'Türkiye Azerbaycan’la dostça ilişkilerini kötüye kullandı'
"İran’ın savaş sonrası çatışmanın çözümüne ve Kafkas ulaştırma hatlarına yönelik tutumu uluslararası ilkelere tamamen uygun. Bakü ile Erivan arasındaki ihtilafların çözüm yolunda başlıca engel Ankara"
Vestnik Kavkaza’da Yuhanna Mahbub, Karavağ meselesinin aslında en tayin edici halkalarından biri olduğu halde genellikle gölgede kalan İran’ın durumunu ele alıyor. Özellikle bu bölüm okurun büyük ilgisini çekecektir:
İRAN YAKLAŞIMI
Y. Mahbub / Vestnik Kavkaza
Hatırlayalım: Bakü ve Tahran arasında Zangezur koridorunun inşa projesinin hayata geçirilmesine yönelik hükümetler arası mutabakat iki yıl önce, 2021 baharında imzalanmıştı.
Kuşkusuz bu sürede köprünün altından çok su aktı. Bu ülkeler ciddi bir ihtilaf da yaşadılar, ama bugün krizin tedricen geride kaldığını umut etmek için her tür neden var. Taraflar tırmanış istemiyorlar. Azerbaycan ve İran ulaştırma meselelerinin çözümünde anlaşmaya çalışıyorlar; bunlar arasında doğu Zangezur ekonomi bölgesi ile Nahçivan Özerk Cumhuriyeti arasında İran toprakları üzerinden yeni iletişim hatları da var. Bu, direnişin temel nedenlerinden biri olan Zangezur koridoru meselesinin ortadan kalkmasına da yardımcı olabilir.
İran’ın Karabağ çatışmasındaki ve Zangezur koridorundaki tutumu Türkiye’den farklı olarak uluslararası hukuk normları ile destekleniyor. İran’ın eski Bakü Büyükelçisi Mohsen Pak Ayin, Khabar Online’daki mülakatında buna dikkat çekiyor:
“İran’ın savaş sonrası çatışmanın çözümüne ve Kafkas ulaştırma hatlarına yönelik tutumu uluslararası ilkelere tamamen uygundur. İran İslam Cumhuriyeti komşu ülkelerin toprak bütünlüklerini destekliyor. Bu bağlamda Türkiye Azerbaycan’la dostça ilişkilerini kötüye kullandı ve Aliyev’den Zangezur kontrol noktasının uluslararasılaştırılmasını ve hatta bu kontrol noktasını açmak için Ermenistan’ın askeri saldırılarla tehdit edilmesini istedi. Ankara bugün fiilen Bakü ile Erivan arasındaki ihtilafların çözüm yolundaki başlıca engeldir, zira Kafkaslarda barışın tesisinin baş kaybedeni Türkiye olacaktır.”
Aynı uzman Etemad için de yorumlarına devam ediyor:
“Azerbaycan’ın 44 gün savaşına girdikten sonraki hedefi Karabağ’ın kurtarılmasıydı. İran İslam Cumhuriyeti Azerbaycan’ın toprak bütünlüğünü daima desteklemiştir. İslam devriminin lideri [Humeyni] Azerbaycan’ın bütün topraklarının kurtarılması gerektiğini söylerdi. İran İslam Cumhuriyeti Azerbaycan Cumhuriyeti’ne azami destek göstermiştir.”
İranlı uluslararası meseleler uzmanı Rahman Kahramanpur X’teki mesajında Tahran’ın Zangezur koridorundaki tutumunu ortaya seriyor, keza meselenin Ermenistan için iktisadi ve siyasi boyutlarına dikkat çekiyor:
“İran Dışişleri Bakanı'nın (Amir Abdullahiyan) Ermeni meslektaşıyla görüşmesinde Aliyev’in İran’dan Ermenistan’a giden yolun bloke edilmeyeceğini söz verdiğini ve İran’ın 3+3 formatını memnuniyetle karşılayacağını söylemesi Zangezur koridorunun kurulmasına İran’ın direnişinin azalmakta olduğunun işareti. Son birkaç ayın diplomatik hareketleri de bu önermeyi doğruluyor. Ermenistan’da iç siyasi durum ve bölgede ortaya çıkan diğer şartlar öyle ki, Erivan artık ulaştırma yollarının açılmasına karşı değil. Paşinyan da Karabağ’ın Ermeni lobisi olarak tanınan rakiplerinin önünde Ermenistan’ın Karabağ’ı uzun vadede Azerbaycan’a vermekten başka yolu olmadığını söylemişti. Ermenistan keskin iktisadi problemler ve içeride derin siyasi ihtilaflarla karşı karşıya, kendi iktisadi problemlerini de kısmen Türkiye ile sınırlarını aşıp Güney Kafkasya ticaret yollarına katılarak çözmek istiyorlar.”
Erdoğan’ın Zangezur koridoruyla ilgili geçtiğimiz günlerdeki açıklaması İran’da hassas bir tepkiye neden oldu. İranlı uzmanlar İran mevcut imkânlardan faydalanmayacak olursa bu koridorun İslam Cumhuriyeti için kaybedileceğini ve bunun jeopolitik bir yenilgiyle eşdeğer olduğunu düşünüyorlar.
Enerji alanında uzman olan İhsan Mohdiyan Ilna ajansına verdiği yorumunda Zangezur koridorunun İran’ın bölge ülkeleriyle enerji alışverişi için önemine işaret ediyor. Mohdiyan’a göre bunun hayata geçirilmesinin etkisi ise İran tarafının ne kadar faal olacağına, ülkenin iktisadi ve siyasi menfaatleriyle güvenliğinin tehdit altına girmesine ne ölçüde izin verip vermeyeceğine bağlı:
“Eğer bu pasif siyasete devam edersek menfaatlerimiz gelecekte tehdit altına girecek. Erdoğan’ın bu konuda bir şeyler söylediğini görüyoruz ama İran Dışişleri Bakanlığı’ndan herhangi bir tepki gelmiyor. Demek ki kendi menfaatlerimize açıkça müdahale edildiğini gördüğümüzde sessizliğimizi koruyoruz. Bu da Tahran için kötüye işaret. Teyakkuzumuzda azalma var. Sanki problem yokmuş gibi. Ama bu bir yanılgı.”
Mohdiyan şunu da eklemiş:
“Türkiye bütün menfaatlerimizi tehdit altına koymaya çalışıyor, yani emtia ve elektrik enerjisi geçişi olarak Trans-Hazar ve Orta koridora istikrar kazandırmaya çalışıyor. Türkiye’nin Hazar ve Gürcistan’dan, keza Tiflis-Bakü’den Türkiye’ye uzanan demiryolundan geçen, Çin’den Avrupa’ya uzanan paralel bir ulaştırma yolu daha var; Türkiye güneyden, tam İran sınırından paralel bir demiryolu ulaşımında ve boru hattında da ısrar ediyor. Türkiye’nin planı, bizim Kuzey-Güney koridoruyla rekabet. Son haftalarda Türkiye’den resmi yetkililer Irak’ı ziyaret ettiler; orada da paralel bir koridor kurmayı planlıyorlar, bu koridor boru hattını, demiryolunu ve emtia ve enerji nakliyesi için yolları içeriyor ve eğer başlatılırsa Kuzey-Güney koridoruna alternatif olabilir. İşte bu bizi endişelendirmeli! Bu, hatta aynı zamanda bize rakip ve her halükârda aslında bizim yönetimimizin çözmesi gerektiği halde Türkiye’nin çözmekte olduğu paralel bir görev. Türkiye İran’la işbirliği temelinde bir prosedürü takip etmek isteseydi demiryolu hattını İran içinden kullanabilirdi. Neticede düşmanlığa dönüşebilecek olan bir rekabet görüyoruz.”
Kuşkusuz İran-Azerbaycan ilişkilerinin normalleşmesi İran’a, bölgenin bu etkili gücüne, Güney Kafkasya’daki güvenlik ve barış çabasının temini meselelerinde Rusya ile birlikte büyük etki yaratacak şekilde çalışma imkânı veriyor.
(Y. Mahbub, Vestnik Kavkaza - Çeviri: Hazal Yalın, duvar)