İstatistiklere ve görgü tanıklarının ifadesine göre Amerika'da işlenen kadın cinayetleri
Karneleri sebepsiz yere kadın ve erkek öldürmekle dolu olan ABD devlet adamları, İranlı bir kızın ölümünden endişe duyduklarını söylüyor. Amerika, İran’daki fitne ateşine benzin dökerken aynı zamanda bazı İran vatandaşlarının kanlarının dökülmesine neden oluyor.
İran’daki son kargaşalar sırasında, düşmanlar ve fırsatçılar İran İslam Cumhuriyeti tarihinde bir kez daha protestocular arasında yer alma ve sözde İran'ın ve İranlıların geleceği için yüreklerinin yandığını söyleme fırsatı yakaladı.
Son kırk yılda bu sınıra karşı düşmanlık sergileyen yeminli düşmanlar, İranlı bir bayanın ölümü olayında, yıkıcı eylemlerde bulunmak ve kargaşa çıkarmak için önce kamuoyunu kışkırtmaya başladılar ardından da İran’ın kurumlarına yönelik yeni bir yaptırım listesi uyguladılar. ABD liderliğindeki İran düşmanlarının İran’a yönelik yeni yaptırımlarının bahanesi, Beyaz Saray yetkilileri için hiç de tanıdık ve bilindik bir ifade olmayan “İnsan Hakları” idi.
İran cumhurbaşkanı Perşembe günkü bir röportajında bu konuya dikkat çekti ve şu ifadelerde bulundu: “Önemli olan husus, bugün bu huzursuzluğu kimin kışkırttığını görmektir? Hükümeti yerli çocukları diri diri gömen bir ülke, insan hakları savunucusu haline geldi ve insanları sokaklarda isyana davet ediyor. 28 haftada 81 kadının polis tarafından öldürüldüğü bir ülke olan Amerika’da, hiç kimse, hatta bir uzman bile bu kadınların haklarının neden ihlal edildiğini ve neden öldürüldüklerini araştırmıyor!"
31 Eylül'de ABD Hazine Bakanlığı, İran Ahlak Polisini "kadına yönelik şiddet" bahanesiyle suçladı ve bu kurumu uzun İran karşıtı yaptırımlar listesine ekledi. ABD Hazine Bakanlığı'nın İran polisinin şiddet kullandığına ilişkin açıklamasında herhangi bir kanıt veya belge sunmadığını belirtmek gerekir. Temel olarak, bir eleştiri ve nasihat, bunu söyleyen kişinin kendisinin buna dikkat ettiği bir durumda kabul edilebilir. Amerika'nın tarihi, özellikle son on yılda, kadına yönelik şiddetin kara lekeleriyle doludur ve bu mesele, bu ülkenin kadınlarına doğrudan ve tabii ki sebepsiz yere (yani mahkeme kararı olmadan) ateş edildiği yerlerde diğer olaylara göre daha da belirgindir.
İstatistiksel veriler ne diyor?
Bu sadece yaklaşık bir algı ya da tahminle sınırlı bir iddia değildir. Amerika’nın internet sitelerinde yayınlanan istatistiki veriler, Washington'un insan hakları ve ironik bir şekilde kadın hakları kategorisini kesinlikle göz ardı ettiğini kanıtlıyor.
Amerika'nın savaş ve işgal sırasında diğer ülke vatandaşlarının haklarını ihlal eden şiddet içeren davranış sicilini bir kenara bırakın Amerikan polisi hatta kendi halkını bile normal bir davranıştan mahrum bırakmıştır. Amerika’da istatistiksel ve karşılaştırmalı bilgiler yayınlamaktan sorumlu olan "Statista" web sitesi, Amerikan polisinin doğrudan ateş açmasının neden olduğu kayıplar hakkında kapsamlı istatistikler yayınladı. Bu raporun başında şu ifadeler yer aldı:
“Maalesef Amerika'da her yıl polisin doğrudan ateş açması sonucu yaşanan ölümlü vaka sayısı artıyor. Sadece bu yıl 8 Eylül’e kadar, doğrudan polis kurşunları nedeniyle 730 sivil öldü. Bu istatistik 2021 yılında 1055 kişi ve 2020 yılında ise 1020 kişi olarak rapor edilmiştir. Bu istatistikte dikkat çeken nokta, Amerikan polisinin işlediği cinayetlerin belirli bir ırkla sınırlı olmaması ve tüm Amerikan halkının toplumda oluşturdukları orana göre bu ülkenin polisinin silahlarının hedefinde olmasıdır. Örneğin, geçen yıl 302 Amerikalı beyaz (genellikle Avrupa asıllı kişiler), 71 siyahi (zenci) ve 28 İspanyol öldürülmüştür.
Sebepsiz Cinayetler ve Bahaneli Beraatlar!
Bu istatistik, Amerikan polisinin vahşetinin daha geniş boyutlarını göstermektedir. Öyle ki, polis güçleri tarafından işlenen her üç cinayetten biri şiddet içeren bir suçtan kaynaklanmaktadır. Sebepsiz cinayetlerin geri kalan üçte ikisi de sokak aramaları, psikolojik sorunlar ve şiddet içermeyen suçlar gibi durumlarda meydana gelmektedir. Daha acı olan ise, 2013'ten 2022'ye kadar, Amerikan polisi tarafından işlenen cinayetlerin yaklaşık yüzde 98'i, bu suçu işleyen memurların mahkûm edilmemesi ve beraat etmesiyle sonuçlanmıştır. Uzmanlara göre, bu cani polislerin beraat etmesinin en önemli nedenlerinden biri, bu ülkedeki eski "ırkçılık" meselesine dayanmaktadır.
Kadın Cinayetleri!
Gelin şimdi Amerikan polisinin özellikle kadınlarla ilgili sicilini inceleyelim. Washington Post'un raporuna göre, 2015'ten bu yana, bu ülkenin 5 bin 600'den fazla vatandaşı polis vahşeti nedeniyle öldü ve kayıpların 250'den fazlası kadındı. Bu isimler arasında anneler ve eşler ile aktif ve etkili sosyal aktivistler bulunuyordu.
Örneğin, 26 yaşındaki Afrikalı-Amerikalı bir kadın olan "Bronna Taylor", 13 Mart 2020'de Kentucky'deki dairesinde altı kurşunla öldü, en az yedi polis memuru onun dairesine baskın düzenledi. Baskın sırasında evde olan Taylor'ın arkadaşının ifadesine göre, evde yapılan aramada yedi polis memuru Taylor’un evine girdi. Bu memurların ateş etme izinleri bile yoktu, ancak 30'dan fazla el ateş ettiler. Amerikan polisinin tek eylemi polis memurlarından birini kovmak oldu. Louisville polis merkezi mensuplarından biri olan Crenshaw, Amerika'daki bu endişe verici durumu itiraf etti ve şunları söyledi: “Durumun düzelmesi, kadına yönelik şiddetin ve bu tür ölümlerin azaltılması için ne yazık ki hiçbir ortam ve koşul sağlanmadı.”
Hamile bir kadın vuruldu
Ama belki de bir kadına insanlık dışı muamelenin son vakası, dört ay önce Amerikan polisi tarafından Missouri eyaletinin Kansas City şehrinin en işlek caddelerinin birinde gerçekleşti. Bebeğinin doğmasını bekleyen Amerikalı hamile bir kadın Amerikan polisinin acımasız kurşunlarıyla öldü. Bu trajik olayın görgü tanıklarının ifadesine göre, Missouri eyaletinden 26 yaşındaki bir anne olan "Leona Hale” arabasının direksiyonun başındayken beş el ateş edilerek öldürüldü. Masum bir kadını öldüren polisler bu korkunç eylemlerinin gerekçesi olarak, "Onu durması için uyardık ve ateş edeceğini düşündük, bu yüzden onu vurduk" dedi.
Sahte ve yalan sebeplerle masum insanların öldürülmesi! Sıkılan kurşunlarla her gün yaşam hakkı elinden alınan kadınların, erkeklerin, beyazların ve siyahilerin (zencilerin) trajik öyküsü…
Daha ilginç olanı ise, şimdi bunca insan hakları ihlalinde bulunan bir ülke olan ABD, İran'daki insan hakları konusunda endişeli! ABD, İranlıların hakları konusunda gerçekten endişeleniyorsa, önce özel ve raporlu hastaların ilaçlarına yönelik ambargoyu kaldırsın ve daha sonra diğer endişeleriyle ilgilensin!(7Sabah.com.tr)