Yemen'de olan hakikat gerçeği ve bazılarının 'Yemen' gerçekliği
Öncelikle öyle bir coğrafyadan bahsedeceğim ki, neredeyse 8 yıldır her kurum kuruluş ve yönetim bir şekilde "taraf" olduğu ve çoğu insanların da gerçekten de hiçbir şekilde haberi olmadan sadece kimi çok dinlemişse onun etkisinde kalarak bir tarafı savunup diğer tarafı yerdiği bir coğrafyanın yaşadıkları sıkıntıları yazıyorum.
Yemen hakkında çok yazı okudum, çünkü dışarıya tamamen kapalı olduğu için ve birde Yeryüzünün bütün Emperyalistleri, bununla beraber azgın, şımarık taifesinin desteklediği bir taife ile İran İslam inkilabının desteklediği Yemenin yüzlerce yıllık sahibi olan Hussilerin ve onlara destek veren Şafii’lerin savaşı!
Açık ve net olarak söylüyorum ki, Firavunların, belamların ve onlara karşı olan Hz. Musa (as)’nın savaşıydı.
İsimler değişik olsa da, mücadele tarih boyunca hep aynıdır.
Şimdiye kadar olduğu gibi, bundan sonrada Hak ve batıl savaşı kıyamete kadar değişik coğrafyalarda sürecek.
Allah bizi Hz. Musa’nın, Hz. Hüseyn'in günümüzdeki esbabı ile eylesin.
Coğrafya uzaktı, kara yolu kapalıydı, bir yol var, oda Suuddan geçiyor, onlar orayı kapatınca Ümmet tamamen oraya kör kaldı. Bununla yetinmediler, deniz, hava bütün yolları da kapattılar, ki bu İbrahim’i sesi dünya duymadan boğmaları gerekiyordu.
Bu öyle bir sesti ki, uğradığı yere hayat veriyor. Canlandırıyor, ümmeti bir araya topluyor.
Orada öyle bir mezhep var ki, içinde hem Sünnileri, hemde Şiileri barındırıyor.
Bu mezhebin ismi de Zeydi mezhebi.
Bu ne Ehlisünnetin dörtündeydi, nede Şia (Cafer’i) mezhebiydi. Bu mezhep ikisinin tam ortasıydı!
İçindeki fıkıhta iki tarafın da kendisine ait hissettiği bir fıkıhtı.
Ondan dolayı bu mezhep (Zeydi mezhebi) bütün mezhepçi fırkaların tam Hedefindeydi!
Çünkü Ümmet bu mezhepten habersizdi.
Bu mezhep tanındıkça, herkes kendinden bir parça görecek.
Yemen’de mezhepçilik yoktur, bunu iddia edenler tamamen yalan söylemekteler.
Herhangi bir camide namaz kılarken herkes Hocaya tabi oluyor. Kiminin elleri bağlı, kiminin de elleri açıktır. Hiçkimse kimsenin elleri ile uğraşmıyor.
Yemen’de asıl düşmanlık Amerika’ya, İsrail’e ve onların güdümünde olan Rejimleredir.
O yüzden bütün gözler orada. Çünkü her mitinglerinde "Kahrolsun Amerika", "Kahrolsun İsrail" ve "Kahrolsun Suud rejimi" deyip, "Yaşasın İslam" diyorlar.
Bu sözlerin bir bedeli olur, ki aziz Yemen halkı bunu bilerek, korkmadan meydan okuyarak diyorlar.
Bundan dolayıdır ki bütün dünya mazlumlarında bir sevinç ve sevgi oluştu. Yeryüzünün şer ittifakı, bunun önüne geçmek ve bu sevdayı yeryüzü halklarına ulaşmadan yerinde söndürmek istediler. Bütün güçleri ile saldırdılar, hemde dünyadaki bütün müttefikleri ile beraber saldırdılar.
İslamcı olduğunu dile getiren nice zındıkların yazılarını okuyunca onlardan nefret ettim, kendi kendime dedim ki, Allah'ım sen şahid ol ki, ben bu zümreden değilim, bunlarla bütün geçmişime tevbe ve istiğfar edip senin bu mazlum ve aziz kullarının tarafını tercih ediyorum dedim.
Düşüne biliyor musunuz?
Nice Alim görünen melunlar, bilirkişi olarak Yemeni anlatırken oradaki savaşın asıl kaynağının İran olduğunu söyleyip, Husileri terörist olarak gösteriyorlar. Bunu birde ayet ve hadislerle bildirip toplumlarının içindeki körpecik taze İman sahiplerinin zihinlerini karıştırıyorlar.
Onların hepsine diyorum ki, hepinize veyl olsun.
Siz kimi savunduğunuzu ve kime karşı nefret tohumları ektiğinizin farkında bile değilsiniz!
Allah’a kasem ederim ki, O azizler bugün Kerbeladaki İmam Hüseyin ve esbabı gibi kuşatılmışlar!
Ve her türlü ambargolarla yardım çalışmaları engelleniliyor. Buna rağmen İran İslam inkilabı her türlü teknik ve teknoloji ile çok farklı yöntemlerle Onlara bir çok konuda destek sunuyor. Keşke bunları görebilseydiniz.
İslam inkilabı sadece onlara silah vermiyor, gıda yetiştirmede, tahıl ekiminde de, halkın geçimini sağlaması için her türlü desteği verdiğini, devlet aklı ile onlara ne tür destek verdiğini bir görseniz hepiniz utanırdınız yazdıklarınızdan. Tabi biraz bile vicdanınız kalmışsa. Buna rağmen İran’a olan kininiz sizi adaletsizliğe sevketmiş, artık adaletli bile düşünemiyorsunuz. Yazık hemde çok yazık. Gerçi bu tercih meselesidir, kiminle beraber iseniz, ahirette de onunla olursunuz. Biz tercihimizi İslam İnkılabı ve onunla hareket eden Direniş Ekseni ile beraber koymuşuz.
Sizin tercihinizin neticesi de sizin şimdiki tutumunuz belirler.
Ve o azizler (Yemenli mücahidler) sadece Rabbimiz Allah’tır dedikleri ve Yeryüzünün zalimlerine boyun eğmedikleri için zulme uğradılar ve sizler de o Mazlumlara düşmanlık besleyerek İslami sorumluluklarınızı yerine getirdiğinizi mi sanıyorsunuz?
Tek kelime ile sizlere veyl olsun (Yazıklar olsun) diyorum.
Öyle bir toplum düşünün ki, etrafı tamamen kuşatılmış, kara, hava ve deniz yolları ablukaya alınmış. Bu ablukayı koyanlar da malumunuzdur ki Onlar yeryüzünün ifsad çeteleridirler, buna rağmen sizler o mazlumları karalıyorsunuz!
Bunu bilin ki o Mücahitler hiçbir şekilde ahidlerinden ve inançlarından dönmemişler, sonuna kadar Aziz islamı ve dünyadaki İslami Direniş Hareketlerini savunuyorlar. Kendi acıları olmasına rağmen, ümmetin acılarını dile getirip ümmetin onurunu korumak için her şeylerini ortaya koyup mücadele ediyorlar.
Sana hükümeti ki bu hükümet Hussilerden ve onlarla beraber olan Şafii aşiretlerle birlikte Suud, Emirat ve onlara her türlü desteği veren İngilizler, Amerika ve İsrail ile mücadele ediyorlar.
Bizler de Hür bir Seda İle diyoruz ki, Allah için kendinize tevbe ve istiğfar edin, kendinizi ve arkanızdaki kitleleri yanlış yollara sevk etmeyin. Kendinize yazık edersiniz.
Bize gelince biz özgür irademizle yeryüzünün mazlumları ile beraber olduğumuzu ilan ediyor ve bütün müstekbirlere gücümüz yettiğince karşı duracağız ve son nefesimize kadar direniş ile beraber olacağız.
Allahım O mazlumları Muzaffer eyle ve bizi de onlarla beraber eyle. (Meysem Tammar - Hürseda)