Saadet Partisi Milletvekili Karaduman: Biz var olduğumuz sürece sapkınlığı meşrulaştıramazsınız
Saadet Partisi Konya Milletvekili Abdulkadir Karaduman, iktidara ve muhalefet partilerine kültür emperyalizmi hakkında net mesajlar verdi. Karaduman, muhalefet partilerine göndermede bulunarak 'Taviz vermeyiz' dedi.
Saadet Partisi Konya Milletvekili Abdulkadir Karaduman, İstanbul Sözleşmesi’nin kadına şiddeti önlemek değil cinsiyetsizliği dayatmak amacı taşıdığını vurguladı. Karaduman, TBMM’deki konuşmasında İstanbul Sözleşmesi’nin kadına şiddeti önlemek için getirildiği söylemini Amerika’nın Irak’ı işgal ederken demokrasi bahanesinin arkasına sığınmasına benzetti.
Karaduman, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun İstanbul Sözleşmesi’nin kaldırılmasını isteyenleri radikallikle suçlamasına atıfta bulunarak şu ifadelere yer verdi:
‘Buradan tüm milletvekillerimizin ve aziz milletimizin temiz vicdanına sesleniyorum. Kendi evladınızın başına gelmesini istemeyeceğiniz bir sapkınlığı, sırf egemen güçler öyle istiyor diye normal karşılama hatasına ne olur düşmeyin. Emperyalizmin kültürel işgaline karşı çıktığımız için kimse bizi radikallikle, gericilikle suçlamaya kalkmasın. Biz bu topraklarda küresel güçlerin taşeronluğunu hiçbir zaman yapmayacağız ve yapanlara da hiçbir zaman fırsat vermeyeceğiz’
Karaduman’ın açıklamaları şöyle:
Milli Görüş hareketi 50 yıllık siyasi tarihinde hiçbir zaman aldatılmamış ve aldatmamıştır. Hiçbir günaha yanlışa, vebale ortak olmamıştır ve olmayacaktır. Milli Görüş, bu milletin aslını, inancını, öz değerlerini ifade eder. Saadet Partisi olarak söylediğimiz sözlerin, aksine bir tavır ve tutum içerisinde olmadık. Bugün söylediğimizi ertesi gün yalanlamadığımız gibi her güne yüzlerce yalan sığdıran, bir dediği ötekini tutmayan, bu milletin maddi-manevi değerlerini çiğneten, bu toprakların zenginliklerini har vurup harman savuranların da hiçbir zaman yanında olmadık. Bugün aile kurumu yok edilmek isteniyor, cinsiyetsiz, kimliksiz ve ailesiz bir toplum oluşturulmak isteniyor. Tv kanalları, yasalar, uygulamalar bu hedef doğrultusunda birer araç olarak kullanılıyor ve ne yazık ki devletin kurumları buna alet ediliyor.
Cinsiyetsizlik aleni bir şekilde özendiriliyor ve reklamı yapılıyorken buna müdahale bile edilmiyor.
Maden işçilerinin yürüyüşleri engellenirken, hakkını arayanlar coplanırken nesli ifsat eden örgütlere imkan tanınıyor, dernek statüsü veriliyor, batı tarafından fonlanıyor, korunup kollanıyor. Yarım asırdır her fırsatta Milli Görüşçüler olarak dile getirdiğimiz Hayım Nahum doktrini, aziz milletimizi borca esir etmeyi, işsiz ve aç bırakmayı, inancından uzaklaştırmayı hedeflemiştir.Milletimiz, bir taraftan işbirlikçi yönetimler eliyle yoksullaştırılırken, diğer yandan küresel oluşumlar aracılığıyla inancına fütursuzca saldırılmaktadır.
Son zamanlarda artan sapkınlıkları meşru göstermeye çalışmaları, diğer yandan aile yapımızı bozmaya dönük hamleleri bunun yakın örneğidir. Bugünlerde yine ısıtılarak önümüze getirilen, Küresel dayatmanın bir eseri olan İstanbul Sözleşmesi de bunun en somut örneğidir. Kadına şiddeti önlemek İstanbul Sözleşmesi’nin kılıfıdır; kadını kalkan olarak, maske olarak kullanarak; hem kadınlığı, hem erkekliği bitirmenin; bir toplumu çökertmenin adıdır İstanbul Sözleşmesi. İstanbul Sözleşmesi’nin kadına şiddeti önleyeceğini savunmak, ABD’nin Irak’a demokrasi getireceğini savunmakla aynı şeydir. ABD işgal için nasıl ki demokrasiyi istismar ediyorsa, İstanbul Sözleşmesi’ni bize dayatan Batı da kadını istismar ediyor. İstanbul Sözleşmesi’ni savunarak, kadını savunmuş olmuyorsunuz bilakis kadını istismar etmiş oluyorsunuz."
Raporlar ortada bu sözleşmenin en iyi uygulandığı ülkelerde
1- Cinsiyet değiştirenlerin sayısı korkunç bir şekilde artmıştır.
2- Kadına şiddet düşmemiş, daha da artmıştır.
İşte tam da burada Genel Başkanımız Sayın Temel Karamollaoğlu’nun da dediği gibi ‘’İstanbul sözleşmesi şiddeti değil, cinsiyeti ortadan kaldırmak istiyor. Bu sözleşme aile kurumunun dibine bomba yerleştiriyor. Aileyi korumadan, kadına şiddeti önleyemezsiniz. Sadece, hukuki düzenlemelerle bu konunun üstesinden gelmek mümkün değil. Şiddeti oluşturan sebepler bütünüyle ele alınmalı ve temel değerlerimizin topluma aktarılmasına ihtiyaç var.’’
Bizler Saadet Partisi olarak, buradan ilan ediyoruz ki, biz var olduğumuz sürece bu sapkınlıkları meşrulaştırmaya hiçbir faninin gücü yetmeyecektir.
Biz bu ülkeyi sokakta bulmadık!
Buradan tüm milletvekillerimizin ve aziz milletimizin temiz vicdanına sesleniyorum.
Kendi evladınızın başına gelmesini istemeyeceğiniz bir sapkınlığı, sırf egemen güçler öyle istiyor diye normal karşılama hatasına ne olur düşmeyin. Burada en büyük sorumluluk bu zilleti başımıza bela eden iktidarındır. İstanbul Sözleşmesi’ni kaldırmak yetmez, dayanak oluşturan tüm yasal düzenlemeler de iptal edilmeli ve milletimizin aslına inancına uygun düzenlemeler yapılarak acilen hayata geçirilmelidir.
Emperyalizmin kültürel işgaline karşı çıktığımız için kimse bizi radikallikle, gericilikle suçlamaya kalkmasın. Biz bu topraklarda küresel güçlerin taşeronluğunu hiçbir zaman yapmayacağız ve yapanlara da hiçbir zaman fırsat vermeyeceğiz.
Herkese sesleniyorum:
Şiddeti önlemek için bile, batının bize dayattığı kanunlara boyun eğeceksek, bu ülkeyi nasıl yöneteceğiz. ‘’biz batının kanunlarına muhtaç değiliz, kendi kanunumuzu kendimiz yaparız’’ diyemiyorsak, biz bu ülkeyi kimin adına yöneteceğiz. Milletimizin yüzüne nasıl bakacağız? (İslamianaliz)
Bugün aile kurumu yok edilmek isteniyor, cinsiyetsiz, kimliksiz ve ailesiz bir toplum oluşturulmak isteniyor.
— Abdulkadir KARADUMAN (@akadirkaraduman) June 23, 2022
Saadet Partisi olarak; İstanbul Sözleşmesi dahil küresel dayatmalara geçit vermeyecek ve sapkınlıkların meşrulaştırılmasına asla müsade etmeyeceğiz! pic.twitter.com/fYHwYiynN5