Türkiye -Taliban ilişkisinin bozulmasında Ukrayna krizi faktörü
Türkiye'nin ikircikli tavrı Ankara-Kabil hattında net olarak görülüyor. Son yıllarda Türkiye, ülkenin kuzey bölgesinde yaşayan Türk nüfusu gerekçe gösterip Afganistan’da açık ve gizli müdahalelerde bulundu.
İslam dünyası coğrafyasının en azından bir bölümünde lider olmak isteyen Recep Tayyip Erdoğan liderliğindeki Türkiye'nin Batı'dan Doğu Asya'ya uzanan çabaları, Ukrayna krizindeki gelişmelerden etkilenmiştir. Bu durum dengeyi bozarak Erdoğan'ı istemediği bir şeyi yapmaya zorlayacaktır.
Çıkmaza dönüşen Türkiye'nin ikiyüzlü tavrı Ankara-Kabil hattında net olarak görülüyor. Son yıllarda Türkiye, ülkenin kuzey bölgesinde yaşayan Türk nüfusu gerekçe gösterip Afganistan’da açık ve gizli müdahalelerde bulunmuştur.
Böylece Türkiye’nin Afganistan'daki varlığı neredeyse normal bir mesele haline geldi ve görünüşe göre Kabil yöneticileri arasında herhangi bir hassasiyete yol açmadı.
Bir yanda Afganistan'a Türk müdahalesinin önünü açan etnik unsur, diğer yanda da Osmanlı İmparatorluğu'nu yeniden canlandırmak isteyen Recep Tayyip Erdoğan'ın emelleri, Türkiye'yi İslam dünyasında önemli bir rol oynamaya sevketti. Elbette büyük kuralları bilmeyen bu aktör, paralı teröristlerle Şam yönetimini devirebileceğini ve Ahvan kartını istediği gibi oynayabileceğini düşünüyordu.
Türkiye, Filistin konusunda da aynı ikiyüzlü tavrı sergiledi; Bir zamanlar Filistin direnişini desteklediklerini iddia eden Türkler aynı anda Siyonist işgalcilerle ekonomik işbirliği ve ticaretini geliştirmeyi devam ettirdiler.
Türkler, Erdoğan'ın İslam dünyasındaki iddialarının yanı sıra Moskova ve Washington'la da paralel bir oyun peşinde koşuyor. Onlar Moskova ile ilişkisini sürdürürken ekonomik çıkarlar sağlamaya çalışıyor ve aynı anda Batı bloğuna katılmayı umuyor. Ukrayna'daki kriz, Erdoğan'ın ikiyüzlü tavrını sonlandıracak.
Şimdiye kadar Türkiye, hava sahasını Rus uçaklarına kapatma ve Akdeniz'deki kısıtlamalar ile Batı bloğuna yardımcı olarak Ruslara olan tavrını göstermiş oldu. Bu, Ankara'nın Rusya'nın Akdeniz de dahil olmak üzere bölgedeki politikalarını jeopolitik açıdan bir tehdit olarak gördüğünü gösteriyor ve Erdoğan'ın Batı bloğuna daha yakın olmasının önünü açan bir adım olarak değerlendiriliyor.
Türklerin faaliyetleri elbette bununla sınırlı değil; Ankara'nın Türkiye-Ermenistan hattındaki kriz nedeniyle Azerbaycan'a verdiği destek, Rusya'nın arka bahçesinde gövde gösterisi yapmak anlamına geliyor. Son dönemlerde Erdoğan'ın Azerbaycan'a ve Dağlık Karabağ'ın kurtarılmış bölgelerine yaptığı ziyaretler tabii ki Rusya ve İran gibi ülkeleri rahatsız etmiştir.
Türkiye'nin Türki Cumhuriyetleri arasında birlik oluşturma çabası ve Akdeniz'deki Rus hareketliliğine karşı hassasiyetlerinin ötesinde Afganistan'daki gelişmeler ve Ankara'nın bu konudaki tutumu, Türkiye ile diğer bölgesel güçler arasındaki ilişkilerde yeni çizgiler çiziyor.
Daha önce ABD askerlerinin de yer aldığı yabancı güçlerin geri çekilmesiyle Afganistan'da güçlü bir varlık oluşturmaya çalışan Erdoğan bu konuda başarısız oldu ve Afganistan’a yardım hamlesi de, Erdoğan'ın Kabil havalimanının kontrolünü ele geçirme hayallerini gerçekleştiremedi.
Bir sonraki adımda, Katar'dan arabuluculuk rolü yapmasını isteyen Erdoğan’ın çabaları boşa çıktı ve Türkiye'de bir Afgan barış konferansı düzenleme hayali bile gerçekleşmedi.
Bu olaylar zincirinin yanı sıra Ukrayna’daki kriz, Türkiye'nin Afganistan'daki gelişmelere karşı tarafsız tutmunun değişmesine yol açtı ve nihayetinde Ankara, bu ayın başında muhalif Afgan liderler toplantısının Türkiye’de yapılmasını kabul etti.
Bu gelişmeler Türkiye’yi giderek Taliban'dan uzaklaştırdı ve tabii ki Taliban’ın Moskova'ya yakınlaşması Batı bloğunun ve Batı yanlılarının davranışlarının bir sonucuydu. Batı’ya eşlik eden Erdoğan'ın Ukrayna'daki kumarının nasıl sonuçlanacağını bekleyip görmemiz gerekiyor. (Ajanslar)