Şeyh Said Meydanı'nda PKK'ya Lanet
Mustazaflar Cemiyeti, PKK'nin Lice'de dindar bir aileye yaptığı silahlı saldırıyı kitlesel basın açıklaması ile kınadı. Açıklamada, PKK ve uzantılarına; tetiği çekenlere ve çektirenlere sert mesajlar verilirken binlerce kişi "Kahrolsun PKK" diye slogan attı.
DİYARBAKIR - Mustazaflar Cemiyeti, PKK tarafından Lice’nin Darakol köyünde müteddeyin bir aileye düzenlenen silahlı saldırıyı kitlesel basın açıklaması ile kınadı. Açıklamada, çözüm süreciyle birlikte PKK’nin savunmasız halka yaptığı saldırıların arttığına dikkat çekildi.
‘Kahrolsun PKK’ sesleri meydanı inletti
Mustazaflar Cemiyetinin bu gün saat 17.00'de Dağkapı Şeyh Said Meydanı’nda düzenlediği kitlesel basın açıklamasına binlerce kişi destek verdi. “Kahrolsun PKK”, “Kahrolsun katiller”, “Katil PKK Kürdistan’dan defol” sloganları ve tekbirlerle adeta Dağkapı Şeyh Said Meydanı’nı inleten Diyarbakırlıların ellerindeki “Yaşlılara ve kadınlara kurşun sıkmanın adresi yine PKK”, “Amaç kargaşa taşeron PKK”, “Kürdistan PKK faşizmine mezar olacak”, Kürdistan’ın hain zalim çeteleri dün muratlarına ermediler bu gün de eremeyecekler” yazılı dövizler dikkat çekti.
Basın açıklamasını okuyan Mustazaflar Cemiyeti yetkililerinden Cemil Cahit Ünsal, yıllardır bölgeyi kan gölüne çeviren zihniyet karşısında artık susmayacaklarını ve bir daha bölgenin çatışma ortamına çekilmesine müsaade etmeyeceklerini söyledi.
Ünsal açıklamasında, "Bilindiği üzere 16 Mayıs akşamı PKK'lı çeteler, Lice'nin Kıyı(Darakol) köyünde bir katliam yapmak istediler. Gece yarısı iki araç ile köye gelen eşkıyalar, Jitemvari bir şekilde mütedeyyin bir kardeşimizi evinden alıp kaçırmaya çalışmış, bu kardeşimizin karşı koyması ve ailesinden bazı insanların olaya müdahale etmek istemeleri üzerine, uzun namlulu silahlarla aralarında kadınların da olduğu kardeşlerimizin üzerine rastgele ateş açmış ve saldırı neticesinde üç kardeşimizi yaralamışlardır." dedi.
"Devlet zulümlerini ırkçı-faşist bir tavırla sergiledi"
Kürdistan coğrafyasında yaşayan insanlar olarak büyük zulümler yaşadıklarını ve devletin bu zulümlerini ırkçı-faşist bir tavırla sergilediğini söyleyen Ünsal, devletin söz konusu dönemlerde dini, dili, kültürü yasakladığını ve nice din alimlerini idam sehpalarında astığını hatırlattı.
Ünsal, "Köyler yakıldı. Irza, namusa el atıldı. Yüz binlerce insan işkencelerden geçirildi ve binlercesi de öldürüldü. Köyler yakıldı ve insanlar yerlerinden yurtlarından edildi. Geçmişte tüm bunlar, ırkçı-faşist TC’nin eliyle tek bir gerekçeden dolayı yapıldı: Devletin resmi ideolojisine inanmayan, bağlanmayan herkes düşmandı ve düşmanın da kafasının ezilmesi,yok edilmesi gerekiyordu ve bunun gereği yapıldı. Devletin bu faşist uygulamalarından Müslüman'ından Hristiyan'ına, Kürd'ünden Ermenisine, sünnisinden alevisine, solcusundan sağcısına, her kesimden insan etkilendi. Bu vesileyle, artık geride kaldığını düşündüğümüz o karanlık dönemi ve o dönemin yöneticilerini lanetlerken, başta bu meydanda, şereflice idam sehpasında canını feda eden Şeyh Said Efendi ve arkadaşları olmak üzere tüm mazlumları da rahmetle anıyoruz." ifadelerini kullandı.
"PKK kuruluşundan bu güne kadar sadece şiddetten ve kandan beslendi"
Bu coğrafyada yaşayan halkın sadece devletten zulüm görmediğini, başta bölgede yaşayan mütedeyyin insanlar başta olmak üzere birçok kesimin PKK'den de yıllarca zulüm gördüğünü söyleyen Ünsal, PKK'nin kuruluşundan bu güne kadar sadece ve sadece şiddetten, kandan beslendiğini ifade etti.
Ünsal, "Katil PKK; kuruluş sürecinde kendi fikrinde olan diğer yapıları dahi düşman olarak görmüş ve onlara bile tahammül edemeyerek, hepsini katletmiştir. Kana doymak bilmeyen PKK, 90'lı yıllarda ise namlunun ucunu bu sefer mütedeyyin Kürtlere çevirmiştir. Ya bize katılacaksınız, ya Kürdistan'ı terk edeceksiniz ya da sizi öldüreceğiz, üçlü dayatmasıyla mütedeyyin Kürtlere baskılar uygulamış, ardından da fiili saldırılara başlamıştır ki, bu saldırılar sonucunda aralarında yaşlı, kadın ve çocukların da bulunduğu yüzlerce mütedeyyin Kürt yaşamını yitirmiştir. Ardından nefsi müdafaa çerçevesinde mütedeyyin Kürtlerden de hak ettikleri cevabı almışlardır. Ancak yine kamuoyunca çok iyi bilindiği gibi PKK ve mütedeyyin Kürtler arasındaki çatışma, PKK'nin çatışmayı ısrarla sürdürmek istemesine karşın mütedeyyin Kürtlerin sağduyusu sayesinde 20 seneye yakındır son bulmuştur." açıklamasıyla 90'lı yıllarda PKK ile bölgede yaşanan çatışmaların sebebine değindi.
"Hükümet mazlum Müslüman Kürt halkını bu hain çetenin önüne yem olarak attı"
PKK'nin yaptıkları karşısında hükümetin takındığı tavrı tam bir vehamet olarak değerlendiren ve "Gerçekten de sözlerin kifayetsiz kaldığı bir noktadayız" diyerek yaşananlar karşısında tepki gösteren Ünsal, Hükümetin PKK ile başlattığı "Kürt açılımı ve barış süreci" ile kendisini, polis ve askerini güvence altına almaya çalışırken, mazlum Müslüman Kürt halkını PKK'nin insafına terk ettiğini ve hain çete olarak isimlendirdiği PKK'nin önüne yem olarak attığını söyledi.
Ünsal, " Eşkıya; hergün yolları kesip araç yakarken, körpecik çocukları kendi kirli savaşına alet etmek için dağlara kaçırırken, hükümet ise başını kuma gömen devekuşu misali olayı görmezlikten gelmektedir. Nasıl olsa ölen polis değil, asker değil. Bin Kürt çocuğu ölmüş kimin umurunda. Hükümetin şu ana kadar gerçekleştirdiği ve bizzat Başbakan'ın: "Artık analar ağlamasın" diye özetlediği barış sürecinin bölgemize pratik yansıması şu şekilde olmuştur: Eşkiya PKK; İslami STK'ları bombalıyor, hükümet sağır. Eşkiya PKK; yolları güpegündüz kesip ahkam kesiyor, araç yakıyor, haraç alıyor, hükümet dilsiz. PKK, anaların yüreğine ateş düşürerek dağa çocuk kaçırıyor, köy basıp ihtiyar insanları kaçırıyor, kadın yaşlı demeden uzun namlulu silahlarla tarıyor, hükümet kör. Zalim PKK, şımarık oğlan rolünde sağa sola saldırıyor, hükümet üç maymunu oynamaya devam ediyor. Tüm kesimlerce iyice bilinmelidir ki bu hain çetenin zulümlerinin bir ortağı da bizzat devlettir." ifadelerini kullandı.
"Devletin 90'lı yıllardaki kirli taktiklerini şimdilerde PKK kullanıyor"
Bu saatten sonra bölgede yaşayan hiçbir insanın can güvenliğinin olmadığını ve geçmişte devlet, Jitem eliyle evleri basıp adam kaçırmaların rolünü şimdilerde PKK'nin üstlendiğini söyleyen Ünsal, PKK'nin, devletin 90'lı dönemlerde kullandığı kirli taktikleri şimdilerde kullanarak muhaliflerini ortadan kaldırma yoluna gittiğini söyledi.
Ünsal, "Katil PKK, 60 yaşındaki bir ihtiyara silah sıkarak, keleş dipçikleriyle döve döve arabalarına bindirerek kaçırmaya çalışıyor. Dün bu işi devlet, polis ve askeriyle yapıyordu. Bugün ise PKK, katil milisleriyle yapıyor. Ancak işin en trajikomik yönü ise kendi basını aracılığıyla bu olayı, kimliği belirsiz kişilerle Hüda-Par üyeleri arasındaki bir çatışma olarak sunuyor. Yani eğer kaçırma gerçekleşmiş olsa, cenazeyi bir yerlere atacak ve işi faili meçhul halde bırakacaklardı. Peki sormak isteriz! Devlet bunu yaparken faşistti, terör devletiydi, katildi, caniydi... şimdi PKK bunu yaparak ne oluyor? Faşist olmuyor mu? Terör örgütü olmuyor mu? Katil ve cani olmuyor mu?" ifadelerini kullandı.
PKK, Mitle birlikte bölgede kirli hesaplar peşinde
PKK'nin Mit ile yaptığın pazarlıkların akabinde, kendi batıl fikirlerinin dışındaki kimseye yaşam hakkı tanımadığını ifade eden Ünsal, PKK'nin İnsan hakları adına, lezbiyen ve gey savunuculuğu yaparak, ibnelerle aynı masada oturarak bölge üzerine kirli hesaplar yaptığını söyledi.
Ünsal, “Bölge Müslümanlarını kaçırmaya hatta katletmeye çalışıyorsun. Kadının özgürlüğü adına, onlara ‘biz kimsenin namusu değiliz" dedirtirken, öte tarafta bir anneye acımasızca ateş edebiliyorsun. Çocuk haklarından dem vurup, dağa çocuk kaçırıyorsun. Seçim sürecinde köylüleri tehdit edip ‘bizim istediğimiz parti dışında hiçbir partiye oy çıkmayacak’ diyordunuz. Geçmişte bu despotluğu, devlet güçleri de yapıyordu. Bunu ne çabuk unuttunuz? Bizler camia olarak yıllardır bu hain çetenin saldırı ve iftiralarına sabrettik. Derneklerimize yüzlerce kez saldırılarda bulunuldu, sabrettik. Dernek üyelerimiz, taşlı sopalı saldırıya uğradı, sabrettik. Evlerimize bombalı saldırılar gerçekleştirildi, sabrettik. Araçlarımız güpegündüz yakıldı, sabrettik. Etkinliklerimiz sabote edilmeye çalışıldı, sabrettik. Kendileri devletle açık bir şekilde işbirliği içinde olmalarına rağmen bize iftiralar edildi, sabrettik. Saldırılara uğramamıza rağmen, defalarca yaptığımız sağduyu çağrılarına da cevap bulamadık.” diyerek yapılan saldırılar karşısındaki pozisyonlarına dikkat çekti.
"Eğer birileri inancını yasaklıyorsa, bunun karşısında direnme hakkın vardır"
Dini mukaddesata, cana, namusa, ırza ve mala olan saldırılara karşı nefs-i müdafa hakkının hem İslami ve hem de insani bir haktır diyerek, PKK'nin bu tavırlarının karşılıksız kalmayacağına dikkat çeken Ünsal, " Eğer birileri senin düşünceni yasaklama yoluna gidiyorsa senin de düşünceni savunma hakkın vardır. Eğer birileri gelip senin inancını yasaklıyorsa, senin de bunun karşısında direnme hakkın vardır. Eğer birileri gelip senin canına, malına, namusuna el uzatıyorsa; senin de bunun karşısında kendini müdafaa hakkın vardır." diyerek İslam'ın kısas hükmüne işaret etti.
Açıklamada bu gün kendi camiaların karşı yapılan bu saldırılara karşı çıkılmaması durumunda bu saldırıların yakın bir zamanda diğer tüm yapılara yöneleceği belirtilerek bu tür saldırılara karşı, hassasiyet sahibi olunmasını ve tüm kesimlerin tepkilerini en sert ve en gür şekilde ortaya koymaları gerektiği ifade edildi. (Emrullah Araz / Zeki Aygur - İLKHA)