Cumhurbaşkanı Erdoğan Samimi ise, Trolleri Susturmalıdır!

Ak Parti’nin Türkiye Müslümanlarına en önemli kazığı “trol mantığı” oldu. Her türlü eleştiriyi montaj, şantaj vb. yöntemlerle karalamak ve itibarsızlaştırma yoluna gitmek bir parti teamülüne dönüştü. Bunun sonuç vermediği son olarak yerel seçimlerde net bir şekilde ortaya çıktı.
Trol mantığının en önemli yansımalarından biri de Filistin konusunda somut adım isteyen geniş kitlelere yönelik saldırılarda yaşandı.
İsrail’in soykırım saldırılarından caydırılması bağlamında hayatiyet kazanan İsrail’le ticaret mevzuu, geniş kitlelerce seslendirilip ülke gündemine oturuncaya kadar iktidara yakın troller tarafından inkar edildi. Sonraki aşamalarda ise “Devlet yapmıyor, özel sektör yapıyor” ve “Mallar İsrail’e değil, Filistin’e gidiyor” gibi argümanlarla geçiştirilmeye çalışıldı. Ak Parti adına sosyal medyada ve televizyon kanallarında boy gösterenler hakaretler eşliğinde taarruza geçtiler. İktidara yakın gazete ve televizyonlar bu konuyla ilgili yüzlerce yanıltıcı habere imza attılar.
Bütün bu süreçlerde Cumhurbaşkanı Erdoğan sessiz kaldı, ağzını bıçak açmadı. Köşesinden izlemeyi tercih etti. Çıkıp demedi ki “Haklısınız bu konuda elimizden gelen bir adım varsa atacağız.”
Ne zaman ki, kitlelerin basıncı dayanılmaz bir noktaya geldi ve İsrail’le ticaret yerel seçimlerde Yeniden Refah’a kayan oyların ve kararsızların sebebi olarak işaret edildi, işte o zaman göğsünü kabartarak önce ticareti kısıtladıklarını, bilahare ticareti tümden kestiklerini ilan etti.
Trollerin sosyal medya kulvarlarında, televizyon ve gazetelerde ettikleri onca hakaret ise yanlarına kar kaldı! İftiralar ve yalanlar havada asılı kaldı.
Yine, aynı meyanda Filistin direnişine doğrudan destek veren aktörler komplo teorileriyle mahkum edilirken Cumhurbaşkanı Erdoğan “gecikmeli adalet” kabilinden 3 gün sonra çıkış yaptı ve “İsrail’e ses çıkarmayanlar, İran’ı kınama yarışına girdi” dedi.
İran’ın İsrail’e saldırısından sonraki üç gün boyunca Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yakından bildiği tüm gerçekler troller tarafından ters yüz edildi. Üstelik uzun aradan sonra iktidar yanlısı troller ile FETÖ’cü troller aynı noktada buluştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan da çok iyi biliyordu: İran, Filistin davasında Hamas’ın askeri açıdan tek destekçisiydi. 30 senedir Hamas’a silah ve parayı tedarik eden İran’dı. Sırf bu sebepten ekonomik açıdan devasa bir abluka altındaydı. Bütün bu gerçekleri bilmesine rağmen “diplomatik kıskançlık” mıydı üç gün boyunca dilleri “lal” kılan? Bir telefon açıp “Adamlar bizim yapamadığımızı yapıyor, kesin sesinizi!” dese İslam kardeşliği adına hanesine bir değil, bin puan yazdırmaz mıydı?
Nitekim buna gücü de vardı! Adam mı yoktu bu konuları adilane ve objektif yorumlayacak? Ak Parti kanadında Muharrem Coşkunlar, Salih Tunalar, Vahdettin İnceler, Selahaddin Eş’ler varken meydan yalanları bile eskimiş trollere mi kalmıştı?
********
Ak Parti iktidarının Filistin politikasını elbette Suud, BAE, Ürdün gibi gönüllü kölelerin politikalarıyla eşitlememiz adil değil. Gerek Hamas’a para trafiğine göz yumulması, gerekse ülke içi Mossad operasyonları buna izin vermez. Ancak Filistin politikasının makul ve tutarlı bir seviyeye gelmesi için İsrail’i soykırımdan caydıracak her türlü enstrümanın kullanılması ve direniş aktörlerine doğrudan veya dolaylı destek verilmesi şarttır.
Bu bağlamda kamuoyunda oluşan talep ve beklentileri, söylem ve eylemleri yalan ve tezviratlarla bastırmak tam bir cambazlığa girer ve ahlaksızlığın dik alasıdır. Haklı propagandaları bastırmak için efor sarf edileceğine, “Filistin davası için dişe dokunur hangi icraatları yapabiliriz?” sorusu üzerine kafa patlatmak çok daha anlamlı olacaktır.
Kendi ailesiyle ilgili çıkan haberlere bir telefonla müdahale etme gücüne sahip olan Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan aynı hassasiyeti burada da bekliyoruz. Bu bir samimiyet testidir! Vesselam… (İslamianaliz)