İmam Humeyni’nin İmam Hüseyin Aşkı
Eğer bende bir damla Hüseyin'in (as) kanı varsa, zulüm üzere kurulu bu Şahlık rejimini devirmeden yerime oturmayacağım. Sadece onu değil, Amerika'yı da rezil rüsva etmeden durulmayacağım.
Ruhullah Musavi el-Humeyni’nin önderliğini yaptığı İslam İnkılabı hiç şüphesiz Şehitlerin Efendisi İmam Hüseyin’in (as) yolunda samimi bir kalp ile hareket etmesinden kaynaklıydı.
Aşağıda okuyacağınız ve belki de daha önce hiç duymadığınız bu hatıralar İmam Humeyni’nin İmam Hüseyin’e (as) olan aşkını bir nebze de olsa gözler önüne sermektedir.
“Ya Hüseyin!” Sesi Yükselir Yükselmez
İmam Humeyni'nin, Ehl-i Beyt'e (a.s) olan sevgisi anlatılır gibi değildi. İmam, bir Ehl-i Beyt aşığıydı. Öyle bir âşıktı ki, "Ya Hüseyin" sesi yükselir yükselmez, elinde olmaksızın gözyaşı döküyordu. İmam musibetler karşısında sabırlı biriydi. Hatta oğlu Mustafa Humeyni'nin şahadeti gibi musibetler karşısında gözyaşı dökmemesine rağmen, bir mersiyehanın "es-Selamu a’leyke Ya Eba Abdillah" demesiyle gözyaşları akmaya başlıyordu.[1]
Aşura Ziyareti
İmam en küçük zaman boşluğunu dahi bir zikir çekerek, bir ibadet yaparak, bir makale okuyarak veyahut bir yazı yazarak değerlendirirdi. Zaten İmam'dan geriye kalan bunca kitap ve konuşma metninin zamanını hesaplamaya kalkarsak; mevzuyu fazlasıyla anlayacağız. Çok bereketli ve faydalı bir ömre sahipti.
Doktorların tavsiye üzerine İmam, ömrünün son dönemlerinde yapmış olduğu yürüyüşlerini sıklaştırmıştı ve bunun da bir zaman kaybı olmaması için yanında taşıdığı radyosundan günün gelişmelerini takip ederdi veya zikir ile meşgul olurdu. Hatta çokça şahit olunmuştur yaklaşık 40-45 dakika süren bu sağlık yürüyüşlerini, Aşura Ziyareti okuyarak değerlendirirdi. Yüz lanet ve yüz selam kısmını da ayak temposuna göre ayarlardı.[2]
“Mersiye Oku!”
Kalabalık bir topluluk İmam'ın evinde toplanmıştı. Avrupa'nın çeşitli bölgelerinden ve diğer ülkelerden gelmişlerdi. Beş yüz kişiye varan doktor, mühendis ve öğrenci grupları İmam'ı görmek için Neauphle-le-Chateau'ya gelmişlerdi. Bu topluluk selinin yanı sıra çeşitli ülkelerin gazete, radyo ve televizyoncuları da gelmişlerdi. İmam, her zamanki vakarıyla evinden çıktı ve oraya gelip yerine oturdu. Kalabalık, İmam'ın etrafını sardı. Kısa bir süre sonra İmam bana "Mersiye oku!" dedi. Ben, Tasua günü münasebetiyle Hz. Abbas'ın mersiyesini okumaya başladığımda, İmam beyaz mendilini çıkarıp ağlamaya başladı. İmam'ın ağlaması, oradaki topluluğu çok etkiledi ve beni de etkisi altında bıraktı. Bu da İmam'ın, İmam Hüseyin'e (a.s) olan aşkından kaynaklanıyordu.[3]
Bir Damla Hüseyin'in Kanı
1963 senesinde Tahran Çarşısı içerisinde rejim tarafından bazı fakih ve alimlere saldırı düzenlenmiş ve çıkan arbedede onlarca kişi yaralanmıştı. Bu olay üzerine, başta Tahran olmak üzere İran genelinde büyük bir gerginlik hâkim olmuş; Amerika ve diğer Batı devletleri gelişen bu olaylarda Şah rejimi yanlısı tavırlarını açıkça göstermişlerdi. O gün İmam konuyla ilgili şöyle demişti: "Eğer bende bir damla Hüseyin'in (as) kanı varsa, zulüm üzere kurulu bu Şahlık rejimini devirmeden yerime oturmayacağım. Sadece onu değil, Amerika'yı da rezil rüsva etmeden durulmayacağım."[4]
[1]Hüccetü’l İslam ve’l Müslimin Ensari Kirmani, Vijegiha-yi ez Zendegiyi İmam Humeyni, s. 26
[2]Hüccetü'l İslam ve'l Müslimin Resuli Mahallati, Havza, Sayı38, S.66
[3]Hüccetü’l İslam ve’l Müslimin Seyyid Ali Ekber Muhteşemipour, Sergüzeştha-i Vije ez Zendegi-i İmam Humeyni, c. 1, s. 48
[4]Ayetullah Yusuf Sanii, Pa be Pa-i Aftab, C.3, S.269
EHLADER