İmam Humeyni ömrünü müslümanlar arasında vahdet oluşturmaya adadı
İmam Humeyni Müslümanlar arasında ihtilaf yaratıp saflarının gevşemesine neden olacak ve sömürücülerin ekmeğine yağ sürecek olan hiçbir girişimi câiz bulmadığı gibi Müslümanlar arasında vahdetin oluşması onun temel gayelerinden biriydi.
Kendisine has muazzam fetvaları, Hz. Resulullah”ın -sav- doğum günü münasebetiyle vahdet haftası ilanında bulunup ard arda mesajlar yayınlayarak şîasıyla, sünnisiyle tüm Müslümanları birleşmeye çağırması ve sünni – şii birliğinin pratik imkanlarını bilfiil öğretmesi bunu kanıtlamaktadır.
İmam Humeyni hayatını Yüce Rabbinin rızasına adamış bir mümindi; onun yaşam, inanç ve düşüncesine şekil veren etkenler Kur”an ve Resulullah”ın -sav- sünnetiyle, bu sünneti en mükemmel ve bozulmamış öz haliyle yaşatabilen Eh-i Beyt-i Resulullah”ın -sav- yolu-yordamıydı. İmam Humeyni hangi ırk, mezhep ve düşünceye sahip olursa olsun, Allah ve Resulü”ne inanıp Kabe'yi kıble olarak bilen bütün Müslümanların samimiyetle elele verip birlik ve vahdet içinde olmaları gerektiği inancındaydı; bütün Müslümanlar elele verip kenetlenmeli ve İslam düşmanı sömürü güçlerinin karşısına dikilmeliydi. İmam'ın konuşma, yazı ve mesajlarının önemli bir bölümü, dünya Müslümanlarını vahdet, birlik ve beraberliğe çağıran mazmunlar oluşturur.
Eşi ve ortağı bulunmayan biricik Yaratıcı'ya (cc) inanmak, Hz. Muhammed'in (sav) son peygamber olduğuna ve Kur'an-ı Kerim'in insanlığa ebediyen yol gösterebilecek hidayet kitabı ve kanunlar bütünü olarak indiğine iman etmek ve İslam dininin namaz, oruç, hacc, zekat ve cihad gibi vazgeçilmez hükümlerine iman ve amelde bulunmak, İslam düşmanları karşısında bütün Müslümanların birleşip kenetlenmesini sağlamaya yetecek eksenler ve müştereklerdi.
İmam Humeyni'nin ıslahçı kıyam ve mesajları sadece İran'a veya diğer İslam ülkelerine yönelik değildi. O, bütün insanların yaradılış ve fıtratının tevhid, şeref, hayra ve hakikate yönelme ve adalet arama gibi insânî prensiplerle yoğrulmuş olduğunu bildiğinden, kitlelerin bilinçlendirilmesi ve bireylerin kendi kötü nefislerinin şeytanıyla dış çevrenin şeytanîliklerine karşı durabilmeyi becermesi halinde bütün insanların Allah”a inanma ve gerçek ilahi adaletin gölgesinde yaşama yolunu tercih edeceklerine inanmadaydı. Bu nedenle de İmam Humeyni yayınladığı mesajların çoğunda, esaret halinde bulunan 3. dünya ülkeleriyle dünya mustaz”aflarını müstekbirler ve sultacı egemenlere karşı başkaldırıp kıyama davet eder. Nitekim İran”da İslam inkılabının zafer kazandığı ilk günlerden itibaren İmam bu görüşünü yüksek sesle açıklamakta ve “dünya mustazaflar partisi”nin bir an önce kurulması gerektiğini vurgulayarak bu görüşü can-u gönülden savunmaktaydı. Nitekim “dünya kurtuluş ve bağımsızlık hareketleri”nin ilk uluslararası oturumu, İmam'ın inisiyatifiyle ve onun zamanında İslami İran”da gerçekleşecekti. (Ajanslar)