Roboski Katliamı: 8 yıl sonra ailelerin ortak talebi yine adalet
28 Aralık 2011 gecesi Şırnak'ın Uludere (Roboski) ilçesinden Irak'a kaçakçılığa giden bir grup F-16 savaş uçakları ile vuruldu, 17'si çocuk 34 kişi yaşamını yitirdi. Aileler AİHM'in ret kararına öfkeli ancak hukuk mücadelesinden vazgeçmeyeceklerini söylüyorlar.
Şırnak'ın Uludere (Roboski) ilçesine bağlı Gülyazı ve Ortasu Köyü sakinlerinden Irak'a kaçakçılığa giden bir grup 28 Aralık 2011 gecesi, PKK'lı zannedilerek F-16 savaş uçakları ile vurulmuş, 17'si çocuk 34 kişi yaşamını yitirmişti. Gruptan sadece Servet Encü sağ kurtulabilmişti.
Ailelerin 7 yıl süren hukuk mücadelesi Mayıs ayında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) verdiği ret kararı ile sonlandı.
Buna rağmen aileler adalet arayışından vazgeçmeyeceklerini söylüyor.
Hava saldırısında 13 yaşındaki oğlu Erkan Encü'yü kaybeden Felek Encü duygularını, "Acımız her zamanki gibi taze" sözleriyle tarif ediyor:
"Çocuklarımızın ölümü normal bir ölüm değildi, parçalandıklarını gören anne ve babalarız. Ben AİHM'ye çok umut bağlamıştım. Ama mahkeme verdiği karar ile haklıların arkasında olmadığını gösterdi. Tüm kapıları yüzümüze kapadığı için en büyük kızgınlığım AİHM'e.
"Derdimiz para ve pul değildi, canımızdan bir parça olan çocuklarımız paramparça oldular. Onlar için hak yerini bulsun diye çok mücadele ettik. Ama artık hiçbir adalete güvenmiyoruz. Nereye başvurduysak boşa çıktı, benim artık hiç umudum kalmadı. AİHM insanların değil, canilerin mahkemesiymiş. Vicdanları yokmuş, hak, hukuk kalmamış meğer. Biz davamızı ilahî mahkemeye havale ettik..."
'Adalet aramaktan vazgeçtim, tüm umudum tükendi'
Felek Encü, yaşasaydı oğlu Erkan'ın şimdi 20 yaşına basacağını söylüyor ve konuşurken ağlıyor:
"Çok acılar yaşadık, bazen oğlumun arkadaşları geliyor, onları görünce 'Erkanım da yaşasa sizin kadar olacaktı' diyorum. Bir annenin yaşayacağı en büyük acı bu. Çok zorluk gördük, davamızda bize yardımcı olanlar da ya tutuklandı ya da cezalandırıldı. Artık adalet aramaktan vazgeçtim, tüm umudum tükendi. Hayatımızı geride kalan çocuklarımıza tutunarak sürdürmeye çalışıyoruz."
Nevzat Encü'nün babası Hikmet ise Felek'in aksine adalet arayışından vazgeçmeyeceğini söylüyor.
Onun da kızgınlığı mahkemelere ve buna zemin hazırladığına inandığı avukatlara.
"7 yıl geçti katliamın üzerinden ama elimize ne geçti? Hiçbir şey. Bütün mahkemeler davamızı reddetti. Failler belli, yargılanacaklarına, aklandılar. Hak ve adalet yerini bulmadığı için çok üzgünüz ama adalet arayışımızdan vazgeçmeyeceğiz."
"O gece katır sırtında can verdik, tam 34 kere"
Hava saldırısında hayatını kaybeden 34 kişi, ölümlerinin 8. yılında mezarlarının başında anıldı.
Anmaya HDP Eş Başkanı Pervin Buldan ve bölge milletvekilleri ile Diyarbakır Barosu avukatları da katıldı.
Hava saldırısında 17 yaşındaki kardeşi Serhat ile birlikte Encü soyadını taşıyan 29 akrabasını kaybeden Veli Encü aileler adına bir açıklama yaptı. Veli Encü, şu anda tutuklu olan HDP Şırnak milletvekili Ferhat Encü'nün de kardeşi.
Konuşmasına "7 yıl önce bugün, bu dağların öte yakasında, Türkiye Cumhuriyeti'nin F-16 uçakları kardeşlerimizi, çocuklarımızı, babalarımızı bombaladılar!" sözleriyle başlayan Veli Encü, ekmeklerini sınır ticaretinden kazandıklarını, bu gerçeği karakoldaki askerler dahil tüm yetkililerin bildiğini söyledi.
Olay gecesi yaşananları hatırlatan Veli Encü, birçok yaralının ambulansların geçişine izin verilmediği için hayatını kaybettiğini savundu.
"Ölenlerimiz öldü, yaralılarımızı da bu yüzden kurtaramadık! Katır sırtında, traktör römorkunda can verdik o gece, tam 34 kere!"
KHK kararı ile kapatılan Roboski-Der'in de sözcüsü olan Veli Encü, adalet talebinden hiç vazgeçmediklerini ama her seferinde baskılarla karşılaştıklarını iddia etti ve sözlerine şöyle sürdürdü.
"Roboskî, bütün detayları devletin kayıtlarında olan bir katliamdır. Ancak en tepedekilerin 'Ankara'nın karanlık dehlizlerinde kaybolmayacak!' diye verdikleri şeref sözüne rağmen, bütün detayları bilinen bu katliam karanlığa mahkum edilmiştir."
Neler yaşandı?
Kamuoyunda "Roboski Katliamı Davası" olarak adlandırılan davanın soruşturmasını yürüten Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, "taksirle ölüme sebebiyet vermekten dolayı" başlatılan soruşturma dosyası için 11 Haziran 2013'te görevsizlik kararı verdi.
Dosya Genelkurmay Askeri Savcılığı'na gönderildi. Genelkurmay Askeri Savcılığı yaptığı soruşturmada 'Türk Silahlı Kuvvetleri'nin kusuru yok' diyerek şüpheli beş asker hakkında kovuşturmaya yer olmadığına karar verdi.
Bu karardan sonra 261 kayıp yakınının vekaletini alan avukatlar, 18 Temmuz 2014'te Anayasa Mahkemesi'ne (AYM) başvuru yaptı. Başvuruda iki başvurucunun eksik çıkan belgelerinin tamamlanması istendi ancak başvuru "eksikliğin süresinde giderilmemesi" nedeniyle reddedildi. Bu ret kararı, AİHM'nin ret kararına da gerekçe oldu.
Veli Encü, geldikleri noktada Roboski Davası'nı canlandırmanın güçlüğünü "Bir ölüyü canlandırmak kadar zor" sözleriyle ifade ediyor.
Encü, "AİHM de Anayasa Mahkemesi'nin bu siyasi tutumunu tekrar ederek Türkiye Hükümeti'nin bile kabul ettiği bu apaçık katliama karşı üç maymunu oynamayı tercih etti" sözleriyle mahkemelerin verdiği kararı eleştirdi.
Roboskili Aileler adına konuşan Veli Encü'nün hükümete de bir çağrısı oldu:
"Roboskîliler mazlum olmayı seçmedi ama siz zalim olmayı kendiniz seçiyorsunuz" diyen Encü, konuşmasına şöyle devam etti:
"Olayda hayatını kaybedenler hükümetinize bağlı askerler tarafından katledildi, bu gerçekten asla kaçamazsınız! Failleri ve sorumluları aklamayın, yargı sürecini şeffaf bir şekilde yeniden başlatın. Roboskîliler de bütün Türkiye kamuoyu da hakikati öğrensin, hakikatin bedeli neyse ödensin! Bırakın adalet yerini bulsun…"
Avukatlardan öz eleştiri talebi
Roboskili aileler, açıklamalarında davayı takip eden avukatları suçlamaya devam ediyorlar.
Mezarlıkta aileler adına yapılan açıklamada eleştirilerin odağında yine onlar vardı ve açıklamada avukatlardan öz eleştiri beklendiği vurgulandı:
"Davanın yürütülme biçimi hakkında aileleri kendi iradelerine bırakmayan, davanın nasıl yürütüleceği konusunda bütün aileleri ikna eden, parti adına davanın siyasal yükünü omuzlayan Meral Danış Beştaş ile mahkemeye bir evrakı zamanında teslim etmeyi beceremeyen Şırnak Baro Başkanı Nuşirevan Elçi'nin önce Roboskîlilere, sonra da bütün Kürt halkı ve Türkiye'nin hakperest kamuoyuna bir özeleştiri borçları, bir hesap verme sorumlulukları vardır. Ancak ne gariptir ki bu iki insan bugüne kadar böyle bir öz eleştiriyi vermiş değiller." (BBC)