Powell öldü ama yalan siyaseti devam ediyor
Eski ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell’ın ölümü ile Washington yönetiminin rakip ve hasım ülkelere dönük kara propaganda siyaseti yeniden gündeme geldi. Irak ve Suriye özelinde kimyasal yalanlara sarılan ABD, Çin’e karşı ise Covid19 salgınını kullanmaktan çekinmedi
Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) ilk siyah Dışişleri Bakanı ve Genelkurmay Başkanı olarak tarihe geçen 84 yaşındaki Colin Powell, hafta başında hayatını kaybetti. Powell, yeni tip koronavirüs (Covid-19) kaynaklı semptomlardan hayatını kaybetmesine karşın insanlar onun ölüm nedeniyle ilgilenmediler. Zira Powell’ın elinde bir şişe “çamaşır tozu” tutarak tarihe geçtiği fotoğraf dünya genelinde yeni bir tartışmayı tetikledi.
Colin Powell 2003’te Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde (BMGK) düzenlenen bir oturum esnasında Irak’ın kimyasal silahlara sahip olduğunu iddia etti ve sözde kanıtları sergiledi. Powell’ın elinde tuttuğu kanıtların gerçek olmadığı kısa sürede ortaya çıktı. Bugün bile pek çok kişi ABD’nin BM’yi Irak’a karşı askere harekata ikna etmek için neden bu kadar “düşük” bir seviyeye indiğini merak ediyor.
Uluslararası kamuoyuna göre, Powell’ın BM konuşması hiç olmasaydı bile Washington yönetimi Irak’ı işgal etmek başka bir bahane olacaktır. ABD, Soğuk Savaş’ın ardından kendine aşırı güveniyor ve stratejik olarak tanımladığı bölgeleri istediği şekilde değiştirebileceğine yürekten inanıyordu. ABD’de bu geleneğin günümüzde de devam ettiği söylemek mümkün.
“ÖLÜM İLANINDA ÖNEMLİ BİR PARAGRAF”
Profesyonel bir asker olarak hizmet vermiş olan Powell, üstelerine karşı son derece itaatkâr olmasını kariyeri ile ödedi. Iraklılar bugün bile ülkelerinde yaşanan acılardan kendisini sorumlu tutuyor. ABD merkezli NBC News Powell’ın daha sonra pişmanlığını ve “o zamanlarda da ve şimdi de acı verici” dediğini aktardı. Powell otobiyografisi olan My American Journey isimli kitapta “Bu olay, bana ölüm ilanımda önemli bir paragraf kazandıracak.” diye yazıyordu.
Powell’ın elinde tuttuğu ABD üzerinde silinmez bir leke, uluslararası güvenirliliğinde büyük bir tahribat yaratsa da Beyaz Saray’ın yaşananlardan ders çıkardığını söylemek güç. ABD bugün de kibirli, otoriter ve hegemonik tarzı ile benzer manipülasyonlara başvurmaya devam ediyor. Bunun en yakıcı örnekleri Suriye sahasında yine “kimyasal kılıflar” ile uluslararası kamuoyuna servis edildi ve ülkeye düzenlenen füze saldırılarından sonra aslında ekranlara yansıya görüntülerin bir tiyatro olduğu ortaya çıktı.
KARA PROPAGANDA BİR ABD GELENEĞİ
Çin Sosyal Bilimler Akademisi’nden Araştırma Görevlisi Lü Xiang, Global Times gazetesine verdiği demeçte “Kara propaganda, ABD’nin jeopolitik kazanımlar elde etmek için kullandığı eski bir numara oldu.. Buna karşın şimdi ABD, herhangi bir ülkeye savaş açmanın bedelinin çok yüksek olacağını biliyor. ABD artık rakip ve hasımları ile ekonomik ve politik yollarla başa çıkma eğiliminde.” ifadelerini kullandı.
Washington yönetimi Irak ve Suriye özelinde kimyasal senaryolara başvururken, stratejik rakip olarak tanımladığı Çin Halk Cumhuriyeti’ne karşı da iftira kampanyasına hız verdi. Covid-19’un kökenine dair suçlamalar ve manipülatif haberler hiçbir bilimsel kanıt içermemesine rağmen kamuoyuna yeniden servis edilmeye devam ediyor. Global Times’a göre dünyanın bu yalanları öğrenmesi tıpkı Irak’ta olduğu gibi fazla zaman almayacak. (CRI)