Bangladeş’te İslamcı partilerin güçlenmesi ve yeni hükümet
ABD yandaşı Bangladeş’in geçici hükümeti, devrik Başbakan Şeyh Hasina’nın Awami Ligi’ni gelecek yıl yapılacak seçimlere sokmamak için harekete geçti. Batı’nın gözdesi, Nobel ödüllü bankacı Muhammed Yunus liderliğindeki geçici hükümetin adımları dikkat çekiyor.
Bangladeş’te İslamcı partiler güçlenirken, geçici yönetim eski Başbakan Hasina’nın partisini saf dışı bırakmaya çalışıyor
* * *
Harici, 30.10.2024
ABD yandaşı Bangladeş’in geçici hükümeti, devrik Başbakan Şeyh Hasina’nın Awami Ligi’ni gelecek yıl yapılacak seçimlere sokmamak için harekete geçti.Bu plan, siyasi boşluğun kenara itilmiş İslamcı partilere yeni bir yaşam alanı açmasıyla ortaya çıktı ve Hasina’nın ağustos ayında 15 yıllık iktidarını sona erdiren şiddetli bir ayaklanmanın ardından sığındığı Hindistan’da kaşları kaldırdı.
Geçtiğimiz hafta Batı’nın gözdesi, Nobel ödüllü bankacı Muhammed Yunus liderliğindeki geçici hükümet, Hasina’nın partisi’nin öğrenci kanadı Bangladeş Chhatra Ligi’ni yasakladı. Hükümet, bu gençlik grubunu, bir “terör örgütü” olarak tanımladı.
Günler önce Yunus’un sağ kolu Mahfuj Alam, hükümetin Awami Ligi ve müttefiklerinin 2025 yılı sonunda yapılması planlanan seçimlere katılmasını engelleyeceği sözünü verdi.
Alam gazetecilere yaptığı açıklamada, Hasina’nın art arda kazandığı zaferlere göndermede bulunarak, “Son üç seçime katılanlar ve hile yoluyla parlamentoya girenler halkı yanılttı ve geçici hükümet kesinlikle onların siyasi katılımını engelleyecektir” dedi.
Alam çok az ayrıntı vererek sadece tedbirlerin “hem yasal hem de idari boyutları olacağını ve seçim süreci başladığında bunun netleşeceğini” söyledi.
Hasina sonrası Bangladeş’te geçici hükümet eski hükümet tarafından atanan diplomatları geri çağırdı ve “insanlığa karşı işlenen suçlar, cinayetler ve zorla kaybetmeler” gibi gerekçelerle gıyabında Hasina’ya dava açıldı. Çok sayıda eski bakanı ve yakın yardımcısı ya kaçtı ya da benzer suçlamalarla yargılanıyor.
Şu anda saklanmakta olan üst düzey bir Awami League lideri, Bangladeş siyasetine uzun süredir hakim olan bir partiyi saf dışı bırakma planlarını “sadece antidemokratik değil aynı zamanda bir suç” olarak eleştirdi.
Nikkei Asia’ya konuşan eski bakan “Siyasette son söz diye bir şey yoktur” dedi ve ekledi: “Durum kısa bir süre içinde değişebilir ve şu anda iktidarda olanlar da bedel ödeyebilir.”
Bu arada, Hasina hükümetinin düşmesinden birkaç gün önce yasaklanan ülkenin en büyük aşırı İslamcı partisi Bangladeş Cemaat-i İslami’nin faaliyetlerinde bir artış görüldü.
Gerici olarak bilinen partinin lideri Shafiqur Rahman halka hitaben çok sayıda konuşma yaptı ve çoğunluğu Müslüman olan 171 milyonluk ülkedeki huzursuzluk sırasında saldırıya uğrayan Hindular da dahil olmak üzere dini azınlıkların korunması çağrısında bulundu. Ayrıca geçtiğimiz aylarda meydana gelen yıkıcı sel felaketinin ardından kamuoyu önüne çıkarak yardımların dağıtılmasına yardımcı oldu.
Nikkei’ye konuşan Cemaat-i İslami’nin merkez çalışma komitesi üyesi Rezaul Karim, “Eğer bu [siyasi faaliyet] popülaritemizin artmasına yol açıyorsa, o zaman bir şeyleri doğru yaptığımızı gösterir, değil mi?” dedi.
Parti gelecek yıl yapılacak seçimler öncesinde daha geniş bir İslamcı koalisyon kurmak için görüşmeler yürütüyor. Ancak partinin artan önemi Yeni Delhi’de, Hindistan ile iç savaşın pençesindeki Myanmar arasında sıkışmış Bangladeş’in bölgesel güvenliğini istikrarsızlaştıracağı endişesiyle alarm zillerinin çalmasına neden oldu.
Hinduların çoğunlukta olduğu Hindistan medyası radikal bir din adamı ve yasaklı İslamcı grup Ansarullah Bangla Team’in (ABT) lideri Jashimuddin Rahmani’nin cinayet suçundan hapis yattıktan sonra serbest bırakılmasıyla ortaya çıkan bu canlanmadan endişe duyduklarını dile getirdi. Rahmani’nin militan grubu daha önce Hindistan’a karşı terör saldırıları planlamakla suçlanmıştı.
Ayrıca küçük bir grup üniversite öğrencisinin bu ay Dakka’da IŞİD’inkine benzer büyük bir siyah bayrak sallayarak yürüyüşe geçmesi ve dini hukuka dayalı katı bir toplum çağrısında bulunması da endişeleri artırdı.
Bangladeş on yıllar boyunca darbeler ve siyasi şiddet olaylarıyla çalkalandı ve on yıl önce ateist yazarların ve diğer gayrimüslimlerin öldürülmesi de dahil olmak üzere İslamcı aşırılıklara sahne oldu.
Cemaat-i İslami, Bangladeş’in Pakistan’dan ayrıldığı 1971 bağımsızlık savaşı sırasında toplu katliamlara katıldığı iddiaları nedeniyle bazı çevrelerde uzun süredir şüphe altında.
Ancak gözlemciler, İslamcı partilerin Bangladeş’teki seçimlerde hiçbir zaman düşük çift haneli rakamlardan daha iyi bir sonuç elde edemediğini söyledi.
ABD merkezli Wilson Center Güney Asya Enstitüsü Direktörü Michael Kugelman, “İslamcı olmayan ancak İslamcı aktörleri koalisyona dahil eden iktidar partileri tarafından yönetilen bir hükümetin ya da başka siyasi nedenlerle dini aktörlere dayanan bir hükümetin ortaya çıkması daha olası bir sonuç” dedi.
Serbest bilişim uzmanı Abdullah Al Mamun ise, İslamcı partilere artan desteğin son on yıldaki muhafazakâr dini değişimle pek ilgisi olmadığını söyledi.
Nikkei’ye konuşan Mamun, “Mesele Bangladeş’i İslamcı bir devlet haline getirmek değil; Cemaat’in bunun peşinde koşacağını sanmıyorum. Mesele yolsuzluğa bulaşması daha az muhtemel olan partileri güçlendirmek” diyerek hükümetle ilgili son on yıldaki yolsuzluk iddialarına işaret etti. (harici)
NOT: Bu analiz aslına sadık kalınarak alıntılanmıştır. İfade edilen görüşler Hürseda Haber’in editöryal politikasını yansıtmayabilir.