Derin Senaryo
Umut Davası duruşmalarının beşincisinde, on sekizi tutuklu yirmi sanıktan birisi olan Ferhan Özmen ilk kez savunmasını yapmıştı.
'Emniyet'in hazırladığı senaryoda kendisinin ölüm makinesi olarak gösterilmesine' isyan eden Özmen, 23 Kasım 2000 tarihli duruşmada şunları söylüyordu:
'Senaryoda, gerçek değil sanal kahramanım! Bu senaryonun gerçekle ilgisine hangi vicdan sahibi inanabilir? Bütün faili meçhul cinayetler bana, Necdet Yüksel'e ve Rüştü Aytufan'a fatura edildi...
Suçsuzluğumu, derin ve büyük bir senaryonun kurbanı seçildiğimi haykırmak istiyorum. Bir gün bütün bu karanlıkların üstü açılacak ve senaryonun utancı gözler önüne serilecek...
Bizden önce de Abdülhamit Çelik ve Yusuf Karakuş katil ilan edildi. Onlara tatbikat yaptırıldı. Onları kimler ve neden katil diye seçti? Alelacele faili meçhul cinayetlere katil siparişi verildi...
Uydurma bir örgüte dönemin tüm faili meçhul cinayetleri yüklendi. Kim inanır buna?'
*
Umut Davası sanıklardan Rüştü Aytufan, Ankara 2 No'lu DGM'deki 7 Eylül 2001 tarihli duruşmada beyan ettiği dilekçesinde şöyle demişti:
'Halen tutuklu bulunduğum Eskişehir Özel Tip Cezaevi'nde bir heyetin gelip beni ziyaret edeceği söylendi. Bu heyeti insan hakları kuruluşlarından birisi sandım, görüşme için gerekli evrakı bundan dolayı imzaladım...
6 Eylül 2001'de Cumhuriyet Başsavcısı Ali Turna'nın odasına götürüldüğümde, karşımda ABD Büyükelçiliği'nden güvenlik müsteşarı olduğunu söyleyen kişiler buldum!
Bu kişiler (iki bayan, birisi tercüman iki erkek) tarafından sorgulanmak istendim.
Konumlarını CIA mensubu oldukları yönünde belirginleştiriyorlardı.
İran'a gidip gitmediğim, ABD Büyükelçiliği'nin yerini bilip bilmediğim yönündeki sorularla sorgulanmak istedim. (...)
Dün Başsavcılığa götürüldüm, karşıma ABD Elçiliği'nin güvenlik müsteşarı, CIA mensubu çıktı, yarın neyle karşılaşacağımı nasıl bilebilirim? Bu şekilde cezaevinden alınırsam benim güvenliğimi kim nasıl sağlayacak?
Bugün ABD Büyükelçiliği müsteşarı ve CIA'ce sorgulanmak üzere alınabiliyorsam, yarın da İsrail veya bir başka ülke heyeti tarafından sorguya mı çekileceğim? (...)
Duruşmadan bir gün önce CIA tarafından psikolojik baskı altına alınmam, mahkemenin seyrini dışarıdan etkilemek değil midir?
Birileri benim ceza almamı mı istemektedir? Asıl olan mahkemelerin baskıdan uzak, bağımsız karar vermesi ayrıca benim sanık olarak hiçbir baskı altında kalmadan ifade verebilmem değil midir?'
*
Umut Davası'ndaki mağdur isimlerden Rüştü Aytufan'ın duruşmada okuduğu, dosyaya girmesini sağladığı işbu dilekçe...
Güldal Mumcu'nun 'İçimden Geçen Zaman' adlı kitabında da (Sayfa:173-174) yer alıyor.
Güldal Mumcu'nun kitabında, Uğur Mumcu Suikastı ile alakalı resmi tezi çürüten veya onun açıklarını ortaya koyan çarpıcı bilgi ve belgeleri bulmak mümkün.
*
Sadece Rüştü Aytufan'ın dilekçesinde dile getirdiği hususlar bile...
ABD veya CIA'in, Mumcu Suikastı'nın derin arka planının hasıraltı edilmesi, karartılması için nasıl da seferber olduklarını göstermeye yetiyor.
Uğur Mumcu cinayetinin hakiki katillerinin, azmettiricilerinin ve dahi suikastın kararını veren Derin Üst Yapı'nın üzerinin örtülebilmesi için...
ABD'ye bağlı-bağımlı Eski Rejim ve onun mutemet adamları tarafından...
'Tevhid Selam Terör Örgütü' diye HAYALİ bir 'örgüt' uyduruldu ve bu asla var olmayan 'örgüt'e mensup oldukları iftirasıyla da HAYALİ 'katiller' üretildi!
HAYALİ 'İran Bağlantısı' ise ABD ve İsrail'in dümen suyundaki Eski Rejim için 'ağızlara laik' bir algı oluşturuyordu!
Onca masum insan, işkencelerden geçirildi ve hapislerde çürütüldü.
*
Son dönemde Amerikancı-İsrailci Paralel Yapı tarafından güncellendiği ortaya çıkan...
'Tevhid Selam Örgütü' YALANI, şimdilerde yeniden ısıtılıyor!
Şayet, 17-25 Aralık darbe girişimi başarılı olsaydı, işte bu devasa yalan üzerinden yüzlerce masum insan...
Tevhid Selam terör örgütü mensubu oldukları iftirasıyla yıllarca hapislerde çürütülecekti!
(Yeni Şafak)