'Olay bizim küçük bir Kerbelamızdı'
İsviçre'nin Basel şehrinde düzenlenen 6-7 Ekim şehidlerini anma programında konuşan Avrupa İslam Alimleri Birliği üyesi molla Yahya Yılmaz, "Yasin ve arkadaşlarının şehadetine Kerbelaya üzüldüğümüz gibi bizi üzmüştür, üzmeye de devam ediyor. Hz. Hüseyin (ra)'ın şahsi maneviyesini çıkarın, bu olay bizim küçük bir Kerbelamızdı" dedi.
Diyarbakır'da PKK/HDP'liler tarafından 6-7 Ekim 2014 tarihli saldırılarda şehid edilen Yasin Börü, Hüseyin Dakak, Riyad Güneş, Turan Yavaş, Cumali Güneş ve Hasan Gökgöz, İsviçre'nin Basel şehrinde düzenlenen programla anıldı.
Basel Said-i Nursi Vakfı'nın, 6-7 Ekim şehitlerinin şahadetinin üçüncü yıldönümü münasebetiyle vakfın Mescidinde düzenlediği programı kadınlar da vakfın lokal bölümünde sine vizyon aracılığıyla takip etti.
Program dün Akşam namazı sonrası okunan Kur'anı kerim ile başladı, Avrupa İslam Alimleri Birliği üyesi molla Yahya Yılmaz'ın konuşmasıyla devam etti.
"6-8 Ekim olayları neyin sonucudur?"
Konuşmasında çarpıcı mesajlar veren Yılmaz, "6-8 Ekim olaylarının birçok boyutu vardır. Olayların Siyasi yönü ve sebepleri vardır. O olayları tetikleyen bir sürü dahili ve harici unsurlar vardır. Avrupalı gençler size bir şey söyleyeyim; 6-8 Ekim olayları neyin sonucudur? diye bir sorulsa, ben bütün inancımla derim ki, tahammülsüz bir coğrafyanın ortaya çıkardığı bir olaydır. Tahammül, müsamaha yok o coğrafyada. Kimse kimsenin fikrine, yaşamına razı değil. Bir tahammülsüzlük neticesinde patlayan olaylar. Halbuki bizim yaşadığımız batıda, adam diğerinin hukukuna riayet ettiği sürece özgür bir birey, vakıf, dernek veya parti olarak kendisini ifade edebiliyor. Yürüyüşünü yapabiliyor, konuşuyor, etini dağıta biliyor, oynuyor, içiyor, çalışıyor… Kimse kimseye taş da atmıyor, kimsenin burnu dahi kanamıyor ve bu devletlerde yıkılmıyor." ifadelerini kullandı.
"Yaşananların Arakan'dan farkı yok"
"Bizim coğrafyamızdaki zalimlerin, sözde Demokrasi, sözde Krallıklar, Cumhuriyetler ve diğer örgütler yapılanması hepsi tahammülsüzlük üzerine inşa edilmiş düşüncelerdir" diyen Yılmaz, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"16 yaşındaki gencecik bir çocuk, Kurban eti dağıtırken hangi emel ve duyguyla dağıttığını en iyi gençler bilir. 16 yaşındaki bir çocuğun ne suçu olabilir, ne cürüm işleye bilir ki; hunhar bir şekilde katledilebilsin. 20. Asırda, medeniyetin, teknik ve teknolojinin yükseldiği bir dönemde yaşıyoruz. Diyarbakır gibi metropol bir şehirde 4'üncü kattan canlı canlı insan aşağı atılır mı?Soruyorum vicdanınıza. Arakan'dan farkı var mı? Biz Hinduları değerlendirirken aklımıza o mazlum Müslümanlar gelmiyor mu? Biz Hinduları eleştirirken dinlerini eleştirmiyoruz ki, o vahşetlerini eleştiriyoruz. Hayırseverlerin kendilerine emanet ettiği Kurban etlerini dağıtmak için yola çıkan o gencecik çocukları o hale getiren siyasi irade, ortam sorgulanmadır. Pireye kızıp yorgan yakmanın bir anlamı yoktur. Tarihin bütün sayfalarında, sahnelerinde mazlum, mağdur ve zalimlerin çatışması olmuştur. Allah'a hamd olsun tarih sürekli mazlumların kazanımlarıyla sonuçlanmıştır."
"Sakın zalimlere meyletmeyin"
Sohbetinde gençlere seslenen Molla Yahya Yılmaz, "Sakın ha bu zalim sizin de zaliminiz olsa, sizin gibi sakallı da olsa, bazen namazda kılsa, Kur'an ayetleri de okusa, -zalimin dini yok-, Allah (cc) diyor ki, 'Sakın zalimlere meyletmeyin.' Değil ki beraber olmak, aynı fikirleri taşımak, aynı dava uğruna mücadele vermek, -bunlar esfeli safilin ahlaktır- sen meyledemezsin. 124 bin Peygamberin mücadele biçimi tümüyle zalimlere ve istibdada karşı olmuştur. Peygamberlerin geliş sebebi farklı inanışta olan insanları tarih sahnesinden silmek değil, zalimlerle cedelleşmek için peygamberler gelmiş. Efendimiz (as)'ın mücadele tipi de budur." dedi.
"Olay bizim küçük bir Kerbelamızdı"
"Yasin ve arkadaşlarının şehadetine Kerbelaya üzüldüğümüz gibi bizi üzmüştür, üzmeye de devam ediyor" diyen Yılmaz, şunları kaydetti: "Hz. Hüseyin (ra)'ın şahsi maneviyesini çıkarın, bu olay bizim küçük bir Kerbelamızdı. Dün Kerbela'da Hz. Hüseyin (ra)'ı yalnız bırakanlar, bugün 6-8 Ekim olayında yalnız bırakıldı. Birbirimize karşı tahammül sınırlarını aşıp, tahammül edeceğiz, ama zulme karşı asla tahammüllü olmayacağız. Tarih tekerrürden ibarettir. Allah (cc) bizim halimizi gördü, yanımızda Irak ve Suriye vardı, olaylar olmuştu, fikir bozukluğunu yaşıyorduk, rehavete kapılmıştık, gönlümüzü başkalarına kaptırmıştık, başkaları bizim gönlümüze hükmetmeye başlamıştı. Neredeyse kılıçlarımızda gönüllerimizin hükmettiği tarafa gidecekti, Allah Aytaçları verdi, Yasinleri verdi ki biraz toparlanalım. Beykoz Şehidin'in bıraktığı mirasa doğru sahip çıkalım. Allah'ın (cc) hikmetleri çoktur, biz anlamazsak da bu böyledir."
Yılmaz, sohbetinin sonunda 6-8 Ekim olayların şehid düşen Yasin Börü, Hüseyin Dakak, Riyad Güneş, Turan Yavaş, Cumali Güneş ve Hasan Gökgöz'ü bir kez daha rahmetle yad ettiklerini belirtti.
Molla Yahya'nın konuşmasının ardından seslendirilen ezgilerden sonra program yapılan dua ile son buldu. Program sonrası şehidler adına Mevlid yemeği verildi. (Ahmet Bayram - Hürseda)