Biyolojik silahlarla insanları böyle öldürdüler!
İngilizlerin çiçek virüsü bulaştırılmış battaniyeleri Kızılderililere dağıtarak bir salgın oluşturdukları, Almanların müttefiklerinin at ve sığırlarına gizlice şarbon ve ruam hastalıklarını bulaştırdığı, Japonların veba mikrobu taşıyan pirelerle...
Biyolojik silahlar, kimyasal, nükleer ve radyolojik silahları da içeren kitle imha silahları olarak adlandırılan daha geniş bir silah sınıfının bir alt kümesidir. Biyolojik ajanların kullanımı ciddi bir sorundur ve bu ajanların biyoterör saldırısında kullanılma riski artmaktadır.
Her ne kadar engellenmesine yönelik uluslararası anlaşmalar imzalansa da maalesef bazı milletler sözde kendilerini sözde savunma amaçlı biyolojik silah kullanımından geri kalmamışlardır.Tarihi açıdan baktığımızda biyolojik silahların kullanımı yakın tarihimize kadar uzanmıştır.
Tarihi süreçte baktığımızda ise kullanım olarak biyolojik silah kullanımı çok eskilyere dayanıyor.
Hannibal düşmanlara karşı kullandı
Biyolojik silah kullanımına ilişkin örnekler Kartacalı general Hannibal'ın Bergamalı düşman gemilerini alt etmek için yılan zehiri kullandığı milattan önce 190 yıllarına kadar tarihlendirilmektedir.
Biyolojik silah kullanımının tarihçesine ilişkin birçok kaynakta 1346 yılında Kefe kuşatmasında Tatarların salgın oluşturmak için vebadan ölmüş insan cesetlerini mancınıkla şehrin içine attıkları geçmektedir. Günümüzde Ukrayna sınırları içinde kalan ve Feodosya olarak bilinen Kefe şehrinde o zamanlar bir veba salgını ortaya çıkmıştır. Bu salgın bazı tarihçiler tarafından Tatarların saldırılarıyla ilişkilendirilmektedir.
Kızılderililere dağıtılan salgın battaniyeleri
1756-1763 yıllarında İngiltere ve Fransa arasında yapılan 7 Yıl Savaşlarında çiçek virüsünün kullanımıyla ilgili bilgiler de mevcut. İngilizlerin çiçek virüsü bulaştırılmış battaniyeleri Kızılderililere dağıtarak bir salgın oluşturdukları, bu şekilde Kızılderili kabilelerinin İngiliz yerleşimcilere karşı mücadele etmelerini engelledikleri yönünde de bazı bilgiler bulunuyor. Bu metot Amerikan İç Savaşı'nda da kullanılmıştır. Konfederasyonu destekleme amacıyla çiçek ve sarıhumma bulaştırılmış elbiseler Birlik Kuvvetlerine satılmıştır.
Birinci Dünya Savaşı'nda Almanlar bulaştırdı
Birinci Dünya Savaşı'nda Almanlar müttefiklerinin at ve sığırlarına gizlice şarbon ve ruam hastalıklarını bulaştırmıştır. Almanların Ruslara karşı 1915 yılında veba kullandıklarına ve İtalya'ya karşı kolera kullanma girişimde bulunduklarına dair raporlar mevcut.
1932 ve 1945 yılları arasında Japonya, 731. Birim adı verilen birimde biyolojik silah araştırmaları gerçekleştirmiş ve üzerinde araştırma yaptığı on binin üstünde savaş esirinin şarbon, menenjit, kolera ve vebadan ölmesine sebep olmuştur.
Pirelerle dolu pirinçler uçaklardan atıldı
Japonya deneylerine Çin halkına karşı kullandığı biyolojik ajanlarla devam etmiş ve en az 11 Çin şehrine yaptığı biyolojik saldırılarla tifo, kolera ve veba salgınları oluşturarak on binlerce insanın ölümüne sebep olmuştur. Mançurya bölgesinde Japonlar tarafından kullanılmış metotlardan biri veba mikrobu taşıyan pirelerle dolu pirincin uçaklardan atılması olmuştur. Bu pirinci yiyen fareler veba mikrobunu taşır hale gelmiştir.
Amerikalılar da bu işe bulaştı
İkinci Dünya Savaşı'nı ve Japonya'nın biyolojik savaş programını takiben Amerika Birleşik Devletleri de kendi biyolojik silah programını başlatmıştır. Programda ilk olarak tahıl ürünlerine karşı kullanılacak bitki yok edici patojenler üstüne çalışılmıştır. ABD tarafından insanlara karşı kullanılmak üzere silaha dönüştürülmüş ilk ajan; hayvanları da enfekte eden Brusella bakterisi olmuştur.
Ruslar biyolojik silaha sarıldı
Sovyetler Birliği şarbon ve çiçek virüsü gibi ajanları üreterek ve stoklayarak geniş bir biyolojik silah programı yürütmeye devam etti. Programın eski başkan yardımcısı Rus ordusunun çiçek virüsü taşıyan bombalar ve kıtalararası balistik füzeler ürettiğini bildirdi. 1979 yılında Sverdlovsk askeri üssünde çalışan Sovyet teknisyenler kritik hava filtrelerini çalıştırmada başarısızlığa düşünce yaklaşık bir gramlık şarbon sporu kazara havaya karışarak etrafa yayılmış ve 68 kişinin ölümüne, yaklaşık 100 hektarlık bir alanın yerleşime kapanmasına sebep olmuştur. Bu olay da biyolojik ajanlarla çalışmanın ne kadar tehlikeli olduğunu göstermiştir.
Tarikatlar da devreye girdi
1990'larda dini bir terörist örgüt olan Aum Shinrikyo Tokyo'da şarbon ve botulizm saldırıları yapma girişimlerinde bulunmuş fakat başarılı olamamıştı.1984 yılında Rajneeshe mezhebine ait teröristler Oregon'da 10 yerel restoranda salata barlarına Salmonella typhimurium bulaştırmışlardır. Olayda 751 kişide bağırsak enfeksiyonu oluştuğu rapor edilmiştir.(Ajanslar)