı ve tedbirli olmalıyız” sözleriyle tepki gösterdi.
“Kararın hukuki hiçbir karşılığı yok”
Sözde soykırım iddialarının hukuki ve tarihi anlamda bir gerçekliği bulunmadığına dikkat çeken Doğacan Başaran, “Meselenin tarihi boyutuna bakıldığında, Türkiye’nin yıllardır yaptığı arşivlerin incelenmesi noktasındaki önerisinin kabul edilmemesi bile, bu konunun tarihi bir konu olarak ele alınmadığını ortaya koymaktadır. Ayrıca ABD’nin hukuki anlamda böylesi bir karar alma yetkisi yoktur. Çünkü soykırım konusunda yetkili mahkemeler iki şekilde tanımlanmıştır. Birincisi Uluslararası Adalet Divanı’dır. İkincisi de suçun işlendiği yere ait bölge mahkemesidir. Bu kapsamda gerek Uluslararası Adalet Divanı’ndan gerekse de olayların yaşandığı iddia edilen bölgelere ait yerel mahkemelerden çıkmış hukuki bir karar yoktur. Dolayısıyla ABD Başkanı’nın açıklamasının hukuki bir karşılığı olmadığını da belirtmek gerekir.” dedi. (Milli Gazete)