Hipertansiyon tedavi edilebilir
İç Hastalıkları ve Nefroloji Uzmanı Prof. Dr. Ziya Mocan, yüksek tansiyonun önlenebilir ve tedavi edilebilir bir hastalık olduğunu mutlaka hekim tarafından takip edilmesi gerektiğini bildirdi.
Medicana Kadıköy Hastanesi İç Hastalıkları ve Nefroloji Uzmanı Prof. Dr. Ziya Mocan, yüksek tansiyon hastalarının yüzde 50'sinin tansiyon hastası olduklarını bilmediklerini, yüksek tansiyonun önlenebilir ve tedavi edilebilir bir hastalık olduğunu mutlaka hekim tarafından takip edilmesi gerektiğini bildirdi.
Medicana Sağlık Grubu'ndan yapılan açıklamaya göre, en sık görülen kronik hastalıklardan biri olan yüksek tansiyon, Türkiye’de her üç kişiden birinde görülüyor. Yaşlı grupta hipertansiyon sıklığı, yüzde 85 kişiye kadar çıkıyor. Genç grupta 20 kişide bir görülüyor.
Açıklamada görüşlerine yer verilen Medicana Kadıköy Hastanesi İç Hastalıkları ve Nefroloji Uzmanı Prof. Dr. Ziya Mocan, günümüzde küresel bir halk sağlığı sorunu olan yüksek tansiyonun en öldürücü hastalıklar arasında ilk sıralarda geldiğine dikkati çekerek, ‘Yüksek tansiyon hastalarının yüzde 50'si, tansiyon hastası olduklarını bilmemektedir. Yüksek tansiyon, önlenebilir ve tedavi edilebilir bir hastalık olup mutlaka hekim tarafından takip edilmelidir.' ifadelerini kullandı.
Türkiye’deki hipertansiyon hastalarının yüzde 48'nin ilaç kullandığını belirten Mocan, şunları kaydetti:
‘Geri kalanı hastalığının farkında değildir veya ilaç kullanmayı reddetmektedir. Kadınlar yine daha hassas olup, yüzde 60’ı, erkeklerin sadece yüzde 33’ü ilaç kullanmaktadır. Bu nedenle hipertansiyonun yapmış olduğu çeşitli tahribatlar (böbrek yetmezliği, kalp krizi, inmeler) erkeklerde daha çok görülür.
Çünkü tedavilerini düzgün bir şekilde yapmazlar. Yüksek tansiyon, uzun süre belirti vermeden sinsice ilerleyerek kalp, büyük damarlar, göz, böbrek ve beyin gibi hayati organlara zarar verir. Sinsi düşman olarak da adlandırılan tansiyonu tespit etmenin tek yolu, belli aralıklarla tansiyonu ölçtürmektir.'
5 ÖNEMLİ ORGANDA HASARA YOL AÇIYOR
Mocan, yüksek tansiyonun uzun süre belirti vermeden çok sinsice ilerleyerek uzun vadede 5 önemli organda hasar oluşturduğunu vurgulayarak, ‘Bu organlar; kalp, büyük damarlar, göz, böbrek ve beyin gibi çok hayati organlardır. Sinsi düşman olarak da adlandırılan tansiyonu tespit etmenin tek yolu, belli aralıklarla tansiyonu ölçtürmekten geçmektedir.' değerlendirmesinde bulundu.
Yaşam tarzı değişikliği, tuz alımının kısıtlanması, ideal kiloya ulaşma, fizik aktivite artışı, sigarayı bırakmak, aşırı alkol tüketimini önlemek, diyeti düzenlemek, sık sık günde 5-6 öğün ama az miktarda yemek yemek, potasyumdan kalsiyumdan zengin besinler tüketmek, doymuş yağdan fakir diyet almak ilaç dışındaki tedavi yöntemlerinin temel prensipleridir.
Açıklamada şu ifadelere yer verildi:
‘Vücudunuz kilo aldıkça daha çok sodyum tutma eğilimine gider. Bu fazla sodyumda su birikimine yol açar. Kan damarlarımız bu sıvıya uygun olarak genişler. Bu da arterlerinizdeki damarlarınıza basınç yapar. Böylece diğer organlarımızda basınç nedeniyle zarar görebilir.
Hipertansiyon tedavi edilebilir bir rahatsızlıktır ve tedavisi beslenmeden geçer. Diyette odaklanmamız gereken ilk nokta, sodyumun azaltılmasıdır. Konserve besinlerden, hazır ürünler, işlenmiş gıdalar ve fastfooddan uzak durmalıyız. Yapılan araştırmalarda kalsiyum tüketiminin kan basıncı ürerine olumlu etkileri olduğu belirtilmiştir.
Magnezyumunda kalsiyum gibi hipertansiyonu önlemede ya da kan basıncını düşürmede etkili olduğu savunulmaktadır. Genel olarak kilo vermek kan basıncının üzerinde olumlu bir etkiye sahiptir. Ailede hipertansiyon öyküsü olanlar beden kitle endeksini 20-25 arasında tutması gerekir. Alkol alımı ise kan basıncı üzerine olumsuz etki eder. Bu nedenle alkol alımını 28 gramla sınırlandırmak gerek. Erkekler günde 2 kadeh, bayanlar 1 kadeh tüketmelidir.'
Verilen bilgiye göre, doymuş yağın, toplam yağın ve kolesterolün azaltılması, sebze, meyve ile düşük yağlı süt ürünlerinin tüketilmesi Dash Beslenme ilkeleri. Dash Beslenme planı, sebzeler, meyveler, tam tahıllar, balık ve tavuk, sert kabuklu yemişler, kuru baklagiller ve düşük yağlı süt ürünlerinden oluşur. Bu besinler potasyum, magnezyum, kalsiyum, posa ve protein gibi besin öğeleri açısından zengin. (CRI)