Azerbaycan ile Ermenistan arasında yaşanan gerilim neyin habercisi (Dosya Haber)

Karabağ, son günlerde yaşanan çatışmalarla birlikte yeniden gündeme geldi. Azerbaycan ile Ermenistan arasında yaşanan gerilim komşu ülkeleri de etkiledi, en çok da İran hedef haline getirildi. Hürseda Haber, savaş'ın geldiği nokta ve aşamayı derledi.
Ermenistan işgali altında bulunan Karabağ son günlerde yaşanan çatışmalarla birlikte yeniden gündeme geldi. Süren gerilim üzerine Türkiye-Azerbaycan ortak bir tatbikat gerçekleştirildi. Bu bir anlamda Ermenistan’a gözdağı olarak algılandı, ancak bu yaşanan çatışmaların önüne geçemedi. Azerbaycan ile Ermenistan arasında yaşanan gerilim komşu ülkeleri de etkilendi, en çok da İran hedef haline getirildi. Özelikle İsrail’in müdahil olması ve Suriye’de vekâlet savaşı yapan tekfirci akımların Karabağ’a sevk edildiği iddia edildi. Yaşanan çatışmalardan sonra Rusya’nın girişimiyle ateşkes sağlandı.
Azerbaycan’da neler oldu ve bundan sonra neler olacak konusunda hazırladığımız dosya haberin ilk bölümünü yayınlıyoruz.
Hürseda’ya konuşan yazar Ali Tunay, şartlar ne olursa olsun Azerbaycan'ı yalnız bırakmamalıyız, dedi.
28 yıldır işgal ettiği Karabağ'dan Uluslararası tüm hakem kuruluşların kararına rağmen çekilmeyen, Anayasasına "Batı Ermenistan topraklarını ilhak etme taahhüdü" maddesi koyan, o toprakların bizim Doğu Anadolu'muz olduğunu bile bile bunu yapan, 1915 olaylarının tarihçiler nezdinde oluşturulan bir kurul tarafından incelenmesine karşı çıkan; ancak lobi faaliyetleriyle Türkiye'yi "Ermenilere Soykırım" ithamıyla mahkum ettirmek için her 24 Nisanı başımızda urgan etmeye çalışan; küçük, 3,5 milyon nüfuslu, denize sınırı olmayan, yer altı ve yerüstü zenginliği olmayan bir ülke Ermenistan...
Küçük ancak, dünya sathına yayılan diaspora gücü de o denli büyük!
Rusya'dan ABD'ye, Fransa'dan Lübnan'a kadar etkili... Siyasi mahfillerde karar verici, bahse konu küçük ülkeyi ayakta tutacak lojistik, siyasi, ekonomik denklemi iyi oynayan Uluslararası oyun kuruculukta etkin bir güç; Ermeni lobisi...
Haçlı dünyasının Kafkasya'daki eli. Kendinden öte ve vekalet üzerinden bir misyon icra ediyor. Ermenistan'da yaşayan halkın özellikle Robert Koçeryan'dan kendilerini kurtardıktan sonra Serj Sarkisyan'ın iktidarıyla dillendirdiği "Karabağ'ı niye işgal ettik?!" sorusu, Türkiye ve Azerbaycan'ın kapattığı sınırlarla "Açık Hava Hapishanesi"ne dönen ülke yetkililerinin de cevaplayamadığı soruydu.
"Çıkış yolu arayışları"yla geçen sürecin barışa evrilme ihtimali sonrasında Armen Sarkisyan(CB)-Nikol Paşinyan(Başbakan)'la değişim geçiren Ermenistan yönetimi, iktidarlarını borçlu oldukları Ermeni Lobisi kanalıyla Rusya'yla bağı azaltma, Avrupa-ABD ile de artırma ekseninde bir politikaya geçtiler. Rusya biraz da bu yönüyle bozuk!
Rusya'nın Karabağ üzerindeki nüfûzu, başından beri ABD-Fransa-İngiltere üçlüsü için istenmeyen durumdu. Rusya, meselenin olmazsa olmazı ama bahse konu ülkeler tarafından da rahat değil. Zira Kafkaslar içerisinde pazarlık ile Rusya'yı Avrupa içerisinde dizginliyor bahsedilen üçlü... Ticari, Askeri pazarlıklarda el oluşturuyorlar. Enerji hatlarının yönünü tayin ediyorlar.
Bunları niye anlatıyorum?!
Niye uzatıyorum?
Rusya'nın daveti üzerine Moskova'ya giden Azerbaycan Dışişleri Bakanı Ceyhun Bayramov'un 10 saati bulan üçlü görüşmede nelerle karşı karşı olduğunu belirtmek için...
Sahada şehidler vermiş, toprak kazanımı sağlamış, toplumsal desteği arkasına almış, komşularıyla diplomatik kanalları hep açık tutmuş bir ülkenin temsilcisi olarak 10 saat süren bir "kapalı kapı ardı toplantı" sonrası "Ateşkes"le dışarı çıkmak, duygusal zeminde ele alındığında kabul edilmeyebilir ancak hiç öngürlmeyen hadiselerin, buralardaki tutumlar sonrası geliştiğine dair yığınca örnek var belleğimizde.
İmam Humeyni’nin benzer durumda tavrı
Merhum İmam Humeyni kendi topraklarına saldıran ve 8 yıl süren yüz binlerce insanın ölümüne sebep olan savaşı, Saddam'ın ve destekçisi ülkelerin kitlesel sivil ölümlere evirme ihtimalinin iyice yükselmesi, hatta sivil yolcu uçaklarının "yanlışlıkla" vurulması sonrası sunulan ateşkes antlaşmasını imzalamış ve sonrasında solgun bir yüzle "Zehir kadehiydi başıma çektiğim" demişti.
Savaşlar, sadece ateşli silahlar cephesiyle kaim değil. İstikbâr sadece görünürlüklerde değil. Onun içindir yapılan "Mustaz'af 'ın birleşin!" çağırısı...
Toplantı sonrasında Ceyhun Bayramov'un yüzünde şartların bağladığı el-kol'un acısı vardı, bu görülüyordu. Aslında bugün dünden daha çok Azerbaycan'ın yanında olmamız gerektiği bir durum bu. Yalnız bırakmama, iradesini kırmama, yıkılmasını önleme, direncine dayanak olmak gerektiği gündeyiz.
Azerbaycan'ı 28 yıldır "Haklısın ama ne yapalım?" masasından alıp, daha farklı bir konsepte hazırlanmasına vesile olabiliriz. Türkiye- İran-Azerbaycan denkleminde yeni bir sayfa açılabilir. Astana'da kurulan masanın bir değişiğinde onun oturacağı bir iskemle niye istenmesin?
Azerbaycan halkı, Karabağ konusunda başka çok az halklarda olabilecek sahiplenme duygusuna sahiptir. Besiç Örgütlenmesi'yle en az 5 milyonluk "Halk Seferberlik Güçleri" oluşturulabilir. Devlet erki'nde son yıllardan başlayan komşularıyla düzey-samimiyet denklemindeki ilişki daha da artırılarak "Bölgesel kuvvet" ile çıkılabilinir Fransa'nın karşısına...
İşgalci Ermenistan Rejimi'ni kollayan, destekleyen irade, Emperyalizmin iradesidir. Bu irade asırlar içinde ve sabırla oluştu. Coğrafyamızdaki bize dair iradeyi çökerterek yaptılar bunu. Azerbaycan'ın işgal topraklarını kurtarması için sabırlı, samimi ve en önemlisi birbirimizi kırmadan hareket etmek durumdayız. Yönetimler de sonuçta insanlardan oluşuyor. Küfürle, alayla, incitici üslupla yaklaşım acıtır, kanatır insanları.
Ben Azerbaycan'da sorun yoktur demiyorum. Eksiklikleri, yanlışları görmüyor değilim. Ancak bazen şartlar ağzınızı cam kırıklarıyla öyle bir doldurur ki; sussanız acıtır, konuşsanız kanatır.
Dostlardan ricam; daha kaç gün önce yüzlercesini "Ya Huseyn!" nidalarıyla toprağa veren Müslüman Azerbaycan halkını incitmemeleri...
Hürseda’ya konuşan Eğitimci-Yazar Fatih Bilgin ise şunları söyledi:
AZERBAYCAN-ERMENİSTAN ÇATIŞMASI ABD ve FRANSA’’NIN ‘’YARATICI KAOSU’’DUR
ABD, özellikle Ortadoğu’da ve genel olarak da dünyada -bu sıralar Kafkasya’da- öteden beri , ‘’kaostan gelen düzen’’ için ‘’yaratıcı kaos’’ tekniğini uygulamaktadır. Suriye, Irak ve Yemen’de epey zorlansa da halen daha uygulamaya çalışmaktadır. ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi Jeffrey, 3 Aralık 2018’de Washington'u Suriye'de devredışı bırakan Türkiye, Rusya ve İran öncülüğünde yürüyen Astana sürecini hedef alıp ‘'Artık Astana'nın fişini çekme vakti!’’ demişti.
Bu, Azerbaycan-Ermenistan çatışmasında göz önünde bulundurmamız gereken formüllerden biridir. Bu çatışmanın çıkartılmasının başat nedeni Astana üçlüsünü birbirine düşürmektir. 7 Ağustos 2003 yılında The Washington Post gazetesinde kaleme aldığı makalede, Condoleezza Rice, özetle ‘’Ortadoğu'da 22 ülkenin sınırları değişecek, buna Türkiye de dahildir’’ demişti.
Bu da ikinci formülümüzdür. BOP(Büyük İsrail Projesi)’un aslında BİP(Büyük İsrail Projesi) olduğu gerçeği , bunun yanı sıra Ortadoğu ve Kafkasya’da olup biten neredeyse her şeyin İsrail bağlamında ele alınması gerektiği gerçeği de diğer formüllerimizdir.
Siyonist Medya ve bu akıma kapılan ‘’Sünnist’’ Medya bugün olduğu gibi 19994’te de Ermenistan’ın arkasında İran’ın olduğu bühtanını ortaya atmıştı. Kendisi de bir Azeri olan Seyyid Huccet Kebiri, 1994 Karabağ Savaşı sırasında İran Devleti tarafından Devrim Muhafızları Komutanı olarak 150 civarında seçkin komutan, bir grup devrim muhafızı askeri ve ilk etapta kullanılmak üzere 500 milyon $ ile Azerbaycan’a giderek Bakü havaalanına yakın bir yerde mevzilenerek Azeri silahlı güçlerini eğitmiş, tatbikatlar yapmış ve gönüllü halk güçleri oluşturulması veya kendilerine izin verilmesi yoluyla daha da ileriye gidilerek Karabağ’ın tamamen düşman işgalinden, Ermeni mütecavizlerinden kurtarılması gerektiğini belirtmiş; ama -bütün Uİ akademisyenlerinin de kabul ettiği üzere- İsrail ile ilişkileri bugün devasa boyutlarda olan Azerbaycan’ın o dönemde de İsrail’in etkisinde kalan devlet yönetimi tarafından bu talebi reddedilmiştir.
Seyyid Huccet Kebiri’ye, o zamanki devlet başkanı olan Haydar Aliyev tarafından en yüksek devlet nişanı olan Şah İsmail nişanı verilmiştir.
Devrim Muhafızları Komutanı ve 150 civarında seçkin komutan, bir grup devrim muhafızı askeriyle birlikte Azerbaycan‘da canhıraş mücadele ederken bile İran’ın Ermenilere yardım ettiği iddiası Azerbaycan devleti içindeki ve dışındaki Siyonistler tarafından gündeme getirilmiştir. Aynı iddialar bugün de sürmektedir. Oysaki gayrimeşru Karabağ Özerk yönetimi Ermeni başkanı, ‘’Biz şu anda aynı zamanda İran’la savaşıyoruz. Yakında sıra İran’a da gelecek!’’ diyerek bugün de Azerbaycan’ın arkasında İran’ın olduğunu ve İran’ın Azerbaycan’da/ Karabağ’da kendileriyle çatıştığını söylemek istemektedir. Azerbaycan’ın Ankara Büyükelçisi’nin de, ‘’Rusya ve İran bizim dostumuzdur. Kimse aramızı bozamaz!’’ demesi de bu gerçeği itiraf etme anlamına gelir.
Azerbaycan yönetimi tarafından defalarca ‘’desteğinden’’ -ki bunun boyutunu bazı devletlerin istihbaratı ancak bilebilir- dolayı İran’a teşekkür edilmesi, bu oyunun tutmadığını, Güneş’in balçıkla sıvanamadığını ve sıvanamayacağını göstermektedir.
Fatih Bilgin: İki Karabağ olayı var gördüğüm kadarıyla. Biri sahnelenen Karabağ olayı ki herkes bunu müşahade ediyor. Bütün dünya kamuoyuna sunulan Türk kamuoyu, İran, Ermenistan ve Azerbaycan kamuoyuna versiyon farklı ile yansıtılan bir Karabağ hikayesi var. Ama bunlar genel olarak görülmesi istenilen şekilde yansıtılmış. Yani ortada bir kara parçası var yıllardır yaklaşık 30 senedir Azerbaycan ve Ermenistan arasında sorun teşkil ediyor ve zaman zaman bundan dolayı birbirleri ile çatışıyorlar. Aslında Azerbaycan toprağı olmasına rağmen bundan 28 yıl önce Ermenistan tarafından işgal edilmiş. Rusya'nın glasnost eğilimlerini yasadığı ve SSCB'nin dağılma süreçlerinde tezahür ettiği için karışıklıklarından dolayı fazla müdahil olamadığı, Azerbaycan'ın askeri açıdan artık yoksa başka sebeplerden midir müdahale edip geri almadığı ve Ermenistan'ın işgal ederek orada ayrı özerk Cumhuriyeti kurdugu bir bölge!
Elbette Azerbaycan ve Türkiye kamuoyunda milli bir dava kutsal bir ideal olarak sunuluyor aşırı duyarlılık gösterdiği ve yıllarca bu konuda pratik bir şekilde taraf oldukları bir olay. Azerbaycan ve Türkiye yönetimleri açısından bu olay kamuoyunun güdülennesi ve artık her iki ülkenin de diktatörlük seviyesine gelmiş liderlerinin varlık sebebi haline gelmeleri için kullandıkları bir malzeme. Biz daha çok Türk kamuoyunda ve özellikle Türkiye'deki Azeriler acısından olayı değerlendirdiğimizde gördük ki aşırı bir milliyetçi hatta faşizme kaymış ırkçı bir yaklaşım ile olaylara bakıldığını İslamcı ve mektebi olarak bildiğimiz bu camianın ayet, hadis ve içtihatlardan çok uzak asabiyet hastalığına yakalanmış bir topluluk olduğuna maalesef tanık olduk.
Sahnelenen Karabağ tiyatrosunun ardına baktığımızda gördüklerimiz ise görünenden çok daha farklı. Ermenistan ile düşman olan Azerbaycan Gürcistan üzerinden Ermenistan’a benzin gönderiyor. Dağlık Karabağ ile Ermenistan arasında ekonomik ilişkileri sağlayan Lacin koridoru Azerbaycan topraklarının içinde ve hiçbir müdahale ile karsılaşmıyor. Ermenistan'ın tüm mağaza ve dükkânlarında Türkiye'den giden ürünler boy gösteriyor. Hatta Ermeni işgali altındaki Karabağ’da bilboartlarda Türk beyaz eşya markası Beko'nun reklamları var. Tün bunlar olmasına rağmen özellikle Türkiye'de yapılan yoğun propaganda da İran'ın Ermenistan ile ilişkileri sorgulanıyor ve ısrarla silah yardımı yaptığı yalanı iki ülkenin yetkilileri tarafından yalanlanmasına rağmen resmi ağızlardan bile telaffuz ediliyor.
Rusya Azerbaycan'a savaş uçaklarla verirken Ermenistan'a da her türlü silah yardımı yapıyor ve Minks grubu ülkelerden biri olmasına rağmen müdahalesini geciktiriyor ve müzakere çağrısını taraflardan yeterince koz koparabilmek icin geciktiriyor. ABD sessiz sakinken Azerbaycan ve hem de Ermenistan'a maddi olarak destekliyor ve bölgede İran ve Rusya'ya karşı cephe oluşumunun alt yapısını hazırlıyor.
Ve İsrail bütün Karabağ’ın arka plan projelendirmesini yapan ülkedir. Azerbaycan ile askeri ve ticari ilişkileri had safhaya ulaşmış. Silah mühimmat tedarikçisi ve askeri eğitim ve danışmanlık hizmetleri ile Azerbaycan ordusunu ele geçirmiş durumda.
İsrail Ermenistan ile de ticari ve siyasi ilişkilerini artırmıştı. Hatta bu savaş başlamadan önce normalleşme anlaşmasını imzalayacağı açıklamıştı. Ermenistan. Muhtemelen Ermenistan'ı Azerbaycan'a karşı kışkırtan da İsrail'dir. Tıpkı Azerbaycan’a da güvence verip kışkırttığı gibi…
Bu arada Türkiye Suriye artığı ne kadar tekfirci varsa uçaklara doldurarak ve (Ekonomiden sorunlu bakanımız duymasın) maaşlarını dolarla ödeyerek Karabağ’a ve bilhassa İran sınırına doldurdular.
Netice itibarı ile koparılan hamaset fırtınalarına rağmen bir iki ufak köy geri alındıktan sonra tam zamanında Rusya'nın müdahalesi ile müzakere ve ardından ateskeş yapıldı. Her iki tarafta bu neticeyi büyük bir başarı olarak kendi iç kamuoyuna pazarlıyor şimdi. Azerbaycan gazeteleri Ermenistan'ın önlerinde duramadığını, çil yavrusu gibi dağıldıklarını yazarken, Ermenistan gazeteleri Azerbaycan ordusunu Hitler'in ordusuna benzeterek Karabağ’da durdurulduğunu ve Ermenistan'ı işgal planının bozulduğunu, Karabağ'ın (bu arada onlar Artsakh diyor) 1529 ve 1683 yıllarında Avrupa'yı işgal eden Türk ordusunun duvarları altında ezildiği. Yeni Viyana olduğunun uluslararası arenada teyit edildiğini yazıyorlar.
Ama realitede öncelikle milliyetçi kesim bir takım yalanlara inandırılarak İran karşıtlığı fazlası ile kafalarına sokuldu ve yakın zamanda faaliyetlerini artıracak GAMOH gibi örgütlere birkaç yüz bin militan bir o kadar da sempatizan kaydedildi. Tekfirci oluşumun İran sınırında fitne tohumu ekilerek yeni bir kaos ortamı yaratması için imkan sağlanmış oldu. (Hürseda Haber)
DEVAM EDECEK…
Not: Haberde paylaşılan düşünce-yorumlar şahıslara aittir. Hürseda Haber’in görüşünü yansıtmayabilir.