Ceyşu'l Adl terör örgütü nasıl kuruldu, hedefi nedir?
Batı emperyalizmi ve onların bölgedeki aparatları tarafından kurulan ve İslam Devrimi'ne karşı kanlı eylemler için kullanılan Ceyşu'l Adl terör örgütü kimdir ve nasıl kuruldu?
Bilindiği gibi İslam İnkılabı Muhafızları Ordusu, geçtiğimiz gün Kirman saldırısında parmağı olduğu gerekçesiyle İran halkı tarafından Ceyşu'l Zulm (Zulüm Ordusu) olarak adlandırılan Ceyşu'l Adl (Adalet Ordusu) örgütünün Pakistan'daki üslerini vurdu.
Biz de bu terör örgütünü yakından tanımanız amacıyla İrna'nın 5 sene önce yayınladığı analizi siz değerli okuyucularımız için tercüme ettik.
El Kaide'ye bağlı Ceyşu'l Adl olarak bilinen terör örgütü, Sistan ve Beluçistan'daki Sünnilerin haklarını savunduğu iddiasıyla çok sayıda suç işledi, öyle ki yalnızca bu yıl (2019) düzenlediği 14 terör eyleminde 40 Şii ve Sünni vatandaşı öldürdü.
Pakistan ve Afganistan ile sınır olan Sistan ve Beluçistan'ın Şii ve Sünni halkı yaklaşık 12 yıldır terör örgütlerinin işlediği suçların hem acısını yaşıyor hem de teröre karşı tarihe yiğitlik ve kararlılık dersi veriyorlar.
Bu acı anıların ve olayların çoğu, emperyalistler tarafından beslenen Abdul Malik Rigi adlı teröristin, Cundullah (Allah'ın ordusu) olarak bilinen terör grubuyla birlikte insanlık dışı ve korkakça suçlar işlemesi ve her seferinde bu eyaletteki çok sayıda masum Şii ve Sünni Müslümanı öldürmesiyle başladı.
Abdülmalik Rigi ve kardeşi Abdülhamid'in tutuklanmasının ve Cundullah grubunun bazı liderlerinin İran ve Pakistan'da öldürülmesinin ardından, terörist grubun geri kalanı kanlı eylemlerine son vermedi.
Bu terörist grubun artıkları 2012 yılından itibaren El Kaide'ye bağlı Ceyş'ul Adl grubunu kurdu. Bu grup, Sistan ve Beluçistan eyaletinde Pakistan topraklarını kullanarak körü körüne terör eylemleri gerçekleştiriyor.
Grubun Sistan ve Beluçistan'daki terör faaliyetlerinde 2019 yılında ciddi bir artış görüldü. Bunun sebebi de merkezi yönetimin bu eyalete önem vermesi sonucu Sistan ve Beluçistan'da kalkınma ve ilerlemenin göz alıcı bir şekilde artmasıydı.
İran'ın düşmanları bu gelişmeden rahatsız oldu ve söz konusu terörist örgütü harekete geçirdi. Bu tür terörist grupların faaliyetleri güneydoğu İran'ı güvensiz hale getirmeyi amaçlıyordu.
Aynı şekilde Afganistan ve Pakistan gibi ülkelerdeki güvensizlik de bu grupların güçlenmesine ve hareket özgürlüğü kazanmasına neden oldu. Ancak İran'da terör örgütleri bu hedeflerine ulaşamadı ve Sistan ve Beluçistan'da güvenlik tedbirleri artırıldı.
Psikolojik açıdan bu tür faaliyetlerin yürütülmesi Sistan-Belucistan’da huzurun bozulmasına neden olsa da, Abdülmalik'in tutuklanıp çetesinin imha edilmesinin ardından bu eyalette asayiş sağlandı.
Öte yandan güvenlik ve kolluk tedbirlerinin yoğunlaşması, Ceyşu'l Adl grubunu, faaliyetlerini çoğunlukla sınırın sıfır noktasına kaydırmasına ve Pakistan'a kaçmasına sebep oldu.
İran Beluçistanı'nı özgürleştirme bahanesiyle İran İslam Cumhuriyetine karşı çıkmak, El Kaide bağlantılı Ceyşu'l Adl terör örgütünün ana hedefidir.
Efendilerinin direktifleri doğrultusunda İran'ın Suriye iç savaşındaki faaliyetlerinden memnun olmayan bu grup, zaman zaman terör olayları sayesinde güvensizlik yaratarak İran'ın güneydoğu sınırlarındaki askeri güçlerini rahatsız etmeye çalışıyor.
Sistan ve Belucistan'ın Beluç ve Sünni halkı ise bu grubun işlediği her suçtan sonra Şii kardeşleriyle birlikte tek ses olarak bu terör eylemlerini kınadı.
Terörist grubun, Khash-Zahedan yolunda 27 sınır muhafızı mensubunun şehit olmasıyla sonuçlanan terör saldırısı sonucunda, bu şehitlerin İsfahan'daki cenaze törenine katılan Beluç halkı, söz konusu terörist gruptan beri olduğunu ilan etti.
Ceyşu'l Adl nasıl kuruldu?
Bazı kaynaklara göre Cundullah terör örgütünün imha edilmesinin ardından bazı üyelerinin daha organize bir şekilde örgütlenmesiyle 2012 yılında faaliyet göstermeye ve varlığını duyurmaya başladı.
Abdul Malik Rigi ve bu grubun bazı liderlerinin yok edilmesinden sonra, kardeşi Abdul Rauf Rigi ve diğer bazı teröristler grubun geri kalanını organize etmeye çalıştı. Ancak çok geçmeden grup içi farklılıklar ve iç hesaplaşma nedeniyle birbirleriyle çatışma sonucu iki gruba ayrıldı ve Ceyşül Adl adında bir grup kurdular.
Malik'in kardeşlerinden biri olan Abdul Rauf Rigi de El Nusra grubunu kurdu. El Nusra Cephesi terör örgütünün bir kolu olan Ensaru'l Furkan grubu, bölgedeki en büyük terör örgütlerinden biriydi ve "Ceyşu'l Adl" gibi gruplarla birlikte Sistan'da güvensizlik yaratmak için yoğun çaba harcadı.
Bu grubun lideri Haziran ayı sonlarında Devrim Muhafızları güçleriyle yaşanan çatışmada öldürüldü ve onun ölümüyle Ensaru'l Furkan grubu da dağıldı.
Adı geçen teröristlerin çabaları, Haziran 2009'da "Cundullah" terör örgütünün lideri "Abdulmalik Rigi"nin tutuklanıp asılmasından sonra daha da genişledi; öyle ki, kendilerine ve destekçilerine göre bu bölgedeki güvenlik sorunlarının bir tezahürüydü.
Ceyşu'l Adl'ın faaliyetlerinin başlangıç noktası 2012 yılıydı ve bir yıl sonra bu faaliyetler zirveye ulaştı.
Kasım 2013'te, 14 İranlı sınır muhafızının şehit edilmesi ve 2014'te diğer beş sınır muhafızının kaçırılması Ceyşül Adl'ın terör faaliyetlerinin dönüm noktasıydı.
Terör çetesi, 2015 yılının Nisan ayında ve 6 Mayıs 2019'da sırasıyla sekiz ve on sınır muhafızını şehit etti.
Bu grup kuruluşundan bu yana varlığını duyurmak ve ağababalarının rızasını kazanmak amacıyla zaman zaman İran'ın sınır karakollarına ve üslerine saldırdı ya da Pakistan içinden yarı ağır silahlarla İran'ın sınır karakollarına ve kulelerine ateş açtı.
2019’un başından bu yana Pakistan'dan İran sınır karakollarına en az 9 terör saldırısı düzenlendi, Sistan ve Beluçistan sınırlarında en az 10 polis ve asker şehit edildi.
Bu örgüt yıllar boyunca sayısız terör eylemi gerçekleştirdi.
15 Aralık 2023'te Rask şehrinde 12 polisi şehit etti ve yine 3 Ocak 2024 tarihinde 94 sivilin şehit olduğu Kirman saldırısında parmağı vardı.
Bütün bu terör olaylarında dikkat çeken nokta, bu terör örgütünün Pakistan topraklarında serbestçe faaliyet göstermesi ve her terör faaliyetinden sonra bu örgütün üyelerinin Pakistan topraklarına kaçmasıdır.
İran ile Pakistan arasında ortak sınır anlaşmaları olmasına rağmen şu ana kadar Pakistan tarafından bu terör örgütünün faaliyetlerini engellemek için önemli bir adım atılmadı.
Pakistan'ın İran'ın istihbarat, güvenlik ve askeri güçleriyle doğru işbirliği yapması durumunda, Pakistan, topraklarını teröristler için son derece güvensiz hale getirebilir. (Ajanslar)