Kahraman: İslam böyle bir zillete girer mi?
TBMM Başkanı İsmail Kahraman, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz'daki darbe girişimine ilişkin, "Şimdi kalkmış, 'Hollywood filmi izliyorum' diyor. Halen zalim bir projeye alet oluyor. İslam böyle bir zillete girer mi? Ne olur kim varsa onla, hepten alakayı kessin, bir de tövbe etsin." çağrısında bulundu.
Kahraman, Türkiye Petrolleri Adıyaman Bölge Müdürlüğündeki toplantı salonunda, kentteki sivil toplum örgütü temsilcileriyle bir araya gelişinde yaptığı konuşmada, Adıyaman'ın adı gibi yaman bir kent olduğunu, vatanseverliğiyle öne çıktığını bildirdi.
Adıyaman'ın Sincik ilçesindeki cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yüzde 96 oy çıktığını anımsatan Kahraman, bu yüzden Adıyamanlıların takdir edilesi bir şehir olduğunu ve milli şuur, birlik ve beraberliğin en güzel örneğine şahitlik ettiklerine değindi.
Tükiye'nin her zaman bir arada olmak durumunda olduğuna işaret eden Kahraman, "Türkiye'de bir arada olmak durumundayız. Şucu, bucu diye ayırmak durumunda olamayız. Bizi dışarısı karıştırıyor, karıştırmak istiyor. Bu, bizi karıştırmak isteyenlere alet olan yerler var, olmayan yerler var. Adıyaman da alet olmayanlardan birisidir." dedi.
Kahraman, 15 Temmuz'da Türkiye Silahlı Kuvvetlerinin kıyafetini giyen teröristlerin, haydutların bir darbeye kalkıştığını ancak milletin darbeyi mağlup ettiğini, demokratik Türkiye'yi tercih ettiğini ortaya koyduğunu vurguladı.
Türkiye siyasi tarihinde 27 Mayıs 1960 darbesinden sonra 16 darbe olduğuna işaret eden Kahraman, şöyle devam etti: "Bunlardan bazıları belli, bilinen, bir kısmı bilinmeyen, bir kısmı ise neticeye ulaşmış, bir kısmı da akim kalmıştır. Mesela 1962'de Talat Aydemir, 22 Şubat'ta bir isyana kalkıştı. 21 Mayıs'ta 1 sene sonra bir daha kalkıştı. Birincisinde İsmet Paşa başbakandı. Bunun hayatını bağışladı. O da darbeden vazgeçti. Harp Okulu talebeleri, üniversitelere kaydoldular. Harp okulu talebeleri çıkartıldı. 1971, 9 Mart'ı var Doğan Avcıoğlu başbakan olacaktı. Türkiye bir demir perde ülkesi olacaktı, bu önlendi. 12 Mart'a döndü. 12 Mart'ta muhtıra oldu. O muhtırada Süleyman Demirel başbakandı. Dediler ki, 'Bak Rusya'da Yeltsin tankın üstüne çıktı, darbeyi durdurdu. Sen aldın şapkayı çıktın.' Demirel'in bir sözü var. 'Tank vardı da mı çıkmadık?' dedi. Tayyip bey öyle yapmadı. Tanka binmedi ama uçağa bindi ve İstanbul'a geldi. Millet, topyekun karşı durdu. Arkasından 27 Nisan, 28 Şubat var, e muhtıra var, 12 Eylül var, balyoz var, var oğlu var. Kimisi teşebbüste, kimisi düşüncede. Bu 17'incisiydi. Bununla darbelere fatiha dedik. Bundan sonra biznillah Türkiye'de darbe olmayacak, olamayacak. Şimdiye kadar millet bir mikrofondan bir bildiri okuyana 'Eh ne yapalım' diyordu. Şimdi demiyor. 'Hayır' diyor. 'Ben demokrasiyi özümsedim, darbeyi istemiyorum. Darbeler birer ameliyattır. Vücutta iz bırakır. Ne kadar iyi denirse densin mutlaka iz bırakır ve bünyeye zararlıdır."
"Ordu kışlasında duracak"
Kahraman, Türkiye'de merkezi ve mahalli idarelere askerler tarafından 1960'ta, 1970'te, 1980'de el konulduğunu ve her seferinde sınıfta kaldıklarını belirterek, askerin olması gereken yerin kışla olduğunu bildirdi.
Hiç bir milletin devletsiz hiç bir devletin de ordusuz olmayacağına dikkati çeken Kahraman, "Ama ordu kışlasında duracak. Bizim için ordu peygamber ocağıdır. Askere giderken herkes oradaki şartlara uyar. Saygısını gösterir ve ibadet edercesine görevini tamamlar. Sivil olduktan sonra artık sivil hayat vardır. Bağdaşmaz sivil hayat ile kışla. Bu her zaman görüldü. Şimdiyse gayet hukuki tedbirler de alınıyor. Güçlü, caydırıcı bir ordumuz var. Ordusuz asla olunmaz. Asker kıyafeti giyinmiş kişiler, teröristlerle karşı karşıya kaldık. Hepimize geçmiş olsun. Rabbim bir daha göstermesin." diye konuştu.
Kahraman, darbe girişiminin ardından çeşitli ülkelerden, devletlerden kendisine geçmiş olsun ziyaretine gelenler olduğuna değinerek, şunları ifade etti: "Ziyarete gelenler ikiye ayrılıyor. Birincisi bizim gönül coğrafyamızda olan, samimiyetle üzülenler. Bir de bu darbenin tahakkuk etmemesi dolayısıyla üzülenler. Bir Erzurumlu imam kalkacak da bu kadar büyük organizeyi yapacak. Uluslararası bir hadise. Türkiye ne zaman gelişmeye, ilerlemeye başlarsa önüne hemen bir darbe geliyor. Mesele Türkiye'nin büyümesini önlemek. Biz sadece kendimiz değiliz. Bir kültür coğrafyamız var. Bir gönül coğrafyamız var. Mesela Azerbaycan'dan Karadeniz Ekonomik İşbirliği Genel Sekreteri Prof. Asaf Hacıyev geldi. Diz çöktü, odadaki bayrağımızı 3 defa öptü, alnına koydu. 'Siz bizi kurtardınız bizi' dedi. Gürcistan Başbakanı, Pakistan Meclis Başkanı, Kosova Başbakanı, Irak Meclis Başkanı bunlar hep üzüntülerini beyan eden insanlar. Bir de bazıları var geliyor, 'Darbeyi atlattınız. Üzücü bir olay. İçeride kaç kişi var. Adil yargılayacak mısınız?', yani 'Bizimkilere bir şey yapmayın ha' diyor. Oysa devletler başka devletlerin iç işlerine karışmamalılar. Böyle oyunlar oynamamalılar. Ama maalesef tarihte bu çok oldu. 27 Mayıs darbesi de böyledir, diğer darbeler de böyledir. Dıştan destekli oluyor maalesef. Ne zaman kalkınacaksa ülke, önüne hemen dikiliyorlar. Tam kalkışa geçiyoruz bir darbe."
Türkiye'nin yurtdışında çok güçlü bir ülke olduğuna şahitlik ettiklerini belirten Kahraman, "Biz büyük bir ülkeyiz ve Osmanlı'nın varisiyiz. Koca bir devletiz. 'Dünya bizim lider ülke olmamızı bekliyor' dedim, hemen sosyal medya dalga geçermişçesine 'Türkiye, lider olacakmış' dedi. Ama olacağız. Lideriz de zaten. Güçlüyüz biz, gücümüzün farkında değiliz. Define sandığının üzerinde oturan dilenci gibi. Ne zaman ki biz mazimize dönüyoruz, kendi gücümüzü ortaya koyuyoruz hemen propagandalar, mikserler ve tuzaklar çıkıyor." diye konuştu.
"İslam böyle bir zillete girer mi?"
Kahraman, FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'e seslenerek, şunları kaydetti: "Şimdi kalkmış, 'Hollywood filmi izliyorum' diyor. Halen zalim bir projeye alet oluyor. İslam böyle bir zillete girer mi? Ne olur kim varsa onla, hepten alakayı kessin, bir de tövbe etsin. Her cuma gece 'tövbe yarabbi' demeli. Aldananlar, ona yardım etmiş olanlar olabilir, yazık olsun onlara. Ama şimdi uyanmaları lazım ve ülkemizin geleceğini düşünmeleri gerekir. Evelallah çok iyi günlere gideceğiz. Darbeyi atlattık. Darbenin ekonomik maliyeti de önemli değil. Psikolojik ve moral olarak toparlanmalıyız." (AA)