Rus, Sırp, Gürcü ve Azeri mafyası neden Türkiye’yi seviyor?
Türkiye suç örgütlerinin yeni adresi. Kırmızı bültenle arandıkları halde polisin radarına girmeyen baronlar yakayı çoğunlukla kendi aralarında silahları patlattıklarında ele veriyor.
Rus, Sırp, Azeri ve Gürcü çete liderlerinin üslenmek için Türkiye’yi seçtiğini gösteren suikast ya da çatışmaların sayısı artıyor.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya bakılırsa mafyayla mücadelede polis çok başarılı. Soylu, Balkanlar ve Kafkasya’dan suç şebekelerinin Türkiye’de üslenmek istediğini ama buna izin vermediklerini savunuyor. 2016-2022 arasında 550 suç şebekesini çökerttiklerini belirtiyor. Fakat bakan “küçük balık avında” olduğu görüntüsü veriyor. Bu övünme, Türkiye’nin yabancı baronlar için güvenli bir limana dönüştüğü gerçeğini örtmek için mi? Her şeyden önce suç örgütü üyeleri polis takibiyle değil ancak çete savaşlarıyla kendilerini ele veriyor.
Sırp çetesi Skaljari’nin lideri Jovan Vukotiç 8 Eylül 2022’de Kavac çetesi tarafından İstanbul’da öldürülünce artık Türkiye’deki baronlar savaşının adını koymak gerekti. Suikastta 1.5 milyon Euro karşılığında İtalya’da tutuklu Barış Boyun ile Karadağ’da tutuklu Binali Camgöz’e bağlı çeteler yer aldı.
Balkanlarda 2015’ten itibaren Skaljari ile Kavac arasında en az 50 kişinin öldüğü bir savaş yaşanmış, bunun üzerine Vukotiç Karadağ’ı bırakıp İstanbul’a yerleşmişti. Vukotiç 2018’de Antalya’da yakalanıp Sırbistan’a, oradan Karadağ’a gönderilmişti. Bir süre cezaevinde kalan Vukotiç’in 2 Ekim 2021’de Predrag Popoviç ismine düzenlenmiş pasaportla İstanbul’a dönüp ikamet belgesi aldığı anlaşıldı. Hâlbuki Soylu 2018’de Vukotiç’i enselemekle övünüyordu.
Cinayetle bağlantılı olarak Kavac lideri Milan Vujotiç, yardımcısı Radoje Zivkoviç ve iki çete üyesi Polonezköy’de yakalandı. 2018’de yakalanıp Sırbistan’a postalanan Zivkoviç’in 25 Ocak 2020’te Mustafa Pojukov, 24 Temmuz 2021’de Andrej Joviç adına sahte pasaportlarla Türkiye’ye girdiği anlaşıldı. Zivkoviç’in telefonundan 2020’de İstanbul-Uskumruköy’de kaçırılan Skaljari’nin adamı Risto Mijanoviç’in görüntüleri çıktı. İşkenceyle öldürülen Mijanoviç, Zekeriyaköy’de Zeljko Bojaniç’in villasına gömülmüştü. Fakat görüntü kaydını öğrenen mafya bahçeyi kazdırıp cesedi kaybettirmişti. Bojaniç 4 Kasım 2022’de aynı villada yakalandı.
2015’te Türkiye’ye giren, 2018’de geri çevrilen, 2019’da sahte Makedonya pasaportuyla giriş yapan Bojaniç, Balkanların kokain kralı Darko Sariç’in ekibindeydi. Bojaniç’in İstanbul’a yerleşme nedeni de klanlar savaşıydı.
“Baronlar Savaşı” kitabının yazarı Timur Soykan, “Kavac liderlerinin İstanbul’da kendilerini güvende hissettiğine şüphe yok. Hatta cinayet öncesinde Türkiye’yi terk etmemiş̧ olmaları yakalanmayacaklarından çok emin olduklarını ortaya koyuyor” diyor.
14 Ocak 2023’te Rezo Tiflis lakaplı Gürcü çetesi lideri Revaz Lordkipanidze’nin Trabzon’da öldürülmesiyle gözler bu sefer Rus-Kafkas mafyasına çevrildi. Bulgaristan plakalı araç kullanan iki Rus tetikçi tutuklandı. Hesaplaşma Bulgar ve Gürcü çeteleri arasındaydı.
Al-Monitor’a konuşan gazeteci Cengiz Erdinç “Rusça konuşan mafya” olarak tanımlanan Rus, Gürcü, Azeri ve Sırp çetelerinin İstanbul ve Antalya’daki lüks restoranlarda önemli kararların alındığı ‘şotka’ denilen toplantılar ve “Vor v Zakone” (Kanuni Haydut) unvanlarının verildiği taç giyme törenleri düzenlediğini belirtiyor. Erdinç ‘Kanuni Haydut’ statüsüne sahip 420 kişinin olduğunu, bu unvanların 43’ünün Türkiye’deki törenlerde verildiğini belirtiyor. Lordkipanidze de altı yıldır taç giyme törenlerini Trabzon’da yapıyordu.
Erdinç’e göre eskiden Ezidi asıllı Aslan Usoyan’ın liderliğinde bir arada bulunan Kafkas klanları arasındaki kan davası, 2003’te İstanbul’da Alibala Hamidov’a “yaşlı adam” unvanının verildiği şotkada Mirseymur Abdullayev ile Otar Badalov arasındaki uzlaşmazlık yüzünden başladı. 2016’da İstanbul-Beşiktaş’ta Hayalet lakaplı Rövşen Caniyev öldürüldü. Saldırıdan Loti Guli lakaplı Azeri lider Nadir Salifov sorumluydu. İntikam dört yıl sonra geldi. Fransa, Rusya ve Ukrayna’da aranan Salifov, 21 Ağustos 2020’de Antalya’da bir otelde yemek masasında koruması Han Zeynalov tarafından öldürüldü. 19 Ocak 2021’de bu sefer Salifov’un mezarı başında silahlar çekildi ve kardeşi öldü. Salifov’u öldürten Rövşen Caniyev’in adamı Elnur Gasimov 28 Ekim 2022’de İstanbul-Ataşehir’de öldürüldü. Salifov ile ters düşmüş olan Rafik Ayvazov da Mart 2022’de Mersin’de saldırıya uğradı. Salifov’un adamı Elşan Mamadov internetten canlı yayında Ayvazov’un kulağını kesmişti. Mamadov’u 2017’de öldürten Ayvazov, Salifov’un öldürülmesini azmettiren konsorsiyumdaydı. Bu hesaplaşmalar Odessa ve Moskova’ya da uzanıyordu.
11 Eylül 2022’de İstanbul-Sarıyer’de, Ekim 2022’de İstinye Park’ta çete savaşları tekrarlandı. Comancheros çetesinin lideri Yeni Zelanda doğumlu Hohepa Ngakuru da bu ay içerisinde Türkiye'de yakalandı.
Türkiye İşçi Partisi Milletvekili Ahmet Şık bu kadar baronun nasıl Türkiye’de barınabildiğini 18 soruyla İçişleri ve Adalet Bakanlarına sordu ama yanıt alamadı.
Ekonomi yazarı Bahadır Özgür, suç örgütü üyelerinin kolayca ülkeye girmeleri, oturum alabilmeleri, 400 bin dolarlık yatırım koşulunu satın aldıkları bir daireyle karşılayıp pasaport edinebilmeleri, az maliyetle emniyet-bürokrasi-siyaset üçgeniyle ilişki geliştirebilmeleri, yerel ortak bulup şirket kurabilmeleri ve kara para aklayabilmelerini Türkiye’yi seçme nedenleri arasında sıralıyor.
Al-Monitor’a konuşan Özgür, iktidarın 15 Temmuz 2016’daki darbe girişiminin ardından olağanüstü koşullarda çıkardığı Varlık Barışı Yasası’yla kaynağı belirsiz paranın girişini kolaylaştırdığını hatırlatarak “İktidarın karakteri işleri kolaylaştırıyor” diyor. Özgür pek çok ülkeyle suçlu iade anlaşması olmaması ya da uygulamada keyfiliğin cazibeyi artırdığını vurguluyor. Özgür “Özellikle Rusça konuşan mafya Türkiye’yi güvenli liman olarak kullanıyor. Türkiye’de üsleniyorlar ama burada faaliyet yürütmüyorlar. Bu nedenle kendilerine dokunulmuyor. Hesaplaşmaları da Türk mafyası ile değil. Kültürel yakınlıkla siyasetçilerle ilişki kurabiliyor. Avrupa’da artan operasyonlar ve Rusya’da sertleşen cezalar nedeniyle baronlar Türkiye’ye taşınıyor” diyor.
Özgür, Balkanlardakilerin satın aldıkları sahte Makedonya pasaportlarıyla geldiğini, bu gerçek ortaya çıktığı halde Türkiye’nin pasaportları geçerli saydığını belirtiyor.
Erdinç ise “Türkiye’ye göç” değil “Türkiye’ye kaçış” ifadesini daha doğru buluyor. Erdinç, “Bunun miladı 2012. Gürcistan’da afla serbest bırakılan 20 kadar ‘kanuni haydut’ Türkiye'ye geldi. Rusya’da ise 2019'da suçla mücadele sertleşti. Artık patron olmak tek başına ağırlaştırılmış hapis nedeni. Balkan klanları arasında 2015'te çatışmayı başlatan ‘Balkan Warrior Operasyonu’ var. Yani Türkiye'ye daha çok kaçıyorlar” diyor.
Erdinç radardan neden kaçabildiklerini şöyle izah ediyor: “Türk polisine düşük profil veriyorlar. Çatışmalar dışında kendilerini göstermiyorlar. Bir de Slavların oligarkları izleyen bir yanı var; onlara koruma ya da şiddet hizmeti veriyorlar. Fakat Türkiye'de giderek büyüyen bir Rus diasporasına rağmen yatırımlarını buraya taşıyan oligark sayısı bir elin parmaklarını geçmiyor. Kara para düzenlemelerinin gevşekliği de bir faktör. Ancak Rusların seçimi Güney Kıbrıs. 1 milyon euroluk mülk alanlara verilen altın pasaport uygulaması nedeniyle ciddi miktarda kriminal kişilik oraya aktı. Bu pasaportlar iptal edildi ama hala Kıbrıs'ta ciddi bir Rus mafyası var. Yani Türkiye’de kara parada gevşeklik tek başına bir faktör değil. Encrochat ve Sky ECC gibi mafyanın güvenli zannettiği platformların çökertilmesiyle Avrupa odaklı baskı oluştu. Bu çerçevede Türkiye'ye kaçanlar var. Veriler Türkiye ile paylaşılmadığı için burada görece rahat bir alan oluşuyor. Burada sürgündeler ama bu bir göç ya da transplantasyon değil, sadece belli sürede buradalar ve işlerini Türkiye’den yürütüyorlar, doğal olarak burada çatışıyorlar."(Fehim Taşteki:Al-Monitor)