Trump'ın Gazze'yi boşaltma planı: Önce soykırım sonra etnik temizlik
"Gazze'deki Filistinlileri bölgeden söküp atma fikri hem saçma hem de acımasız ve vahşice... Trump’ın Suriye’den Amerikan birliklerini çekmek karşılığında Ankara ile Tel Aviv arasındaki ilişkilerin normalleştirilmesini isteyeceği medyaya sızan haberler arasında. Umarım bu konu da görüşmelerin bir parçası değildir veya Türkiye katiyen böyle bir şeyi müzakere etmez."
Görevi devraldığından bu yana Trump’ın bazen ilginç bazen saçma bazen de acımasız/vahşi gelen dış politika hamlelerine şahit oluyoruz. Örneğin Kolektif Batı’dan toprak istemesi (Grönland – Danimarka) veya kocaman bir ülkeyi (Kanada) ortadan kaldırarak Amerika’ya bağlanmasını talep etmesi ilginç kategoride yer alabilir. Rusya’ya savaşı bir anca durdur yoksa hemen yaptırımlara başlarım demesi ise pek mantıklı olmadığı için saçma kategoriye konulabilir; çünkü Batı dünyası tarafından en ağır yaptırımlara tabi tutulan Rusya’nın gümrük vergileri ve benzeri yaptırımlarla yıldırılması pek akıllıca görünmüyor.
Suudi Arabistan’ın petrol üretimini arttırarak petrol fiyatlarının düşmesini beklemek/istemek de pek gerçekçi değil; çünkü Suudi Arabistan bunu kabul etse bile Amerika’daki petrol ve doğal gaz üreticileri – ki Amerika kaya gazı bazlı doğal gazda net ihracatçı – bunu isterler mi bilinmez. Zaten Trump ilk açıklamasından sonra bu konuyu belki de bu yüzden bir daha açmadı. Bunun yerine dökümünü çıkarmak ve yolsuzlukları tespit etmek amacıyla Ukrayna’ya yapılan silah ve mühimmat sevkiyatını durdurarak Zelenski’yi müzakerelere zorlayacak yeni bir politika çizgisine yönelmiş görüntüsü veriyor.
Gazze'deki Filistinlileri bölgeden söküp atma fikri hem saçma hem de acımasız ve vahşice
Gazze’ye dair söyledikleri ise orta çağı hatırlatırcasına acımasız ve vahşice… İki milyonu aşkın bir nüfusu oradan muhtemelen zor kullanarak çıkarıp Mısır ve Ürdün’e sürgün etmekten söz ediyor, her ne kadar şimdilik kaydıyla bu insanlara rahatça yaşayabilecekleri konutlar yapılıncaya kadar gibi laflar sarf etse de… Kaldı ki, Orta Doğu’nun yakın tarihini birazcık takip eden herkes oradan çıkarılacak Gazze nüfusunun bir daha geri dönüşüne hiçbir İsrail hükümetinin asla izin vermeyeceğini aşağı yukarı bilir.
İsrail’in resmen kurulması 29 Kasım 1947 tarihinde BM Genel Kurulunda yapılan ve Yahudilere Filistin’de bir yurt oluşturulmasını üçte ikiden fazla çoğunlukla kararla başladı. O karara Arap devletleriyle birlikte Türkiye de karşı oy verdi ancak aynı anda Sovyetler Birliği, Amerika ve Batı’nın desteklediği kararı engelleyemedi. İngiltere’nin 14 Mayıs 1948 gecesi Filistin Mandası olarak 1919’dan itibaren yönetmeye çalıştığı o toprakları terk etmesiyle patlak veren ilk Arap-İsrail savaşında Araplardan Ürdün hariç Mısır ve Suriye ağır bir yenilgiye uğradı.
İsrail tarafı bu savaşta çok ciddi etnik temizlik ve katliamlar yaptı (Örneğin Der Yasin). Bu tarihten sonraki bütün savaşlarda özellikle de 1967 Altı Gün Savaşında (1973 Yom Kipur Savaşı hariç) İsrail topraklarını dört katına çıkarırken aynı zamanda büyük çaplı etnik temizlik gerçekleştirdi. Savaş sırasında uyguladığı şiddet ve sonrasında sürekli olarak başvurduğu korkutma ve sindirme politikaları yüzünden Filistinliler yurtlarını/topraklarını bırakarak kaçmak zorunda kaldılar. Filistin’e komşu Arap ülkeleri Mısır, Lübnan, Suriye ve özellikle Ürdün Filistinli mültecilerle dolup taştı. Oralarda önceleri derme çatma kamplarda BM gözetiminde yaşamaya zorlanan Filistinliler en kısa zamanda eski yerlerine gideceklerini zannediyorlardı ancak olmadı.
Bu arada İsrail Camp David Antlaşmaları gereği 1967’den itibaren işgali altında tuttuğu Mısır topraklarından çekildi. Filistin Manda yönetiminin parçası olan Gazze de İsrail askeri işgalinden çıkarılarak (2005) iki devletli bir çözümün parçası olarak Filistin Yönetimi’ne (Palestininan Authority) bırakıldı. Fakat Filistin direnişini bölmek amacıyla başlangıçta İsrail tarafından da desteklenen Hamas’ın Gazze’de seçimler ve diğer yöntemlerle yönetimi ele geçirmesi, Filistin Yönetimi’nin kontrolünden çıkması ve zamanla Hizbullahvari bir direniş hareketine dönüşmesi İsrail’de Netanyahu ile özdeşleşen radikal siyasetin ekmeğine yağ sürdü. İsrail hükümetleri bir yandan Hamas’a karşı aşırı güç kullanırken öte yandan da Batı Şeria’ya yeni nüfus yerleştirerek bölgenin yapısını büyük ölçüde bozdu. İki devletli bir çözümün coğrafi alt yapısı yok edildi. Özellikle Sovyetler Birliği’nin dağılmasının ardından gelen/getirilen Yahudi nüfus bu konuda epeyce işe yaradı.
BM rakamlarına göre 2024 yılı itibariyle 5,9 milyon Filistinli yerlerinden sökülüp atılmış durumda. Trump şimdi bunlara iki milyondan daha fazla eklemek istiyor. Bunu Arap devletlerinin kabul etmesi tek kelimeyle imkansız. Ürdün’ün nüfusunun yarıdan fazlası köken itibariyle zaten Filistinli. Böyle bir şeyi kabul etmek Arap devletleri açısından tam bir yenilgi olur. Ayrıca Gazze’deki Filistin halkı da bunu kesinlikle kabul etmez. Öte yandan zaman zaman şiddetli çatışmaların yaşandığı Batı Şeria ne olacak? Onlar da mı etraftaki ülkelere boca edilecekler?
Gazze’deki soykırımsal etnik temizliğe başlarken Netanyahu tam da bunu istiyordu. Şu anda Uluslararası Ceza Mahkemesi tarafından aranan Netanyahu’nun görüşlerini Trump benimsemiş görünüyor ama uygulanması çok zor bir senaryo. Bu arada Trump’ın Suriye’den Amerikan birliklerini çekmek karşılığında Ankara ile Tel Aviv arasındaki ilişkilerin normalleştirilmesini isteyeceği medyaya sızan haberler arasında. Umarım bu konu da görüşmelerin bir parçası değildir veya Türkiye katiyen böyle bir şeyi müzakere etmez. Doğrudan reddeder. (CGTN Türk)
NOT: Alıntı makaleler Hürseda Haber'in yayın politikasını yansıtmayabilir.