Hangi İslam
"... Demem o ki: İslam ülkelerindeki olayları-kutlamaları-çatışmaları gözden geçirirken emperyalistleri göz ardı etmeyiz... Konuyu bambaşka yere getireceğim. Ki son dönemde İran karışıklığını veya Çin'in İpek Yolu'nu etkilemek için sürekli kışkırtılan Kırgızistan- Tacikistan Savaşı vs. bu “pencereden” de bakarak değerlendiriniz…"
Suudi Arabistan'ın Milli Gün kutlamalarına iktidar yoğun ilgi gösterdi. Bu kapsamda Ankara'da yapılan resepsiyona, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş katıldı.
TBMM Başkanı ve Dışişleri Bakanlığı başta olmak üzere mesajlar yayınladı. Türkiye'yi temsilen Külliye Sözcüsü İbrahim Kalın ve Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati Cidde'ye gitti.
Konuyu bambaşka yere getireceğim. Ki son dönemde İran karışıklığını veya Çin'in İpek Yolu'nu etkilemek için sürekli kışkırtılan Kırgızistan- Tacikistan Savaşı vs. bu “pencereden” de bakarak değerlendiriniz…
Size bir kişiyi tanıtacağım:
Baron Max von Oppenheim (1860-1946)
“Oppenheim” adı yabancı gelmemiştir; Alman tarihinin en büyük bankalarından biri. Kurucusu, Salomon Oppenheim… Ama konumuz bankacılık değil!
Max Oppenheim, arkeolojiye merak saldı. Sınırımızdaki Haseke'ye bağlı Ras al-Ayn'da MÖ 10. binde kurulan Tell Halaf'ı 1899'da keşfetti. 1911-13 ve 1927-29 yıllarında da kazmayı sürdürdü. Ama konumuz tam arkeoloji de değil!
Tartışmalı bir figürdü Oppenheim çünkü; Fransızlar ve İngilizler tarafından casus olarak görüldü. İddialarına göre Müslüman nüfusu kendilerine karşı kışkırtıyordu. Öyle miydi? Evet. Almanların “Nachrichtenstelle fürden Orient/NfO” (Şark İstihbarat Birimi) kurumunda görev yaptı. Uzmanlık alanı İslam idi…
Kahire'de 1892'de Arapça ve İslam eğitimi aldı. El- Ezher'deki tartışmaları takip ederek İslam'ın ruhunu anlamaya çalıştı.
O dönem Osmanlı toprakları olan Suriye'de, Irak'ta, Libya'da vs. dolaştı. Bedeviler ile dost oldu. 1895'de Alman hayranı İkinci Abdülhamit ile görüştü. Keza Muhammed Abduh gibi din bilginleriyle buluştu. İki ciltlik “Akdeniz'den İran Körfezi'ne” adlı kitabı yazdı.
Birinci Dünya Savaşı çıkmadan önce “Düşmanlarımızın İslâm Bölgelerinde Ayaklanma Çıkartılmasına İlişkin Memorandum” kitabını yayınladı. Başta Rusya, Hindistan, Mısır olmak üzere İngiliz ve Fransız sömürgelerinde Müslüman ayaklanma çıkarmak için İstanbul merkezli halife-sultan adına İslâm dünyasına propaganda yapılmasını önerdi.
Osmanlı'nın bu savaşta cihat çağrısını yapması Oppenheim önerisiydi. Ki savaş öncesi kurulan Doğu İstihbarat Birimi başkanı oldu.
Oppenheim, 1915 yılında İstanbul'da Alman elçiliği bünyesinde NFO'nun bir şubesi niteliğindeki “Nachrichtensaal” (Haber/Bilgi Salonu) organizasyonunu kurdu.
Bazı Arapların Oppenheim'dan Ebu Cihad/ “Kutsal Savaşın Babası” olarak bahsetti. 1915'in başlarında Prens Faysal ile tanışarak Almanya safına çekmek istedi. Ancak babası Hüseyin İngilizler ile anlaşmıştı. Vs.
Sonuçta, büyük savaşı Almanlar kaybetti. Oppenheim Berlin'e döndü, Suriye'de kazılara devam etti. Bitmedi:
Naziler 1933'te iktidara gelince –artık Katolik olan- Oppenheim'ın Yahudi geçmişi potansiyel tehdit haline geldi. Ancak Oppenheim Nazilere, Ortadoğu'daki kazılarda bulduğu bazı heykellerin Hitler'in iddiası Aryan kültürünü ispatladığını anlattı!
İşin özü aslında Oppenheim, bu kez de Nazilere Ortadoğu'nun Müslümanlar stratejisine yarayacak raporlar verdi. Yani…
İktidarlar- rejimler değişse de Oppenheim, “İslam kozunu” kullanarak Almanya'nın sömürgecilik çabalarına destek vermeyi sürdürdü. Suriye, Irak, Suudi Arabistan, Ürdün'de “Önasya'nın 1940 Yılı Ortasında Ayaklandırılması Üzerine Memorandum” adlı makalesini yazdı!
Demem o ki:
İslam ülkelerindeki olayları-kutlamaları- çatışmaları gözden geçirirken emperyalistleri göz ardı etmeyiz. Oppenheimları hep hatırlayınız! (Oda)