ABD Seçimleri ve Yeni Süreç
Amerika Birleşik Devletleri tarihinde en çok yoğun katılımla sonuçlandı, Ancak beraberinde yeni tartışmalarla uzun süre gündemde kalacağı kesin. Trump, koltuğu bırakmama sinyalini verirken silahlı taraftarları da meydanlarda boy gösteriyor.
Trump koltuğu bırakmama sinyalini verirken, silahlı taraftarları da meydanlarda boy gösteriyor. Seçimleri kazanan Biden’in işgalci İsrail ile nasıl bir politika izleyeceği merak edilirken, Batı dünyasında “umut verici bir sonuç” olarak değerlendirildi. İran cephesinden ise durum aynı; “ABD’nin değişen başkanlarına göre değil, kendi politikalarımızla gelişmeleri değerlendiriyoruz” açıklamaları geldi. Türkiye, kadim “dost ve müttefik” ilişkileri koruma peşinde.
Amerika güneşi gördü ancak kara bulutların dağılması için 20 Ocak bekleniyor
Trump iktidarı bırakmak istemiyor. Yakınları Golf oynamaya devam eden Trump'ın ruh halini hem öfkeli hem çok kederli diye tarif ediyor. Hiç bir delile dayanmaksızın seçimlerde yaygın bir şekilde sahtekarlık yapılmış olduğu suçlama ve iddialarından bir sonuç alamayacağını bilse de (Bu arada, Cumhuriyetçi parti seçmenlerinin yüzde 70'i de seçimlerin adil ve özgür bir şekilde gerçekleşmediğine inanıyor) seçimleri kaybettim diyemiyor. Eski Federal savcı Andrew McCarthy, "Cumhuriyetçi adayların Temsilciler Meclisi'ndeki sayıları artarken, Trump'ın kaybetmesi için seçimlerde hile yapıldığını iddia etmek çok saçma ve tehlikeli bir argüman. Demokratların sadece başkanlık oylarını "çalıp", Temsilciler Meclisi adaylarının oylarını "çalmamış" olmalarını nasıl açıklayabiliriz?" diye sordu.
Birilerinin Trump'a seçimleri kaybettiğini açık bir dille anlatması gerekiyor. Cumhuriyetçi Parti'nin ileri gelenlerinin kendisini ikna etmesi beklenirken, senatör Lindsey Graham ve Temsilciler Meclisi Grup Başkanı Kevin MacCarthy, Trump'ın seçim sonuçlarını kabul etmemesi gerektiğini söylemeye devam ediyorlar. Gözlerin çevrildiği Senato Başkanı McConnell, parti üzerindeki etkisinin uzun süre devam edeceği hesap edilen, hatta 2024'te tekrar başkanlık için seçimlere katılma ihtimali sıkça dile getirilen Trump'ın gazabını üzerine çekmemek için onun duymak istediklerini söylüyor.
The New York Times yazarı Charles M. Blow, "Trump, tarihteki başkanlar arasında Biden'dan sonra en yüksek oyu aldı. Cumhuriyetçi Parti hâlâ Trump'ın. Muhafazakarlar arasında önemli bir güç olarak kalacak. Fox News'a rakip olacak yeni bir televizyon kanalı başlatabileceği konusunda çeşitli spekülasyonlar var… Önümüzdeki 4 yıl boyunca Biden'a saldırmak, Kongre'deki Cumhuriyetçileri etkilemek için bir televizyon kanalına sahip olmak elindeki en etkili araç olabilir" diye uyardı. Günde yaklaşık 8 saat televizyon seyrettiği bilinen, Beyaz Saray'daki yemek odasına en büyük ekran bir televizyon yerleştirmiş olan Trump'ın 12 Kasım'da Fox News'a karşı ilan ettiği savaş televizyon işine girmek için hazırlık yapıyor iddialarını güçlendirdi.
Rubert Murdoch'un sahip olduğu Fox News TV kanalı ve New York Post "tabloid" gazetesi kendilerini yeni döneme hızla adapte ediyorlar. Seçimler öncesi Joe Biden ve oğlu Hunter Biden'a sürekli saldıran New York Post, Biden'ın zafer konuşmasının ertesi günü "IT'S JOE TIME" manşetiyle çıkmış, Fox News Biden'ın Arizona'yı kazandığını ilan eden ilk televizyon kanalları arasında yer almıştı. Trump, Murdoch'un seçimleri kaybetmesini takip eden dönüşünün soğuk savaş döneminden kalma bir realpolitik manevra olduğunu anlayamıyor.
Trump "Kaybetmeyi bilmem de sevmem de" dese de 20 Ocak günü Beyaz Saray'ı terk etmek zorunda olduğunu biliyor. Amerikan halkının son sözü söylediğini duymazlıktan gelerek kaybetmeye mahkum olduğu hukuk savaşını 30 gün ya da biraz daha uzatabilecek olsa da, Trump twitleriyle 78 milyon seçmenin artık ilgisini çekemediğini görüyor. "Reality" şovunun izleyici sayısındaki ani düşüş Trump'ı telaşlandırıyor. Savunma Bakanı Esper'i görevden aldığını açıkladığı tweeti, "İlgi çekmek için olabilir mi, ya da hâlâ kendisinin seçildiği gibi bir halüsinasyon mu görüyor?" sorularına sebep oldu. Özellikle medyanın kendisi üzerindeki 7/24 ilgisini kaybetmiş olduğu için çok keyifsiz olduğu biliniyor.
Trump görevi bırakmasına 70 gün gibi bir zaman kala 4'üncü Savunma Bakanını atamasının nedeni anlaşılmaya çalışılıyor. Irkçılığa karşı protestoların bütün ülkeye yayıldığı yaz aylarında Trump'ın ordunun göstericilere müdahale etmesi yönündeki ısrarlı taleplerine karşı çıktığı için Esper'e çok kızgın olduğu biliniyordu. Esper'in yerine yaptığı atamadan sonra, Pentagon'da birçok üst düzey yetkiliyi görevden alması, FBI ve CIA başkanlarını da değiştirmek için hazırlık yapmakta olduğunun söylenmesi büyük kaygı yaratıyor. Bu atamalar Trump'ın içerde ya da dışarda yeni bir kriz yaratabileceğine dair şüphelere yol açıyor. Dışişleri Bakanı Pompeo'nun, "İkinci Trump Yönetimi'ne geçiş gayet yumuşacak bir şekilde gerçekleşecek, bunun için hazırlık yapıyoruz" şeklindeki tehdit mi ya da şaka mı olduğu anlaşılamayan sözleri, "Dili sürçtü herhalde, başka türlüsü olamaz" diye yorumlandı.
Anayasa'ya göre Trump'ın 20 Ocak'ta Başkanlık makamını zorunda kalacağı bilinse de, The New York Times yazarı Margaret Renkl "Trump için oy vermiş 72 milyonu aşkın Amerikalı bir yere gitmeyecek" diye vurgulayarak geleceğe dair kuşkularını dile getirdi. 11 Kasım'da aynı gazetenin baş yazısı "Cumhuriyetçi Parti Demokrasiye Saldırıyor" başlığını taşıyordu.
ABD'nin ikinci başkanı John Adams'ın 1800 yılındaki seçimlerden sonra 4 Mart 1801 tarihinde görevi devralması gereken Thomas Jefferson'a başkanlık ofisini terketmemek için direndiği, (O tarihte 20 Ocak öğle saatine kadar ofisi terketme kuralı henüz yok), Thomas Jefferson'ın yeni başkan olarak yemin töreninden sonra Beyaz Saray çalışanlarının Adams'ın eşyalarını toplamaya başladığı, tüm güvenlik yetkililerinin Adams ile resmi iletişimi kestiği, başkanlık personelinin kendisinden talimat almayı reddettiği hatırlatılarak, 20 Ocak'ta AIRFORCE'un son defa olarak Trump'ı selamlayacağı, bütün dikkatini Biden'e çevireceğini herkes biliyor. Bu nedenle "Trump biran önce bavullarını hazırlasa iyi olur" diye yorumlar yapılıyor. Biden'ın yemin törenine gelmez diye iddia edenler olduğu gibi, gelirse nasıl davranır diye merak edenler, gelmese çok daha iyi olur diyenler var.
Bu tartışmalar uzun süre devam edecek. Özelikle Trump’ın koltuğu devredeceği günler daha yoğun bir gerilim söz konusu…
Avrupa ülkeleri “umut verici bir sonuç” olarak değerlendiriyor.
Avrupa Birliği (AB) Komisyonu Birinci Başkan Yardımcısı Frans Timmermans, ABD Kongresi ara seçimlerinde resmi olmayan sonuçlara göre Temsilciler Meclisinde Demokratların üstünlük sağlamasıyla ilgili, Amerikalı seçmenlerin umudu korkuya, nezaketi kabalığa, eşitliği ırkçılığa tercih ettiğini belirtti.
Timmermans, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, "Umudu korkuya, nezaketi kabalığa, eşitliği ırkçılığa tercih eden Amerikalı seçmenlerden ilham alıyoruz" ifadesini kullandı.
Almanya Dışişleri Bakanı Maas, ABD Kongresi ara seçimlerinde resmi olmayan sonuçlara göre Temsilciler Meclisinde Demokratların üstünlük sağlamasıyla ilgili, "Demokratların ek olarak kazandığı gücü Beyaz Saray'ın siyasetini daha fazla etkilemek için kullanacaklarını varsayıyorum. Demokratların ek olarak kazandığı gücü Beyaz Saray'ın siyasetini daha fazla etkilemek için kullanacaklarını varsayıyorum. Ne ölçüde etkisi olacağı görülecektir." değerlendirmesinde bulundu.
Avrupa Birliği'nin (AB) ek vergileri önleme, güvenlik ve iklim gibi konularda hareket etme yeteneğini göstermesi gerektiğini ifade eden Maas, "Atlantik’in bu tarafında "Önce Amerika" sloganına bir cevap bulmamız lazım. Bu cevabın "Birlik içinde Avrupa" olması gerek. Avrupalılar olarak daha da yakınlaşmalıyız." şeklinde konuştu.
Daha fazla karmaşık hale gelen bir dünyada ABD olmadan sorunlara çözüm bulunamayacağını belirten Maas, "ABD, transatlantik ilişkilerdeki tüm zorluklara rağmen bizim Avrupa dışındaki en önemli partnerimiz olarak kalacak." Değerlendirmesinde bulundu.
Başkan kim olursa olsun, kazanan İsrail olacak
İşgalci İsrail’in “iç politikasının bir parçası” haline gelen ABD seçimleri yeni dönemde de en çok etkilenen Siyonist rejim olacak. İsrail’in varlığına odaklı politikalarla hareket eden ABD, Biden’in kazanmasıyla birlikte yeni bir sürece girer mi? Kuşkusuz Biden’in Trump kadar kışkırtıcı adımlar atmayacağı düşünülüyor. Ancak Siyonist lobinin her halükarda boş durmayacağı da bilinmektedir. Netanyahu açısından büyük bir kayıp olarak değerlendiriliyor. Önümüzdeki seçimlerde de ciddi bir tesiri olacağı düşünülüyor.
İsrail Likud yetkilileri, Biden'in seçimleri kazandığı takdirde İsrail’in BM’deki durumunun sıkıntılı bir sürece gireceğini, bunun da Netanyahu'ya zarar vereceğini duyurdu.
Netanyahu’nun Cumhuriyetçi adayla olan sıkı ilişkileri göz önünde bulundurulduğunda Demokrat adayı Joe Biden’in kazanması üzerine İsrail’in politikalarında sıkıntılı bir sürecin başlayacağını, bunun sorumlusunun da Netanyahu’nun olacağını belirtti. Likud yönetimi, Netanyahu’nun tutumunu “yanlış ata oynama” olarak değerlendirdi.
Ancak ABD’de çok sağlam ve derin ilişkileri bulunan Siyonist lobinin her zaman olduğu gibi yine kazançşı bir sonuç elde etme gayretini gösterecektir. Sonuç itibariyle seçimlerin galibi İsrail’dir demek yanlış bir değerlendirme olmayacaktır.
ABD’deki seçimleri yakından izleyen Kürtler de Biden’den yana
Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) Politbüro Üyesi Sadi Ahmed Pire, Donald Trump’ın politikalarına inanmadığını söyledi.
Sadi Ahmed Pire, “Kürtler olarak konuyu ele alırsak, Donald Trump ile Joe Biden arasındaki fark şudur: Biden, görev yaptığı zamanlarda Amerikan yasalarına göre hareket etti. Ancak Trump zamanında yasa ve hukuk kalmadı. Trump partisiyle birlikte bir karar alıyor, ertesi gün attığı tweet ile tüm kararı ortadan kaldırıyor” dedi.
ABD seçim sonuçlarının Kürdistan Bölgesi ile Irak’a etkisinden bahseden Pire, “Kürdistan Bölgesi’ndeki bazı siyasi taraflar, ABD'nin, seçimden sonra Irak'taki politikasını değiştirmesi beklentisi içerisinde. Ancak Başkan’ın değişmesiyle Amerikan politikası değişmez” ifadelerini kullandı.
Emekçiler Partisi (Zehmetkeşan) Politbüro Üyesi Hindirin Ahmed de Amerikan siyasetinin Başkan’la değişmeyeceği görüşünde:
“Bize göre, ABD Başkanı’nın değişmesiyle ülkenin Ortadoğu politikası değişmeyecektir. Çünkü Amerikan’ın korunması stratejisi üzerine kurulu bir düzen var.”
Filistin cephesinden durum net; ABD etkili düşman
İslami Cihad Hareketi resmi sözcüsü Davud Şahab gelişmelere yönelik yaptığı açıklamada, “Washington'daki değişikliğe gönül bağlamıyor. Filistin meselesi ile ilgili olarak, Washington'daki siyasi gelişmelere ümit bağlamış değil. Amerika, Siyonist rejim savunuculuğu ve Filistin düşmanlığı ile dolu bir tarihe sahip. Eğer Amerika; Arap ve Müslüman milletlerle, özellikle de Filistin halkı ile bağlantılı kara tarihini temizlemek istiyorsa yapması gereken birçok şey var. Amerika'nın İsrail'i desteklemesi, Filistin halkına yapılan soykırım ve cinayetlerin temel sebebi ve onlara zalimce saldırılmasının ve yaptırımların asli faktörüdür. Filistinliler Trump'ın büyükelçiliği Kudüs'e taşımasını, Kudüs'ü İsrail'in illegal şekilde başkenti olarak tanımasını ve aynı şekilde Arap ülkelerini ilişkilerin normalleştirilmesi için anlaşma imzalamaya mecbur etmesini unutmayacaktır.” Dedi.
Amerika’da başkan değişikliği bizim politikaları etkilemez
ABD seçimlerini değerlendiren İran İslam Cumhuriyeti yönetimi, seçim sonuçları bizim gündemimizi etkilemez yönünde değerlendirdi. İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, ABD’de kimin başkan olacağının kendileri için önemli olmadığını belirterek, “ABD’de bir sonraki hükümetin nasıl bir yol izleyeceği bizim için önemli. Kimin başkan olacağının önemi yok” dedi.
ABD’nin İran’a yönelik yaptırımları kaldırması halinde şartların değişeceği kaydeden Ruhani, “Eğer tehdit etmeyi bir kenara bırakır ve saygılarını gösterirlerse mevcut durum değişir. Aynı şekilde anlaşmaları ihlal etmek yerine taahhütlerini yerine getirmeleri yine mevcut durumu değiştirir. Bizim için ABD’nin izleyeceğiz siyaset ve politika önemli, kimin Başkan olduğunu bir önemi yok” dedi.
İslam inkılabı rehberi Seyyid Ali Hamanei ise, “Amerika'da seçimler liberal demokrasinin çirkin yüzünün bir örneğidir, sonucu bir yana, bir şey çok açıkça görülüyor ve o da Birleşik Devletler’in siyasi, medeni ve ahlaki açılarda kesin çöküşüdür.
Demokrat aday Biden’in seçiciler meclisinde 290 oy kazanmayı başardığını duyurarak kendisinin Amerika başkanlık seçimlerini Kazanan taraf olduğunu ilan ettiler. Seçim sonuçları bir yana gerçek olan ise Amerika siyasetinin sömürgecilik ve Emperyalist zatıdır. Bu siyaset iktidar eksenindeki zahiri değişiklikler ve Amerika'nın siyasi kaderine sulta kuran iki akım arasında iktidarın el değiştirmesi ile değişmeyecektir. Eski ve günümüz gerçekleri Amerika siyasetinde değişiklik olarak gösterilen olayın, Amerikalı siyaset adamlarının yöntem ve stratejilerindeki zahiri farktan başka bir şey olmadığını gösteriyor. Bu yüzden bu gibi değişiklikler ve gelip gitmeler, bizzat genelde Amerikan’nın Emperyalist ve sultacı mahiyetinin sonucu olan dünya sorunlarının çözümünde önemli bir etkisi olmamış ve olmayacaktır. Adaletsizlik, ayırım, savaş dayatma ve aşarı maddiyatçılık, Amerika siyasetinin değişmez özellikleridir; tabii bu listeye Amerika demokrasi iddiasının boş ve temelsiz olduğunu da eklemek gerekiyor.
İslam inkılabı rehberi Ayetullah Hamenei’nin Amerika seçimlerinde yaşanan tantanalar, anormal davranışlar ve fiyaskolara işaretle tüm bunların liberal demokrasinin çirkin yüzünün örneklerinden olduğuna işaretle, "Amerika'da kimin iş başına geleceği bir yana, mevcut durumun, Amerika'da yoğun bir şekilde ahlaki, siyasi ve medeni çöküşün yaşandığını belirtisi olduğunu, bu konuya Amerika'da düşünce sahiplerinin de itiraf ettiğini" belirtti. Ayetullah Hamenei böyle bir siyasi düzenin akıbetinin mahvolmak ve yok olmak olduğuna işaret etti.
"Tabii eğer bazıları iş başına gelirse bu yok olma daha erken yaşanacaktır ve eğer diğer bazıları iktidara gelirse bir nebze gecikebilir fakat kesin olan kader ise yok olmaktır. Amerikalı yetkililer kendi gayrimeşru çıkarlarını korumak için hiçbir girişimden çekinmediklerini defalarca göstermişler; bu uğurda atom bombası gibi insanlık karşıtı cinayet işlemekten bile çekinmemişler. Amerikalılar son 41 yıl içinde tehdit, yaptırım, dayatma savaşında katil Saddam rejimini desteklemek ve kendisine kimyasal silahlar vermek, ardından fitnecilere destek sağlayarak yumuşak savaş çerçevesinde hükümeti devirmeye çalışmak, terörizme destek vermek ve hatta tehlikeli korona salgını döneminde İran’a ilaç ve tıbbi teçhizatın ulaşmasında engeller oluşturmak gibi birçok sabotajla, İran halkına darbe vurmaya çalıştılar.” İfadelerini kullandı.
Başkanın kim olduğu önemli değil, biz dost ve müttefik ilişkilerimizi sürdürürüz
ABD’nin 59. başkanlık seçimleri sonrası, Türk-Amerikan ilişkileri ne yönde etkilenecek? Türkiye’nin savunma stratejisinden, Doğu Akdeniz’e hatta Suriye’nin kuzeydoğusuna kadar neredeyse her alanda kriz yaşadığı ABD ile ilişkileri ne yönde evrilir?
Türk kamuoyunda Türk-Amerikan ilişkilerinin ABD’nin yeni başkanının döneminde ne yönde etkileneceği. Zira, ABD tarafından S-400 hava savunma sistemi alımı sebebiyle Ankara’yı hedef alan pek çok adım atılmış olsa da, buna yenilerinin eklenmesi için ülkenin farklı kanatlarından yaptırım talepleri hız kesmiyor.
Erdoğan’la Trump arasındaki şahsi ilişkiler pek çok konunun çabuk çözümlenmesine ve daha büyük krizlere yol açmasının engelliyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın elbette Biden’la da kötü bir ilişkisi yok. Ancak Amerika’da özellikle Rum ve Ermeni lobilerinin hem oy hem de finansal yardımlarını alan Biden, Türkiye’yi yıllardır rahatsız eden gerek Kıbrıs konusunda gerek sözde Ermeni Soykırımı ve şimdi de Azerbaycan konusunda Türkiye’ye, istese de istemese de, çok yakın davranamayacaktır. Bu ABD-Türkiye arasındaki ilişkilere çok büyük değişiklikler getirmese de; Biden ile durum bıçak sırtında gibi görülüyor.
Biden ve ekibi Erdoğan'a Trump kadar tahammülkar olmayacaktır. Şunu da unutmayalım; ABD artık kağıttan bir kaplan, ancak Biden Erdoğan gibi bir lideri karşısına almak istemez. İlişkilerin inişli çıkışlı seyrinin sürmesi bekleniyor. İpler hiçbir zaman atılmaz. Bunun ekonomiye yansıması da Türkiye'nin dış sermaye akımlarına bağımlılığı sürdükçe yüksek dalga boylu olur.
Seçim sonuçlarını mesafeli izleyen hükümet, Biden’in seçilmesiyle temkinli açıklamalarda bulundu ve müttefik ilişkilerin sürdürülmesine dikkat çekti. Nitekim hükümet kanadında yapılan açıklamalar bunu gösteriyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ABD'de gerçekleşen seçimlerle ilgili yaptığı ilk değerlendirmede, "Temenni ederim ki Amerika halkının bu tercihi, dünyaya gerek temel hak ve özgürlükler noktasında, gerek demokrasi noktasında, gerekse bölgemizdeki gelişmeler noktasında hayırlı adımlar atılmasına vesile olur" dedi.
Sonuç olarak ABD’de koltuğu devralan Biden’in Ocak ayında resmen göreve başlamasıyla birlikte başta Ortadoğu politikaları olmak üzere birçok konuda nasıl bir yol izleyeceği merak ediliyor. (Hürseda Haber)