Büyük Şeytan ve Avanesi
ABD Başkanı Trump'ın Holokost Konseyine atadığı Martin Oliner adındaki İslâm ve insanlık düşmanı şahıs Gazze halkına yönelik içindeki soykırımcı duygularını şöyle kusuyor: "Burada lafı dolandırmayalım. Gazze halkı topluca suçludur. Onlar özünde kötüdür ve merhamete değmezler." Düşünebiliyor musunuz? 1948 yılından beri mütemadiyen saldıran, işgal eden ve katliam yapan taraf Siyonist çete ama adam kalkmış kendilerini savunma çabasına giren o mazlum insanlar için, "Onlar özünde kötüdür ve merhamete değmezler" diyebiliyor. Üstelik bu Siyonist sever kişi Holokost Konseyinin başına getiriliyor.
Yahudiler Hitler tarafından zulme uğrayınca soykırım/Holokost oluyor ama mazlum Gazze halkına yönelik toplu katliam yapılınca soykırım olmuyor ve onlar topluca katledilmeyi hak ediyor, öyle mi? Nasıl da kininizi kusuyorsunuz! Lânet olsun sizin insanlığınıza! Bakınız, bu melun şahıs kullandığı bu ifadeleri ABD Başkanı Donald Trump ve mensubu bulunduğu ABD parlamentosu adına, daha doğrusu ABD halkını temsilen (resmi olarak) dile getiriyor... İran İslâm Cumhuriyeti ve Yemen hariç olmak üzere başta Türkiye olarak Müslüman ülkelerin hemen hemen hepsi böylesine melun, böylesine İslâm düşmanı bir ABD ile müttefikler ve diplomatik ilişki içerisindeler.
Sayın okuyucumuz, "Ne diplomatik ilişkisi, göbekten bağlılar" der gibisiniz! Maatteessüf ki öyle. Daha ne diyelim? Aslında pratikte görülen o ki, iki ülke haricindeki Müslüman ülkelerin hemen hemen hepsi ABD ile münasebeti ağa - ırgat ilişkisi gibi. Başta Türkiye olmak üzere askerî üssleriyle, ticarî şirketleriyle, kartel ve holdingleriyle Müslüman ülkelerin üzerine çökmüş bir melun ABD var karşımızda. Ekonomi piyasasına dolar ile yaptığı tahakküm işin cabası!
Ayrıca başta petrol olmak üzere Arap ülkelerinin zenginliklerine tebelleş olması da başlı başına farklı bir konu. Kısacası karşımızda Siyonist çetenin muhafızı olan sömürgeci/emperyalist ABD var. Bu melun aynı zamanda meydanı boş bulmuş dünyaya jandarmalık taslıyor. 330 milyon nüfusu ile 2 milyarı aşan İslâm ümmetine tahakküm ediyor. Çünkü ümmet 57 parçaya bölünmüş. ABD geçmişte tıpkı bizim gibi 52 parça idi. Birleştiler ve adı üzerinde Amerika Birleşik Devletlerini kurdular. Oluşturdukları bu güç birliği ile dünyaya hükmetmeye kalktılar ve hükmediyorlar. Eşyanın tabiatı boşluk kabul etmediği gibi uluslararası siyasî arena da boşluk kabul etmiyor.
Allah Teâlâ, biz İslâm ümmetine adalet ve merhamet temeline dayalı yeryüzünün garantörlük hakkını vererek ilâhî bir misyon yüklemiş. "Siz insanlar için çıkarılmış hayırlı bir ümmetsiniz iyi olanı tesis eder olumsuz olanı bertaraf edersiniz; (Al-i İmrân:110) Bu aynı zamanda bütün bir yeryüzü üzerinde doğal kaynakları, canlılar âlemini ve hassaten insan neslinin güvenlik ve huzuruna ilişkin "koruma ve gözetim"; görevidir.
Bugün ve nice zamandır bu misyon icra edilmediği için yeryüzünde ABD, Siyonist çete ve muadilleri olan diğer emperyalist ülkeler vasıtasıyla "ekin ve nesil" helâke doğru sürüklenmektedir. "O, iş başına geçti mi yeryüzünde bozgunculuk çıkarmaya, ekini ve nesli helak etmeye çaba harcar." (Bakara:205) Öyle küstah, öyle pişkin, öyle iki yüzlüler ki, kendilerini demokrasi ve insan hakları savunucuları olarak gösterme çabasındalar. Onların bu şeyanî tavrını Allah Teâlâ şöyle izhar ediyor: "Kendilerine, yeryüzünde bozgunculuk yapmayın!" dendiği zaman, "Hayır! Biz ancak ıslah edicileriz" derler. Dikkat edin! Onlar bozguncuların ta kendileridir; fakat bunun farkına varmazlar." (Bakara: 11-12) Evet, öylesine küstahlar ki, yapıp ettiklerini bozgunculuk ve melunluk olarak kabul etmezler.
Farkına varmayan diğer bir kesim ise gaflet ve dalalet içerisinde müstevlilerle iş tutan Müslüman ülkelerin başındaki siyasîlerin çoğu..Evet, ne yazık ki İslâm'a ve İslâm ümmetine ihanet ederek emperyalist güçlerle iş birliği yapmaktadırlar. İran ve Yemen Siyonist çeteye füze fırlatıyor, İsrail'den önce Suudi Arabistan ve Ürdün engelleme çabasına giriyor. Bazı Müslüman ülkeler ise Türkiye örneğinde olduğu gibi katil sürüsü ile ticareti bile kesemediler. Talimatı büyük şeytan ABD'den aldıkları belli. Böylesine teslimiyetçi tavırlar düşmanı daha çok cesaretlendirip şirretleştiriyor.
Hatırlayın, Siyonist çete lideri Netanyahu, "Koltuklarınızdan olmak istemiyorsanız sesinizi çıkarmayın, sözleşmelerimize harfiyen riayet edin" demişti. Onlar da öyle yaptılar. Bu nasıl bir aşağılanma, bu nasıl bir zillettir böyle? Yüzyılın Anlaşması ve Abraham Sözleşmesi ile zaten Filistin davasını satmışlardı. 7 Ekim sürecinde takındıkları tavırla ihanetlerini tescillemiş oldular. Bu sebeple biz diyoruz ki, Müslüman ülkelerin başındaki yöneticilerin çoğu Allah'tan, Peygamber'den ve mü'minlerden utanmıyorlar. Bu yöneticiler, Siyonist çete liderinin ve ABD Başkanı Trump'ın talimatlarını yerine getirmeyi büyük bir iştiyakla kabul ettiler. Geçen dönem Suudi Arabistan ABD'ye 480 milyar dolar (silah alımı adı altında) cizye/haraç vermişti; şimdi ise bu rakam yeni tarife olarak 600 milyar dolara çıkarıldı.
Trump öylesine küstah ki, bunu geçen dönem açık açık, "Suudi Arabistan'ı biz koruyoruz, bu korumayı bıraksak iki hafta içerisinde Suudi Arabistan diye bir rejim kalmaz, bunun elbette bir bedeli olmalı" demişti. Şu rezalete, şu kepazeliğe, şu pespayeliğe, şu aşağılanmaya bakar mısınız? Tüyü bitmemiş yetimlerin ve daha doğrusu ümmetin her bir ferdinin hakkı olan petrol gelirleri kimlere peşkeş çekiliyor? 600 milyar dolar Afrika'nın yoksul halkına tahsis edilse orada bir tek fakir kalmaz. Afrika baştan sona ihya olup bayındır hâle gelirdi. Ama olur mu? Sadece Suudi Arabistan değil, diğer petrol zengini Arap ülkeleri de büyük şeytan ABD tarafından sağmal inek gibi sağılıyorlar.
Kendilerinde kalan meblâlarla ultra lüks saraylarında müstekreh/tiksinti verici bir şekilde safahat içerisinde hayat sürüyorlar; def-i hacetlerini ise som altından ve diamantlarla süslü klozetlerde yapıyorlar. Firavunlara, Nemrutlara kalmayan dünya bu ABD ve Siyonist çete piyonlarına da kalmayacak. Hiç kuşkusuz tarih bu melunları lânetle anacak. Zaten cehennem de onları bekliyor... Bakınız, Donald Trump seçimi kazanınca nasıl da tebrik sırasına girdiler.
Oysa Trump seçim propagandaları süresince sürekli Siyonist çetenin güvenliğine dikkat çekerek, "Ben geldiğimde Gazze halkını Mısır'a, Ürdün'e veya Sina Yarımadası'na yerleştireceğim, aksi takdirde ortalığı yakarım" tehditlerinde bulunarak aleni bir şekilde Namus-u Ekber'imiz olan kutsal Filistin topraklarımızı tamamen Müslümanlardan arındıracağını söylüyor ve sözüm ona Müslüman ülkelerin başındaki sünepe siyasîler bu melun, bu İslâm düşmanı şeytanı tebrik için bir birleriyle yarışırcasına sıraya girdiler. Ayrıca, Suriye'yi de bu tebrik kuyruğuna sokmayı başardılar. Oysa Trump, Siyonistlere olan sadakatini ve İslam'a/Müslümanlara olan düşmanlığını gizlemediği halde bu tebrikler ne için ve ne adına yapılıyor? “Allah onları kahretsin! Nasıl da döndürülüyorlar!” (Münafikun: 4)
Not: Son dakika haberi: İslâm ve insanlık düşmanı Trump ve cani Netanyahu dün yapmış oldukları basın toplantısında Trump, mikrofonların karşısına geçip küstahça bir eda içerisinde Gazze'yi işgal edeceklerini ve Gazze halkını Ürdün ve Mısır'a yerleştireceklerini açıkladı. 57 tane Müslüman ülkenin başındaki siyasîlere duyrulur! Holokost Konseyi Başkanı Martin Oliner'in, yukarıda aktarmış olduğumuz, "Burada lafı dolandırmayalım. Gazze halkı topluca suçludur. Onlar özünde kötüdür ve merhamete değmezler." sözlerinden anlaşılması gereken maksat meğer Gazze'nin işgali imiş. Bu beyanat ve Trump'ın Gazze';nin işgaline ilişkin sözleri karşısında bakalım Müslüman ülkelerin başındaki siyasîlerin, yani İslâm İşbirliği Teşkilatı'nın tavrı ne olacak?