Hz. Zeyneb`in Kutlu Doğumu
Hz. Zeynep (s.a), hicretin altıncı yılının Cemadiulevvel ayının beşinde dünyaya geldi.
Hz. Zeynep (s.a), hicretin altıncı yılının Cemadiulevvel ayının beşinde dünyaya geldi. Hz. Zeynep (s.a) dünyaya gelince annesi Hz. Fatıma (s.a) onu babası Hz. Ali'nin (a.s) yanına götürdü ve şöyle dedi:
"Bu çocuğun adını koy."
Hz. Ali (a.s) şöyle buyurdu:
"Ben bu konuda Peygamberin önüne geçemem…"
Hz. Zehra (s.a) yeni dünyaya gelmiş olan bu çocuğa ad koyması için değerli babasının yanına götürdü. Cebrail (a.s) nazil olarak Peygamber'e (s.a.a) selam dedikten sonra:
"Bu çocuğun adını Zeynep koy, bu adı bizzat Allah O'nun için kendisi seçti.” dedi.
Daha sonra Peygamber Efendimiz'i, Hz. Zeyneb'in başına gelecek olan musibet ve zorluklardan haberdar etti. Allah Resulü (s.a.a) ağlayarak şöyle buyurdu: “Her kim Zeyneb'e ağlarsa sevap ve mükâfatı ağabeyleri Hasan ve Hüseyin'e ağlayanın sevap ve mükâfatı gibidir.”
Hz. Zeyneb'in (s.a) Lakapları
En önemli lakapları: Haşim oğullarının Akile'si, Taliplerin Akile'si, Arapların Akile'si, çmmül Mesaip (musibetler anası)… tir. (Akile, akrabaları arasında çok değerli olan ve kendi ailesi yanında muhterem ve seçkin olan kadınlara denir.) [1]
Hz. Zeyneb'in (s.a) Konumu
Tarih kitaplarının naklettiklerine göre Hz. Hüseyin (a.s) kız kardeşi Hz. Zeyneb'e (s.a) karşı çok saygılı ve şefkatliydi. Ne zaman ağabeyinin yanına gitse imam Hüseyin (a.s) onun ayaklarına kalkar ve kendi yerine oturturdu. Sadece bu davranışın kendisi Onun Hz. Hüseyin'nin yanındaki makam ve konumunu anlatmak için yeterlidir. [2]
Hz. Zeyneb'in (s.a) İffeti
Büyük İslam alimlerinden biri Yahya adında birinden şöyle nakletmektedir: “Hz. Ali'nin (a.s) kapı komşusu olmama ve Hz. Zeynep orada yaşamasına rağmen bir kere dahi olsun ne onu gördük ve ne sesini duyduk ve her ne zaman değerli dedesi Peygamber Efendimizin yanına gitmek istediğinde gece karanlığında giderdi…[3]
Hz. Zeyneb'in (s.a) Makamı
Hatun Abadi şöyle yazmakta: Hz. Zeynep (s.a) belagat, tedbir ve şecaatte annesi Hz. Fatıma (s.a) gibiydi…
Aynı şekilde Nişaburi "Risale-i Aleviye" kitabında şöyle yazmıştır:
"Hz. Ali'nin (s.a) kızı Zeynep (s.a) fesahat, belagat, takva ve ibadette baba ve annesi gibiydi. [4]
Hz. Zeyneb'in (s.a) İlim ve Kemali
Hz. Zeynep (s.a) Medine beşiğinde nebevi ilimle terbiye olmuş ve ömür boyunca cennetin büyükleri olan iki imamın yanında eğitilmiştir. çyle bir ilim ve bilgiye sahipti ki hatta düşmanları bile, örnek olarak Yezit onun fazilet, ilim ve kemalini itiraf etmişlerdir. İmam Seccad (a.s) halası Hz. zeyneb (s.a) hakkında şöyle buyurmuştur:
"Allah'a hamdolsun ki sen, öğreten olmadan öğrenen, anlatan olmadan anlayansın.”
Hz. Zeyneb'e (s.a) Ağlamanın Sevabı
İmam Sadık (aleyhi selam) şöyle buyurmuştur:
"Kim kardeşinin dert ortağı olan halam Zeyneb'in (s.a) musibetine ağlarsa ve bizim zikrimizin anıldığı meclisler teşkil eder, dinler veya ağlarsa eğer bir sineğin kanadı kadar bu musibet için gözü ıslanırsa Allah onu bağışlar. İşte Hz. Zeyneb'in (s.a) musibeti için ağlamanın sevabı budur.”[10]
Hz. Zeyneb'in Sabrı
Kerbela çölünde yaşanan olaylar Hz. Zeynep (s.a) için oldukça zor geçmişti:
1. Hz. Zeynep (s.a) için çok zor geçen olaylardan biri, Hz. Ali Ekber'in (a.s) öldürülme anıydı. Hz. Zeynep (s.a) bu esnada yüksek sesle bağırarak şöyle diyordu:
"Ya habiba vebne eha!” (Ey kardeşimin oğlu habibim!) ona doğru hızla koşarken yere düştü. İmam Hüseyin (a.s) onu tutarak kaldırdıktan sonra çadırlara gönderdi ve şöyle buyurdu:
"Ey Haşim oğullarının gençleri! Kardeşiniz Ali Ekber'in naşını çadırlara götürün… Hz. Zeynep (s.a) bu sırada çadırdan dışarı çıktı. Gözü Hz. Ali Ekber'e (a.s) ilişince aşırı derecede ağlayarak perişan bir vaziyette şöyle feryat etmeye başladı:
"Ey Ali Ekber'im! Keşke kör olsaydım da seni bu halde kanlara boyanmış olarak görmeseydim." [11]
2. Hz. Zeyneb'in (s.a) bitap olmasına sebep olan olaylardan bir tanesi de İmam Hüseyin'in (a.s) gençlerin şehit edildiği yere bakarak yardım istemesiydi. O esnada kadınlarının ağlama sesleri yükseldi. İmam Hüseyin (a.s) çadırların arkasına gelerek şöyle buyurdu:
"Bacım Zeyneb! Süt emen çocuğumu getir onunla vedalaşayım…"
3. Hz. Zeyneb'e (s.a) ağır gelen olaylardan bir tanesi de Hz. Hüseyin'in (a.s) kadınların ve çocukların olduğu çadırlara baktığında şiddetli hasta olan Hz. Zeynel Abidin'den (a.s) başka bir erkeğin kalmadığını görerek şöyle seslenmesiydi:
"Ey Zeynep, Ey ümmü Gülsüm!... Aleykunne minni selam” (benden size selam olsun) yani Allah ısmarladık ben de gidiyorum.
4. Hz. Zeyneb'e (s.a) en ağır gelen olay hiç şüphesiz, imam Hüseyin'in (a.s) atından düşerek mübarek yüzünü yere değdiği andı. Hz. Zeynep (s.a) çadırların önünde durduğu sırada bu yürekleri parçalayan olaya tanıklık etmişti. O anda yüksek sesle şöyle buyurdu:
“Ey insanlar! Sizin içinizde bir tane bile Müslüman yok mu?"
Hz. Zeynep (s.a) bir tepeye çıkarak imam Hüseyin'in (a.s) tek başına, yar ve yardımcısız olarak yerde olduğunu, mızrak, kılıç ve hançerlerle ona vurduklarını gördü. [12]
Kaynaklar
[1] - Zeyneb-i Kubra, s. 48
[2] - Zeyneb-i Kubra, s. 52
[3] - Zeyneb-i Kubra, s.52
[4] - Zeyneb-i Kubra, s.58
[10] - Zeyneb-i Kubra, s. 104
[11] - Keşfu'l- Gumme, s. 186 ve şeblenci'nin Nuru'l Ebsar kitabı, s. 135
[12] - Zeyneb-i Kubra, s. 132