İslam İnkılabı 42 yıllık baskılara karşı direnerek zor günleri geride bıraktı
Büyük İran milleti 42 yıl önce aydın bir gelecek umudu ve sağlam bir azim ve irade ile hiçbir güce ve süpergüce sırtını yaslamadan, kader belirleyici günler olarak tabir edilen zamanı geride bırakıp görkemli İslam İnkılabını zaferle kavuşturdu.
Hicri Şemsi 12 Behmen’den İslam İnkılabı zaferinin günü olan 22 Behmen 1357’ye dek on günlük süre içerisinde yaşanan gelişmeler fesat dolu Pehlevi rejiminin köklerinin kazınmasına yol açtı.
Bu kader belirleyici 10 günlük süre bu rejim ve destekçilerinin tüm hesaplarını bozdu. İmam Humeyni’nin İran’a geri dönmesini engelleme çabalarının ve komploların 12 Behmen’de İmam’ın Tahran’a girişi ile suya düşmesi, monarşi konseyinin feshedilmesi, İmam Humeyni tarafından geçici hükümetin kurulması, petrol sanayisi gibi kritik sektörlerin çalışanlarının halkın devrimine katılması, İmam Humeyni’nin talimatı ile sıkı yönetim kurallarının kaldırılması ve insanların sokaklara akın edip ardından 19 Behmen günü İran ordusu hava kuvvetleri personelinin tarihi biatı İslam İnkılabı zaferine yol açan sürecin mihenk taşlarıdır.
İslam İnkılabının büyük kurucusu rahmetli İmam Humeyni’nin 12 Behmen günü Tahran’ın Beheşt-i Zehra mezarlığındaki konuşması ise aslında devrimin mesajını içermektedir. İmam Humeyni’nin bu tarihi konuşmasında halkın ve insanların kendi kaderlerini belirleme, seçimler ilkesi ve ülkenin tüm alanlarda bağımsızlığı gibi ilkelere vurgu yapılması İslam İnkılabının sağlamlaştıran unsurlardan sayılırdı.
İslam İnkılabı zaferi, gerçekte büyük bir milletin emperyalist ve tahakküm sistemine dayalı olarak zorbalık yapmak isteyen devletlere ve ülkelere karşı bağımsızlığını ve izzetini korumak isteyen bu güçlerin elinin altından kurtulmak isteyen iradesi ve azminin gerçekleştirilmesidir.
Amerika’nın emperyalizm sisteminin başı olarak bu süreçten ve İslam İnkılabından kaygı duyması ve bu inkılaba öfke duymasının nedeni İran İslam İnkılabının kalıcılığının ilkesidir. Bu ilkeler aslında Amerika’nın tahakkümünü ve sultasını sorguladı ve diğer zulüm altında kalan mağdur milletlerin de uyanışının kaynağı oldu ve bu yoldaki gelişmelere kaynaklık etti.
Amerika İran İslam Cumhuriyeti’nin kuruluşunun ilk günlerden itibaren Washington İslami düzeni ve Cumhuriyeti devirmeyi ve devre dışı bırakmayı stratejik bir hedef olarak gündeme almış ve bu yönde sıkı çalışmalar yürütmüştür. Emperyalist güçler her alanda varlık gösteren İran milletine diz çöktürmenin nasıl büyük bir sıkıntı ve sorun olduğunu biliyorlar. Amerika bu çerçevede tüm bu yıllarda geniş çaplı yaptırımlar hayata geçirerek İran milletini maksimum baskı altında bırakmıştır. Amerika son 42 yıl içerisinde hiçbir zaman ekonomik baskı siyasetinden ve seçeneğinden vaz geçmedi.
İran İslam Cumhuriyeti’nin barışçıl nükleer faaliyetlerinin sorgulanması, İran’ın bölgesel rolü hakkında evhamlı iddialar ortaya atması, İran’ın füze gücünün tehdit olarak gösterilmesi, İslam İnkılabı Muhafızlar Ordusu Kudüs Kuvvetleri komutanı Korgeneral Kasım Süleymani gibi direniş ekseninin kahramanlarına yönelik suikast düzenlemesi ve bu büyük isimleri şehit düşürmesi, Şehit Fahrizade gibi İran’ın bilimsel dahileri ve nükleer bilim adamlarının fiziki olarak silinmesi Amerika’nın İran İslam İnkılabına karşı hasmane girişimlerinin sadece bir kısmını oluşturmaktadır. Tüm bu sinsi ve düşmanca tavırlara rağmen İran milleti ulusal birlik, kenetlenme ve güçlü duruş sayesinde hiçbir gücün İran İslam Cumhuriyeti düzeni ve İran milletine zarar veremeyeceğini gözler önüne serdi. (Ajanslar)