Ahmet Türk, Eşref Bitlis ve Tabii ki Nazlı
Eşref Bitlis! Perinçek ekolünün, İlhan Selçuk fikriyatının yetiştirdiği son günlerin moda şahsiyeti. Tabii ki hayatta değil! Öyle anlatıldığı gibi Kürt sorununa çözüm fikriyatıyla ortaya çıkan bir isim değil. Sadece dönemin Özal projesi olan Çekiç Güç’lü projenin muhalifi. Tıpkı şu anda bile Pkk’nin gelişimini Çekiç Güç etkisine bağlayan ulusalcı söylemin diğer aktörleri gibi. 1993’te uçak kazasında öldü veya öldürüldü. O dönemde arkasında ağlayan sadece Aydınlık grubu oldu. Gerisi işin hikayesi.
Ahmet Türk! O dönem 12 Eylül mağduriyeti üzerinden siyasi rant devşiren isim. Kürt olduğuna aldanmayın. Dindar kesimler, ütopik sol düşüncenin müzmin hastalığı mucibince “faşisttirler, işbirlikçidirler” onun gözünde. Sol ideolojide, yani küfrün sol cenahında derinleşmiş bir derin işbirlikçinin tipik örneği. Son mağduriyet argümanı ise yine Hizbullah!
Devlet teröründen, faili meçhul cinayetlerden devleti, Genelkurmayı sorumlu tutan Türk, Eşref Bitlis’e Hizbullahı şikayet ediyor o dönemde. O dönem derken dikkat ediniz! Perinçek’in Bekaa’da kamp kurduğu, Pkk’nin Kürt illerinde dindarlığı sıfırlama operasyonlarına hazırlandığı dönem. Perinçek, Bekaa’da Pkk yönetimiyle Hizbullah’ı tasfiye etmenin planlarını yapıyor; Ahmet Türk de canlı yayında Perinçek’in ordu içerisindeki adamı Eşref Bitlis’e Hizbullah’ı şikayet ediyor!
Perinçek’in pompaladığı psikolojik destek, Hizbullah şahsında dindar insanların üç beş günde çil yavrularına döneceği yönünde! İdil’de tetiğe basılıyor, Müslümanlar katlediliyor… Dindarları kalleşçe katletme operasyonları Nusaybin’e, Silvan’a, Kızıltepe’ye, oraya buraya sıçratılıyor. Derken Hizbullah cemaati meşru savunma kararı alıyor ve tetikçileri derin devlet adına dindar katliamına yönelten yerleşik baronları hedef alan karşı eylemler başlatıyor. Perinçek’in pompaladığı moral, bir anda hayal kırıklığına dönüşüyor. Yalçın Küçüklü, Perinçekli derin odak, ikinci bir hamlenin startını veriyor: “Hizbullah derin devlet ürünü” diye. Öyle ya! Yerleşik baronlar yara alıyor, Perinçek şahsında derin hesaplar tökezlemeye başlıyor, bu arada dindarlara dönük katliam olanca hızıyla sürüyor, ama nedense suçlanan hep Hizbullah oluyor. Neymiş; Hizbullah adına eylem yapanlar yakalanmıyormuş! Neymiş; halk yakaladıklarını devlete teslim ediyor, ama hemen serbest bırakılıyorlarmış. Ahmet Türk yeniden dile getirdi ya aynı teraneleri, derin Nazlı’nın tasdik ve “Amenna!” temennileri arasında.
O halde şunu söylemek hakkımız. Ahmet Türk! Hizbullah’ın meşru savunma hakkı olarak değerlendirdiğimiz eylemleri konusunda yakalanıp senin 12 Eylül’de dahi çekmediğin işkencelere uğratılan, ardından da ömür boyu hapis cezalarına çarptırılan yüzlerce örnek verebilirim. Tabii ki eylemlere hiç katılmadıkları halde sen ve senin gibi müfterilerin ispiyonculukları sonucu haksız yere yatanlardan da yüzlerce örnek verebilirim.
Peki ama sen, Hizbullah mensubu iddiasıyla senin derin ekolün tarafından katledilen bine yakın maktulün yargılanan, ceza alan kaç tane tetikçisini bana örnek verebilirsin. Ya da son iddianda da belirttiğin gibi Kızıltepe’de kaç kişi yakalanıp polise, askere teslim edildi de hemen serbest bırakıldı? Eğer somut bir tek örnek bile verebilirsen eyvallah! Aksi halde iddiasını ispat etmeyen müfteri olarak derin Nazlı’nın huzurunda seni ve senin gibi müfterileri alçak ve haysiyetsiz olarak gördüğümüzü ilan ediyoruz.
Daha düne kadar derin devlete selam gönderen, bizi tasfiye edersen bölgede radikal İslam güçlenir, Hizbullah insiyatif alır diyen Ahmet Türk demokrat, ılımlı, gerçekçi, mağdur oyunu oynayacak; Pkk’nin tetikçiliğinde bölgenin dindar insanlarını tasfiye rolü üstlenen Perinçek ekolünün sözcüsü Ahmet Türk ve avanesi temiz ellere oynayacak! Derin Nazlı buna “Amenna!” der ama, Müslüman Kürtlerin vereceği tek bir karşılık vardır: Hadi oradan Yezidi bozuntusu!
DOĞRUHABER GAZETESİ