Hastalıklar elimizde
Bulaşıcı hastalıkların yüzde 80'i eller yoluyla taşınıyor. Bir saatte 24 kez yüzümüze dokunuyoruz. Cep telefonları klozetten on kat daha kirli… El hijyeni niye mi önemli? İşte birkaç nedeni:
Bugün 5 Mayıs Dünya El Hijyeni Günü. İki elin beşer parmağından yola çıkarak 5.5 tarihi, 2009 yılında Dünya Sağlık Örgütü tarafından el hijyenine atfedildi. El Hijyeni Günü, 15 Ekim'deki Dünya El Yıkama Günü'nden farklı olarak özellikle tıbbi personel ve bakım hizmetlerinde hijyenin önemine dikkat çekiyor.
Günümüzdeki sağlık kuruluşları ve hastanelerde sıkı kurallara bağlı olan el hijyeninin önemi ise ancak 19'uncu yüzyılda keşfedildi.
Macar kökenli Alman kadın doktoru Ignaz Semmelweis, çalıştığı hastanede pek çok kadının doğum ya da düşük sonrası lohusalık humması adı verilen ateşli enfeksiyon hastalığından ölmesinin nedenini araştırdı. Ve kadınlara hastalığı, kadavralarla otopsiden çıkan ve elini dezenfekte etmeden muayeneye giren doktorların bulaştırdığı sonucuna ulaştı. Çalıştığı hastanede el hijyeninin zorunlu hale getirilmesi sonrasında lohusa hummasından ölümler bıçak gibi kesildi ve Semmelweis "annelerin kurtarıcısı" olarak ün yaptı.
Ancak günümüzde sağlık kuruluşlarında el hijyeninin öncüsü olarak kabul edilen Semmelweis, yaşadığı dönem bu bulguyu kabul ettirebilmek için çetin mücadeleler vermek zorunda kaldı.
Bir saatte 24 kez yüzümüze dokunuyoruz
Bu yıl koronavirüs salgınına denk gelmesi nedeniyle el hijyeni konusundaki farkındalık da daha fazla. Ellerin, virüs ve bakterilerin yayılmasında en önemli aracı işlevi gördüğü biliniyor. Bulaşıcı hastalıkların yüzde 80'e varan çoğunluğu eller yoluyla taşınıyor. Her gün milyonlarca mikropla temas eden ellerimizi baş ve boyun bölgemize sadece bir saatte 24 kez dokunduruyoruz. Sağlık Bakanlığı verilerine göre bir saatte ortalama olarak göz ve burnumuza üçer kez, saç, yanak, ağız ve çenemize dörder kez dokunuyoruz.
Cep telefonlarında tuvaletten on kat daha fazla bakteri
Sadece yüzümüze dokunarak virüsleri kendimize bulaştırmakla kalmıyor, el sıkışarak ya da elimizdeki bir nesneyi başkalarına vermek yoluyla başkalarına da aktarıyoruz. Toplu taşıma araçları, kapı kolları, bilgisayar klavyeleri de mikropların en sevdiği barınma alanları arasında. Ancak elimizden düşürmediğimiz cep telefonları çok daha büyük tehlikeler barındırıyor.
Estonya'daki Tartu Üniversitesinden araştırmacılar 2017 yılında öğrencilerin cep telefonlarını mercek altına aldı ve akıllı telefonların üzerinde 17 bini aşkın bakteriyel gen kopyasına rastladı. Arizona Üniversitesinden bilim insanlarının yaptığı araştırma tehlikenin boyutunu daha açık bir şekilde ortaya koyuyor. Araştırma sonucunda akıllı telefonların klozetlerden on kat daha fazla bakteri barındırdığı ortaya çıktı.
Elleri doğru bir şekilde yıkamanın eldeki mikropların sayısını yüzde 99,9 oranında azalttığı biliniyor. Bunun için elleri 20-30 saniye sabunla yıkamak yeterli. Ancak Almanya'dan Heidelberg Üniversitesi'nin yaptığı araştırma, sadece yüzde 8'lik bir kesimin ellerini doğru bir şekilde yıkadığını gösteriyor. Araştırmaya katılanların yarısının ellerini daha kısa süre yıkadığı görüldü. Bu da mikropların etkili bir şekilde yok edilememesi sonucunu doğuruyor. Tabii 20 saniye kuralı normal kirlilikteki eller için geçerli. Görünür şekilde kirli ellerde yıkama süresini uzatmak gerekiyor.
Ellerinizi haşlamayın
Bilim insanları, sabun kullanıldığında ellerinizi yıkadığınız suyun sıcaklığının önemli olmadığını önemle vurguluyor. "Mikropları daha iyi öldürür" varsayımıyla sıcak suya yönelmek, aksine cildi tahriş edip daha farklı sorunlar yaşamanıza neden olabiliyor. Derinin koruyucu tabakasının zarar görmemesi için sıcak sudan ve pH değeri yüksek sabunlardan kaçınmak, kuruluğa karşı arada da elleri kremlemek önem taşıyor.
Elleri yıkamak gibi kurulamak da önemli. Mikroorganizmalar nemli ortamlarda daha iyi tutunabiliyor ve üreyebiliyor. Ellerin yıkandıktan sonra hemen kurulanması gerekiyor. Yapılan araştırmalar, el kurulamada elektrikli cihazlardansa kağıt havlu ya da temiz bir havlunun daha etkili olduğunu ortaya koyuyor. Havluyla ovalanarak kurutulan elde, daha az mikrop kalıntısına rastlanıyor.
Su ve sabuna erişim imkanı olup da el hijyenine yeterince özen göstermeyenler için geç değil. Daha kötü durumda olanlar da var. BM verilerine göre başta Afrika ülkeleri olmak üzere dünyada 3 milyar insan için su ve sabun, hayal bile edilemeyecek bir lüks. Yani dünya nüfusunun yüzde 40'ının ev ortamında su ve sabuna erişimi bulunmuyor. (DW)