Karnından Konuşmalar
Bazı insanlar söylemek istediklerinin pek duyulmasını istemezler. Ya anlaşılmayacak kadar kısık bir ses tonu ile ya da karşı tarafın anlayamayacağı bir sesle konuşurlar. Bunlara “karnından konuşuyor” denir. Karnından konuşulanlar herkes içinde değil de birebir konuşmalarda bu düşüncelerini dile getirirler. Çünkü birebir konuşulanların inkârı kolaydır. İşte bunlarla birebir konuşmalarımdan örnekler:
- Hocam, biz Türkiye’den işgalci Siyonist ile savaşmasını istemiyoruz. Diyelim ki buna gücü yetmiyor, Küreciği ve İncirliği kapatmaya da mı gücü yetmiyor?
- Hocam öyle demeyin. Bu durum NATO’dan atılmamıza neden olur. Allah korusun NATO’dan atılırsak ortada kalırız. Bizim düşmanlarımız çoktur. NATO dışında kalırsak NATO üyesi Yunanistan ile bile savaşamayız.
- İşgalci Siyonist ile ticareti tam ve kâmil manada kesmemiz gerekmiyor mu? Dolambaçlı yollardan ticarete bile devam ettik. Bunun hesabı mahkeme-i kübrada sorulmayacak mı?
- Hocam “Allah hiç kimseye kaldırabileceğinin üstünde bir yük yüklemez.”(Bakara 286) Böyle bir şey İşgalci Siyonist’in arkasındaki güçleri yani Amerika ve AB’yi karşısına almaktır. Onlar buna tam değil kısmi bir ambargo ile karşılık verseler biz batarız. Zaten zar zor ayakta duruyoruz. Biz petrol ve doğalgaz ülkesi değiliz ki, kendi ayaklarımız üzerinde duralım.
- Peki, bu ambargoları göze alarak bizim yapamadıklarımızı yapanlara neden destek ve yardımcı olmuyoruz. Biz askeri siyasi ve ticari ilişkilerimizi kesemezken onlar açıktan savaşıyorlar. Onları en azından tebrik ve takdir etmemiz gerekmez mi?
- Bu çok riskli bir durum. Safların belli olmasına Türkiye’nin de karşı saflarda görünmesine sebebiyet verir. Oysa biz resmen NATO müttefikiyiz. İçimiz kan ağlasa da onların karşısında görüntü veremeyiz.
BİR BAŞKASI İLE;
- Hem “Filistin direnişini destekliyoruz” diyorsunuz hem de direnişin diğer cephelerine düşmanlık ediyorsunuz, bu bir çelişki değil mi?
- Hayır, çelişki değil. Çünkü biz aslında HAMAS’ın başlattığı Aksa Tufanını aptalca olduğunu düşünüyoruz ama bunu açıkça dile getiremiyoruz. HAMAS’ı bu aptallığa cesaretlendirenlere bu nedenle muhalefet ediyoruz. Onlar hem Filistin’in harabeye dönmesine hem de bölge istikrarının bozulmasına neden oldular. Türkiye bu nedenle çok önemli kayıplar yaşıyor. Aksa Tufanı olmasaydı Gazze’de çıkarılacak doğalgaz ülkemizden Avrupa’ya gidecek ve önemli bir gelir kapısı açılmış olacaktı.
- Bu düşüncelerinizi neden açıkça ifade etmiyorsunuz?
- Edenler oldu ama “her doğru her yerde ve zamanda söylenmez”. Kusura bakmayın ama özellikle sizin gibi siyasetin doğasını bilmeyenler bunu anlayamaz.
- BOP’un ne olduğunu biliyorsunuz. Bu projenin içinde komşularımızla birlikte Türkiye’nin de üçe bölünmesi var. Buna rağmen eş başkanlığı nasıl açıklıyorsunuz.
- Açıklaması çok kolay. Eş başkanlık yapılmasa beşe bölünecek. Üçe bölünmesi beşe bölünmesinden iyi değil mi?
- Komşularımız Irak ve Suriye’nin işgalinde Emperyalistlerle beraber hareket edilmesi bize ne kazandırdı. Kerkük, Musul ve Halep’i aldık mı?
- Bunları alamayacağımızı biz de biliyorduk. Ancak bu kurtlar sofrasında masada olmazsan yemek sen olursun. Biz yeni kazançlar değil elimizdekileri kaybetmemek için onlarla hareket ettik, etmeye devam ediyoruz...
Böyle sürüp giden konuşmalarımızın sonunda bana “sen siyaset bilmiyorsun” diyorlar. Bu sözü Şehit İmam Ali (kv) için de söylemişlerdi. Aslında bu konu siyaset bilip bilmemekle alakalı değildir. Siyasi denklemlerimiz farklı. Bizim siyaseten kazanç dediğimize onlar kayıp, onların kazanç dediğine de biz kayıp diyoruz. Mesela biz İmam Ali (kv)’ye kılıç çekmekten daha büyük kayıp olamayacağını düşünürken onlar Şam’a hükmetmeyi büyük kazanç kabul ediyorlar. (Emin Güneş - İslamianaliz)