Velayet ekseninden ayrılan ya iktidarın kucağına oturur veya cehaletinin bedelini öder
Berlin İmam Rıza İslam Merkezi Alimi Hüccet'ül-İslam Şeyh Sabahattin Türkyılmaz bu hafta Cuma hutbesinde velayet ekseninden ayrılmanın sonuçları konusuna değindi.
Siyasi konularda analiz ve yorum yapmak siyasi ilkelerle olmalıdır. Siyasi ilkeler ve ilkeli strateji velayet eksenli olursa o siyaset haktır ve asla yenilmez. Ama dünyevi menfaat ve çıkara dayalı konjonktürel olursa bu siyaset dünya ve ahiret hüsranına sebep olur.
Alimler siyasi konularda analiz yapmadan önce velayet siyaset ilkelerini ve ilkeli strateji belirlemeyi öğrenmelidir.
Politikacıların geçici, çıkarcı konuşmalarına atfen, medyanın magazin haberleriyle, avamın sokak ağzıyla siyaset ve analiz yapılmaz.
Gazze ve Filistin gibi insanlığı, İslam alemini ilgilendiren önemli bir konuda belirlenecek strateji, menfaatçi, maslahatçı, durumu kurtarma, kendi dünyevi çıkarlarını tehlikeye atmama gibi amaçlar için olursa bu Velayet ekseni değildir, bu dünyaperest zihniyetin stratejisidir.
Tarih böyle örneklerle doludur. Bazıları Kadı Şüreyh derecesine ulaşmasa da Musa Eş’ari’den geri kalmıyorlar. Musa Eş’ari‘nin de arkasında bir kitle vardı, geldiği makam onun basiret gözünü kör etmişti, işlerini İslam‘ın ve ümmetin maslahatı için yaptığını söyledi söylüyordu. Bu gibiler hem cehalette avamdan daha alt seviyeye düşüyorlar, hem de basiretsizliklerinin bedelini çok çabuk ödüyorlar.
Bunun sebebi kendi görüşlerini Velayet siyasetine tercih etmeleri, velayet çizgisinden uzaklaşmaktır.
Böylelerinin Velayet siyasetinden uzaklaştıkça iktidarın çekim alanına girmekten başka çaresi yoktur. Velayet siyaset ekseninden ayrılanlar ya iktidarın kucağına oturur veya cehaletinin bedelini öder.
Unutulmaması gereken bir nokta var; bu mektebe kimse zarar veremez, diliyle, kalemiyle, yazısıyla, hutbesiyle, medyasıyla, parasıyla, silahıyla kim zarar vermek isterse kendisi helak olur.
Siz bu mektebi sahipsiz mi sanıyorsunuz, bunların ağababaları onlarca defa denedi yapamadı, başaramadı, başarmayacaklar.
Burada üzücü olan asıl nokta halkın aldatılması, halkın sürü yerine koyulup güdülmek istenmesidir. Halkın Velayet siyasetinden uzaklaştırılmasıdır.
Bu halk alimleri bu derecelere yüceltti, alimin değerini bildi, alimine değer verdi, bütün sorunlarda yanında yer aldı, peygamber varisi olarak gördü, saygıda kusur etmedi, sıkıntıları olduğunda yardımına koştu, alimin izzet ve onurunu korumak için elinden geleni yaptı.
Alimler Allah’ın inayet ve lütfunun gölgesinde halkın eliyle sahip oldukları konuma gelmişlerdir. Şii alimlerinin en büyük iftiharı mektebe mensup insanların alimlerinin yanında yer alması ve onları namertlere muhtaç etmemeleridir.
Şimdi bu halkın değerini bilmeyip sürü yerine koymak bu halka haksızlıktır, zulümdür. Bu gibi açıklamalar halkın kadrini bilmemektir, halkı fikri olarak sömürmektir. Halkın sırtına basıp yükselmektir.
Allah, bizleri cehaletten kurtulup basiret sahibi olan Velayet siyaset ekseninden ayrılmayanlardan karar kılsın.
Vesselamu aleykum ve Rahmetullah.(Rast)