Edelman ya da Kurtlar Vadisi’nin Feller’i
Wikileaks internet sitesinin yayınladığı belgelerin dış dünyadaki yansımaları kadar Türkiye iç politikasına yansıttığı tartışmalar da kısa vadede sonuçlanacak gibi gözükmüyor.
Elbette sızdırılacak belge sayısına oranla yayına konulan belgelerin sayısı devede ‘tüy’ bile değil. Ancak şimdilik yayınlanan sınırlı sayıdaki belge bile Ankara’da siyasi tansiyona tavan yaptırdığı gibi, iç siyasi polemiklerde de doping etkisi oluşturdu.
Kimi ciddi meseleler yanında Ak Parti yöneticileri, Başbakan ve danışmanları hakkında ABD elçiliğinin tuttuğu notlar, CHP yönetimini harekete geçirirken, Başbakan’ın verdiği tepkilerin şiddeti de belirgin hal almaya başladı.
Belgelerde XXX rumuzlarıyla ABD elçiliğine “bilgi” taşıyan köstebekler bir tarafa ama dönemin medya ve kulis dedikodularının kriptolara dönüştürülmesi, ABD diplomatlarının mahalle karıları mantığıyla çalıştığı kanaatini hasıl etse de o dönemin siyasal dengeleri göz önüne alındığında aslında “dedikodu” kriptolarının salt mahalle karılığı refleksleriyle düzenlenmediğini de göstermektedir. Başbakan ve danışmanlarının hakaret boyutuna varan “kişilik analizleri”, parti içi “iç çekişme” senaryoları, Başbakan ve yakın çevresini ilgilendiren yolsuzluk iddiaları, yakışıksız nitelemeler vs dönemin Türkiye-ABD ilişkileri bağlamında düşünüldüğünde aslında bariz bir yıpratma kampanyasının izlerini taşıdığı pekala düşünülebilir.
Bilindiği üzere ABD’nin Irak işgalinin Türkiye üzerinden gerçekleşmesi için çokça tartışılan ve mecliste reddedilen “1 Mart tezkeresi” ABD’de şok etkisi oluşturmuş ve ilişkiler hiç olmadığı kadar bozulma eğilimine girmişti. Bunun üzerine diplomatik çabalarında başarısız kaldığı gerekçesiyle dönemin ABD büyükelçisi görevden alınmış, onun yerine Neo-con ekibinin as takımından “Mikser” lakaplı Eric Edelman atanmıştı. ABD’nin karıştırmak istediği tüm yerlerde aktif girişimleriyle dikkat çeken Edelman, belli ki “çok amaçlı diplomasi”ye ayarlanmıştı. Tezkere krizinden dolayı ABD’deki Neo-con ekibinin o dönem Türkiye’ye yönelik dışlayıcı tavırları, Edelman’a hükümeti yıpratma, dolayısıyla intikam alma misyonunu yüklüyordu.
Ağustos 2003’te Ankara’ya büyükelçi olarak atanan Edelman Şubat 2001-Haziran 2003 tarihleri arasında Başkan Yardımcısı Dick Cheney’nin ulusal güvenlik işlerinden sorumlu danışmanı olarak görev yapıyordu. Hükümete yönelik yolsuzluk iddiaları ve hakarete varan kişilik analizlerinin mimarı da elbette Eric Edelman’dı. Edelman’ın gönderdiği ve şimdiye kadar deşifre olduğu “bilgi notları”nın çoğu hükümeti hedef alırken Ergenekon süreciyle beraber deşifre olan Darbe Günlükleri, Ay Işığı, Sarıkız gibi darbe planlarının da Edelman’nın görev sürecine denk düşmesi, sadece tesadüf olarak değerlendirilemez. Her türlü dedikodoyu Washington’a rapor eden Edelman, acaba darbe girişimlerinden haberdar olmadı mı? Olduysa onları da rapor etmiş midir? Yayınlanacak yeni belgelerde bu tür raporlar yer alacak mıdır? Elbette bunu bilemeyiz. Ancak dünya genelinde darbe, bölünme, karışıklık merkezlerinde ABD adına aktör olarak hep Edelman’ın isminin geçiyor olması, aslında intikam elçisi olarak atanan Edelman’ın bahse konu darbe hazırlık süreçlerinde aktif bir “Mikser” olabileceği ihtimalini güçlendirmektedir.
Nitekim Balyoz mimarlığı bağlamında tutuklanıp serbest bırakılan Çetin Doğan’la ilgili geçen Temmuz ayında Milliyet gazetesine yansıyan bir haber, aslında Edelman’ın darbe girişim süreçlerine olan katkısını gözler önüne sermekteydi.
“Eric Edelman’a getirilen sahte darbe belgeleri” başlığıyla 05 Temmuz 2010 tarihinde Milliyet gazetesinde yer alan haber aynen şöyleydi:
Balyoz davasından tutuklanıp serbest bırakılan Emekli Orgeneral Çetin Doğan’ın kızı Pınar Doğan ve damadı dünyaca ünlü ekonomist Dani Rodrik ABD’nin eski Türkiye Büyükelçisi Eric Edelman ile yaptıkları bir görüşmeyi bloglarında kamuoyuyla paylaştı.
“cdogangercekler.wordpress.com” adresli blogdaki Dani Rodrik-Pınar Doğan’ın yazısında şu ifadeler yer aldı: “2003-2005 yıllarında ABD’nin Türkiye büyükelçiliğini yapmış bulunan Eric Edelman’ın bize anlattığı ve Türkiye’de bilinmeyen bir olayı (kendi izniyle) aktarıyoruz.
Edelman’ın görev yaptığı yıllarda, kendisine Ak Parti hükümeti yanlısı ve Edelman’la çok iyi geçinmek için çabalayan bir grup tarafından bazı belgeler veriliyor. Bu elyazması fotokopilerin ordu içerisinde bir darbe hazırlığına işaret ettiği iddia ediliyor. Edelman, bu belgeleri inceletiyor. Amerikan uzmanların yaptığı çalışma belgelerin gerçek olmadığı sonucuna varıyor. Edelman da kendisine sahte belgeler verilerek orduda gerçek bir darbe hazırlığı varmış izlenimi yaratılmasına çalışıldığı kanaatine varıyor.
‘Darbe var’ uyarısı...
Edelman, Türkiye’de daha evel yayınlanan bazı söyleşilerinde Ak Parti hükümeti tarafından kendisine darbe hazırlığı var şeklinde uyarıların geldiğini fakat elçiliğin böyle bir şeyden haberi olmadığını, TSK’nın da kendileriyle temas etmediğini söylemişti.
Fakat Edelman’dan yeni olarak öğrendiklerimiz, darbe konusunda belge sahteciliğinin geçmişi hakkında bilgi sahibi olmamıza olanak sağlıyor. Bu bilgiler, belge sahteciliğinin nasıl yapıldığına, sahte belgelerin nasıl servis edildiğine, ve belki de en önemlisi, gerisinde kimlerin olduğuna dair somut kanıt teşkil ediyor...”
Doğruhaber Gazetesi