HÜDA PAR Başkanı: Kürt sorununda sorumlu devlettir
Hür Dava Partisi’nin (HÜDA PAR) yeni Genel Başkanı Avukat İshak Sağlam, partisinin yeni stratejisinin yanı sıra Türkiye ve Kürt meselesiyle ilgili değerlendirmelerde bulundu.
Genel Başkan Sağlam, mevcut iktidarın Kürt meselesini bir “terör meselesi” olarak gördüğünü belirterek, bunun yanlış olduğunu söyledi.
Kürt meselesinin çözümünde birinci derecede sorumlunun devlet ve hükumet olduğunu ifade eden Sağlam, sorunun çözümünün eşit vatandaşlık ve adalet temelinde ele alınması gerektiğini vurguladı.
HÜDA PAR Genel Başkanı Sağlam, K24’ün sorularını yanıtladı:
HÜDA PAR yeni dönemde nasıl bir strateji izleyecek?
HÜDA PAR ilkeleri esas alarak siyaset yapan bir partidir. Başkanının değişmesiyle ilkeleri değişmez. Parti programımızda belirlediğimiz ilkelerimizi hayata geçirmek ve hedeflerimize ulaşmak için gayret göstereceğiz.
Yerel seçimlerdeki hedefleriniz nelerdir? Seçim çalışmalarına başladınız mı?
Seçimlerle ilgili istişarelerimiz devam ediyor. Aynı zamanda her türlü gelişmeye karşı da hazırlık içindeyiz. Teşkilatlardan ve tabanımızdan gelecek verileri dikkate alarak seçim stratejimizi ve çalışmalarımızı şekillendireceğiz.
Önümüzdeki seçimlerde HDP ya da diğer Kürt partileriyle ittifak kuracak mısınız? Şartlarınız ne olacak?
İlke olarak ittifaklara karşı değiliz. Önümüzde ne gibi gelişmeler var, bunu şimdiden kestirmek zor. Fakat şunu belirteyim ki şu an için gündemimizde bir ittifak yok. Faaliyetlerimiz normal seyrinde devam ediyor. Bu konuda önümüze bir teklif geldiğinde mevcut şartlara ve imkanlara göre yetkili kurullarımızla bunu istişare eder bir karar veririz.
HÜDA PAR’ın, HDP’den farklı olarak bölge ve Kürtler için yerel yönetimler konusunda nasıl projeleri var?
Yerel seçimler, halka doğrudan hizmet imkanı oluşturmaktadır. Yani Yerel yönetimler hizmet mekanlarıdır. Belediyelerde hizmet, mecliste siyaset yapılır. İkisini birbirine karıştırmamak lazım. Şehirlerimize ve halkımıza hizmet önceliğimizdir. Yaşam kalitesinin yüksek olduğu güvenilir ve yaşanılır şehirler oluşturmayı hedefliyoruz. Bu konuda 2014 yerel seçimlerinde bazı projelerimizi kamuoyu ile paylaşmıştık. Yeni projelerimiz üzerinde de çalışmalarımız devam etmektedir. Zamanı geldiğinde kamuoyu ile paylaşırız.
16 Nisan’daki referandum ile 24 Haziran’daki seçimlerde Erdoğan’ı destekleme konusunda İktidar partisine karşı pişmanlık veya kırgınlığınız var mı?
16 Nisan referandumunda “Yetmez ama evet” dedik. 24 Haziran seçimlerinde de cumhurbaşkanlığı adayları arasında Sayın Erdoğan’ı destekledik. Bununla birlikte tüm ülkede milletvekili seçimine katıldık. Bu konudaki kararımızın gerekçesini kamuoyuyla paylaştık. Bizim duruşumuz ilkeseldir. Bunu iktidar partisine destek olarak algılamak yanlış olur. Bir siyasi parti olarak kendi ilkelerimiz ve programımıza göre karar alır ve uygularız. Kararlarımız bir pazarlığın sonucu olarak oluşan kararlar değildir. Kararlarımızı mümkün olan en geniş istişare mekanizmasını işleterek alıyoruz. Bu nedenle alınan kararlarımızda pişmanlık söz konusu olmaz.
16 Nisan referandumunda 12 Eylül darbe anayasasının ve vesayet sisteminin değişmesi için “Evet” demiştik. Yani biz değişime evet dedik. Fakat şu da bir gerçek ki iktidar bu değişimin devamını getirmedi. İktidar partisi yeni bir anayasa yapılması ve vesayet rejiminin değiştirilmesi vaatlerini askıya almış görünüyor. Ancak biz bu işin peşini bırakmayacağız.
Kürt oylarını kazanmaya ilişkin nasıl bir çalışmalarınız var? Beklentileriniz nelerdir?
Oyları, Kürt-Türk-Arap diye etnik kökenlerine ayırmıyoruz. Biz ülkede yaşayan tüm halklara hizmet etmek için varız. Programımız ve duruşumuzla halkımıza en iyi hizmeti sunmak için çalışıyoruz. Bizim programımız tüm insanlık için kurtuluş ve huzur reçetesi niteliğindedir. Programımız hükümet programı haline gelirse Allah’ın izniyle Türk’ü de Kürt’ü de Arap’ı da huzur bulacaktır.
Kürdistani partilerle ilişkileriniz ittifak yapacak seviyeye gelmiyor. Parti olarak kendiniziKürdistani bir siyasi oluşum olarak görüyor musunuz?
Partimizi bir etnik aidiyete hapsetmiyoruz. Biz, ülkede yaşayan tüm halkların partisiyiz. Ancak şimdilik yönetim ve üyelerimizin çoğunluğunun Kürt olduğu da bir gerçektir. Bizim gayret ve çalışmalarımız tüm halkımıza hizmet etmektir. Bu nedenle ülkede ne kadar etnik oluşum varsa kendimizi onlardan biri olarak görüyoruz. Ancak mağduriyet ve ihtiyaç önceliklerine göre sorunlara çözüm bulmaya çalışıyoruz.
Milliyetçi partilerle AK Parti'nin ittifakı sizleri rahatsız ediyor mu?
Her parti kiminle nasıl ilişki geliştireceğine kendi karar verir.
Türk İslamcıların Kürdistan meselesine yönelik değişen tavrını nasıl yorumluyorsunuz?
Kürt ve Kürdistan meselesi İslam’ın tüm kavimlere ve etnik yapılara tanıdığı haklar çerçevesinde ele alınmalıdır. Müslüman aydınların ölçüsü Kur’an ve Sünnet olmalıdır. İnancımız kavimler arasında ayrımcılık yapmaya müsaade etmez. Bir Müslüman hangi kavimden olursa olsun kendi kavmi için istediği bir hakkı, birlikte yaşadığı diğer kavimler için de istemek durumundadır. Devletin bakış açısına göre yaklaşımın değişmemesi gerekir.
HÜDA PAR, Kürt illerinde alternatif olmak için nasıl bir politika izleyecek? Kısa ve orta vadede planlarınız neler?
HÜDA PAR kendisini partilerin değil, sistemin alternatifi olarak görür. Halkımızın geleceği için ideolojilerin vesayetinden arındırılmış, adaletin tam olarak tesis edildiği bir ülke ve yönetim için çaba göstermektedir. Parti programında bunu nasıl yapacağını belirtmiştir.
Kürdistan meselesinde HÜDA PAR’ın daha geride kalmasındaki sebep nedir? Burada HÜDA PAR’ın sorumluluğu nedir?
Parti olarak Kürt meselesi konusundaki düşüncelerimizi değişik platformlarda dile getirdik. Eşit vatandaşlık ve adalet temelli yönetim çözümümüzü kamuoyu ile paylaştık. Parti programımızda da belirtiğimiz çözüm önerilerimiz diğer partilerin önerilerinin ilerisinde daha gerçekçi ve uygulanabilir çözümlerdir. Bu bakımdan bize ait olan bir şeyi başkasına kaptırmış değiliz. Ancak İslam’ın kavimlerin haklarına kavuşması, adalet ve huzur ortamının oluşması için getirdiği çözümler dikkate alındığında sorunların çözümü noktasında dindar Kürtlerin etkin olmadığı algısı vardır. Bu, oluşturulmuş suni bir algıdır.
Müslüman Kürt alimlerin medreseler ve Kürt kültürünün korunması konusundaki gayret ve fedakarlıkları olmasaydı Kürt dili ve kültürü konusunda bu günden çok daha gerilerde olurduk. Türkiye’de Kürtçe halen konuşuluyor, Kürtçe eserler verebiliyorsak bunu Ehmedê Xanî, Feqiyê Teyran, Melayê Cizîrî, Melayê Batê gibi Kürt medrese alimlerine borçluyuz. Müslüman Kürtler, Kürtlerin İslami ve insani haklarına kavuşması için çok bedeller ödemiştir. Kürtler için iki Said’in (Şeyh Sadi ve Said-i Kurdi) katkısını kimse inkar edemez. Onların mücadele tarzı ve anlayışı bu güne kadar kesintiye uğramamıştır. Yine unutulmaması gereken bir husus da yakın tarihte genel olarak Kürtler bir zulme uğramışlarsa dindar Kürtler iki kez zulme uğramışlardır. Bir kez Kürt oldukları için, bir kez de İslam ahkâmını istedikleri için. Bu nedenle mücadeleleri görünürde olmamıştır.
Türkiye’nin siyasi ve ekonomik gidişatını nasıl görüyorsunuz?
Türkiye’nin hem siyasi hem de ekonomik sistemleri ithal ürünüdür. Bu da beraberinde dışa bağlılık veya bağımlılığı getirmektedir. Bu yapı değişmediği müddetçe de sistemin sahibi Batı’nın siyaset ve ekonomi üzerindeki spekülatif müdahaleleri etkili olacaktır. Buna, sistem sahiplerinin işini kolaylaştıran hükumetlerin yanlış politikaları da eklenince olumsuz sonuçlarla karşılaşmak kaçınılmaz oluyor.
Türkiye’de Kürt meselesi hangi aşamada, bu konudaki düşünceleriniz nelerdir? Devletin adım atması durumunda öneri ve istekleriniz nelerdir?
Kürt meselesinin çözümünde birinci derecede sorumlu devlettir, hükümettir. Hükümetin bakış açısı da şu an itibarı ile Kürt meselesi diye bir meselenin kalmadığı, meselenin bir terör meselesi olduğu yönündedir. Devlet, meselenin sadece terörden ibaret olmadığını, halkın dil-kimlik taleplerinin de olduğunu görmek ve meseleyi yukarıda da izah ettiğim şekli ile eşit vatandaşlık ve adalet temelinde ele almalıdır.
Kürdistan yönetimi ile ilişkileriniz ne düzeyde?
Kuruluşumuzdan itibaren bölgemizde siyaset yapan, halkına hizmet etmek için çalışan örgütlü yapılar ve siyasi partilerle görüşmeye ve ilişkilerimizi geliştirmeye çalışıyoruz. Bu bakımdan Kürdistan Bölgesel Yönetimi ve Kürdistan Bölgesi’ndeki diğer partilerle görüşmelerimiz oldu, oluyor.
AK Parti iktidarının MHP'ye rağmen ana dilde (Kürtçe) eğitimin önünü açacak somut adımlaratabileceğine inanıyor musunuz?
Bunu elbette zaman gösterecek. Ancak temel insani haklar konusundaki isteklerin önü alınamaz. Temel haklar akarsu gibidir. Önüne setler ve barajlar kurarsanız bir müddet bastırabilir, engelleyebilirsiniz. Ancak bir müddet sonra biriken sorunları taşıyamaz hale gelir. Setler ve barajlar patlar. Etkisi ve yıkımı fazla olur. Dilerim ülkede bu tür temel haklar konusunda daha uzun süre engel olunmaz. Herkesin hakkı doğal seyri içerisinde verilir.
PORTRE/ İSHAK SAĞLAM KİMDİR?
1966 yılında Batman'ın Kozluk ilçesinde doğdu. Diyarbakır Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunudur. 1992 yılından bu yana serbest avukatlık yapmaktadır. Mustazaf Der Genel Başkanlığı görevini de yapmış olan Sağlam, 3'ü kız, 4'ü erkek olmak üzere toplam 7 çocuk babasıdır. Sağlam, HÜDA PAR’ın son kongresinde Genel Başkan seçildi. (K24)