Suriye'deki gelişmelerin Lübnan'a etkisi ve Hizbullah'ın düşmanlarının tekrarlanan hataları
Suriye hükümetinin düşmesiyle birlikte Lübnan'daki ABD piyonları, bunun direnişe karşı komplolarını hayata geçirmek için bir fırsat olabileceğini düşünüyor, ancak Hizbullah'ın gücünün hiçbir zaman yabancı bir hükümete veya unsura bağlı olmadığını unuttular.
Suriye'de yaşanan ani gelişmelere ve bu ülkede hükümetin düşmesine ilişkin analizler kapsamında bölgenin önde gelen analistlerinden ve Lübnan'daki el-Ahbar gazetesinin editörü İbrahim Emin bir makalesinde bu konuyu, olası senaryoları ve Direnişin gelecek aşamadaki konumuna ilişkin konuları ele aldı.
Bölgesel grupların ve direnişin Suriye'deki gelişmelere karşı konumu
Önemli olaylar sırasındaki konumu belirlemek için kullanılabilecek birçok kriter vardır. Suriye'de yaşananlara gelince, bazıları bu konunun Suriye halkının kendisiyle ilgili olduğunu ve bizimle hiçbir ilgisi olmadığını düşünüyor. Bazıları Suriye'deki darbeyi bu ülkeyle etkileşimde durumlarını iyileştirmek için bir fırsat olarak görürken, bazıları da meydana gelen köklü değişiklikler nedeniyle kendilerini tehdit altında hissetmeleri gerektiğini düşünüyor.
Dolayısıyla her grup Suriye'deki olayları kendi ilkelerine ve pozisyonlarına göre ölçüyor ve deneyimler bize gösteriyor ki, insanlar olayları her zaman kendi çıkarlarına göre değerlendiriyor. Bu nedenle böyle bir durumda gerçekleri tartışmak imkânsız hale gelir ve durum kontrolden çıkar.
Suriye hükümetinin devrilmesinin ardından ortaya çıkan temel sorulardan biri, büyük amacımızı işgalci İsrail rejimine ve bölgedeki Amerikan hegemonyasına karşı topyekün bir direniş olarak gören bizler direniş ekseninin üyeleri ve destekçileri olarak, Suriye'de yaşanan ani gelişmelerden sonra ne yapmamız gerekiyor ve neler olduğunu belirteleim?
Neden Suriye hükümetinin düşmesi bölgedeki işgalcilere karşı direnişin konumunu etkilemiyor?
Bu soruyu cevaplamak için Siyonist rejimin Filistin ve diğer Arap topraklarını işgalinin başlangıcından bu yana bölgenin geçirdiği evrime ve bu rejime karşı direniş sürecine bakmak gerekir. Geçtiğimiz 76 yılda ülkemizde ve dünya ülkelerinde çok büyük değişimler yaşandı. Ancak sabit kalan, Amerika ve onun şeytani kolu İsrail'in istikbarı ve zulmüydü ve bu eksenin işlediği tüm suçlara ve Arapların başına gelen olaylara rağmen işgale ve istikbara karşı direniş uygulaması gelişmeye devam etti.
Bu arada henüz sonuçlanmayan Aksa Tufanı savaşının sonuçları, bunca yıldır bölgedeki Amerikan-Siyonist ölüm makinesine karşı direnişin tek seçenek olarak kaldığını bize kanıtlıyor. Sonuç olarak biz her zaman Amerika ve İsrail'e karşı direniş hareketinin kalbinde olduk, öyleyiz ve öyle de kalacağız ve ne olursa olsun direniş asla durmayacak.
Bölge ülkelerinde meydana gelen her türlü gelişmeye karşı tavrımız her zaman direnişe etkisi üzerinden olmuştur. Bugün Suriye konusunda gelişmelerin henüz başlangıç aşamasında olduğunu söylemeliyiz ve bu ülke insanının daha iyi bir ülkeye sahip olma arzusu gelecekte yaşanacak gelişmelere bağlıdır ve yakın zamanda kesin bir senaryo çizmek mümkün değil.
Hükümetin düşmesinden sonra Suriye halkının endişeleri ve cevapsız kalan sorular
Ama gerçekler gösteriyor ki, geçmişte ve günümüzde var olan verilere göre, yaşanan darbeyle Suriye halkının sorunu çözülmeyecek ve her sabah uyandıklarında kendilerine ne olacağını sormak zorunda kalacaklar. Ülkenin siyasi, güvenlik ve ekonomik kararlarını kim verecek? Yeni hükümet nasıl bir dış ve savunma politikası çizecek? İşleri ve koşulları yönetmek için hangi sistem benimsenecek? Siyasi, ekonomik, mezhepsel ve etnik açıdan bölünmüş olan ve Suriyeli muhalif grupların karşılaştığı zorlukları ve kaygıları kim çözebilecek? Ülkede birlik ve beraberliği yeniden tesis edecek mekanizma nasıl olmalı? Ayrıca yeni hükümetle birlikte Suriye'deki durumun düzeleceğinin garantisi nedir?
Suriye halkı işlerin nereye varacağını görmek için beklemeli. Burada Suriyeliler, Suriye'de yaşanan büyük depremin artçı sarsıntılarına tanık olabilir ama acı gerçek şu ki, Suriye'deki bu ani değişimin sonuçları sadece bu ülkenin insanlarını etkilemeyecek aksine er ya da geç tüm bölgeyi ve dünyayı etkileyecektir.
Bu arada Suriye'deki gelişmelerden her zaman etkilenen ve bu ülkenin denklemlerinin merkezinde yer alan Lübnan için, mevcut gelişmelerin sonuçları sadece siyasi, güvenlik ve askeri boyutlarla sınırlı değil. Daha ziyade Suriye'nin Lübnan ekonomisinin merkezinde olduğunu ve hala da öyle olmaya devam ettiğini unutmamalıyız. İki ülke arasındaki ekonomik ilişkilerin ve birbirlerinin ekonomisine etkilerinin nasıl olacağını görmemiz gerekiyor.
Hizbullah düşmanlarının bulanık sulardan balık tutma hesapları
Ancak kimsenin Suriye halkına, özellikle de Lübnan'daki Suriyeli mültecilere, Beşar Esad hükümetinin muhaliflerinin Suriye vatandaşlarının haklarını umursamadığını açıklamasına gerek yok. Bu Suriyeli vatandaşların iş adamı, işçi ya da başka bir sınıftan olması da hiç önemli değil onlar için. Daha ziyade Lübnanlı grupların eski Suriye hükümetine karşı ırkçılık kalıpları taşıyan muhalefeti tüm Suriyeliler tarafından biliniyor ve bu gruplar bugünkü olayı kendileri için bir fırsat olarak görüyor. Beşar Esad hükümetine karşı çıkan Lübnanlı grupların ilk tepkileri, yine yanlış hesap yaptıklarını, geçmişten ders almadıklarını ve gelecekten yana her şeyi mahvedecek bir şekilde bahis oynadıklarını gösteriyor. Lübnan'daki Beşar Esad karşıtları Esad'ın devrilmesinin Lübnan'daki direnişi zayıflatma fırsatı yaratacağını düşünüyorlarsa bir kez daha büyük bir hata içindeler. Lübnan direnişi gücünü Beşar Esad hükümetinden mi alıyordu ki onun düşmesiyle gücünü kaybetsin?
Dolayısıyla söz konusu gruplar, Suriye'de kurulacak yeni bir hükümetin Hizbullah'ın başını çektiği direniş ekseninin düşmanı olacağı ve bu grupların Lübnan'da kendi siyasi programlarını dayatabilecekleri gerçeği üzerine bahse girdiler.
Suriyelilerin başına örülen çorap
Suriye'deki gelişmelerin Lübnan'a etkisine ilişkin gerçeği belirlemek için çok zamana ihtiyacımız var. Ancak ABD'nin Suriye'ye yönelik yaptırımları iptal etme ve Arap ülkelerine ticaret izni vermesi halkın hakları için ayağa kalktıklarına inanan Suriye halkı için de hoş olmayacaktır. ABD'nin Suriye'de Beşar Esad hükümetine bıraktığı koşul hâlâ masada ve eğer yeni Suriye hükümeti bu koşulu kabul ederse, bu, yeni liderlik yönetimindeki Suriye'nin Filistin meselesini lafta değil pratikte terk etmesi gerektiği Arap-İsrail arasındaki çatışmanın ortadan kaldırılması ve ardından Filistin ve müttefiklerine karşı bir koalisyona katılması gerektiği anlamına geliyor.
Dolayısıyla Suriye halkının bu ülkede yaşanan gelişmelerin arkasında bir dış hedefin olduğunu ve haklarını alıp alamayacaklarının da belli olmadığını en başından anlaması gerek. Ayrıca geçiş dönemi nedeniyle bu milletin önüne pek çok zorluk ve engel çıkacaktır. Bu nedenle Suriye halkı artık büyük bir zorluğun içinde ve sistemi değiştirmek için eylem aşamasından, yeni bir sistem oluşturmak için çatışma aşamasına gireceklerinden çok korkuyorlar.
Direniş bölgede sabit bir unsur ve hiçbir değişiklik onu yok edemez
Ancak Lübnan'da önemli tartışma Beşar Esad hükümetinin hayatta kalması ya da devrilmesi değil aksine Lübnan'ın bilgili ve basiretli halkının kaygısı, Suriye halkıyla yeniden nasıl etkileşime girebilecekleri zira onların birbirlerine ihtiyaçları var. Bu arada Lübnan'da aptallıklarında devam etmek isteyen ve değişim arayışında olmayan bazı ırkçılar da var ancak çok geçmeden bir serap üzerine bahse girdiklerini anlayacaklar.
Bütün söylediklerimiz göz önüne alındığında, özellikle Beşar Esad hükümetinin devrilmesinden sonra Lübnan'ın karşı karşıya olduğu yeni zorluk, İsrail'in Arap topraklarını işgalinin başlangıcından bu yana bu ülkenin tanık olduğu zorlukların aynısıdır. Herkes İsrail'in Gazze ve Batı Şeria'daki Filistin halkını katletmeye devam eden, Suriye hükümetinin düşmesinden sonra bu ülkeye karşı en şiddetli saldırıları gerçekleştirmeye çalışan bir canavar olduğunu biliyor.
Suriye'yi güvenlik ve askeri tedbirleri için sahne haline getirmek isteyen Siyonist rejim, Golan yakınındaki bölgelerde işgalini hızla genişletmeye başladı ve Suriye'de kendi gözetiminde mezhepçi bir hükümet kurma planına güveniyor.
Son olarak şunu söylemeliyiz ki, Suriye'de normal bir ülke yaratmaya çalışmak bu ülke halkının açık arzusudur. Ancak İsrail'in bölgede işgaliyle yaşanan bunca olaydan sonra bazı kişilerin, Lübnan dahil Arap ülkelerinin bağımsızlığının Amerika ve İsrail'e karşı direniş olmadan mümkün olduğunu düşünmesi çok utanç verici. Dolayısıyla kesin sonuç, bölgede ve dünyada yaşanan hiçbir olayın bölgedeki işgale karşı direnişi etkileyemeyeceğidir.