ABD’nin silah satışı ve batan bankalar

Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) ardı ardına banka iflasları yaşanıyor. Bu gidişatın iyi olmadığını, daha da kötüye gidebileceğini, hatta 2008 yılındaki küresel ekonomik bunalımı çağrıştırdığını söyleyen iktisatçılar var. Öte yandan aynı ABD, silah ihracatında büyük sıçrama yapıyor. İsveç merkezli Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü’nün (SIPRI) 2022 yılına ilişkin küresel silah ticareti raporuna göre; ABD dünyada silah ihracatında, yüzde 40’lık payıyla liderliğini koruyor.
SIPRI verileri, ABD’nin en çok silah sattığı üç ülkeyi de açıklıyor: Suudi Arabistan, Japonya ve Avustralya. Üçü de ABD’nin silahlanmaya teşvik ettiği ülkeler. Bunlar arasında Japonya ve Avustralya, ABD açısından, Çin’in yakın çevresinden kuşatılması projesinde de kilit konumdalar. ABD’nin silah ihracatının son 4 yılda, önceki 4 yıla oranla yüzde 14 artması da dikkat çekici. ABD’nin ardından dünya silah ihracatında ikinci sırada gelen Rusya’nın pazar payı ise azalmış, son dört yılda, yüzde 22’den yüzde 16’ya gerilemiş. Üçüncü sırada ise silah ihracatını hayli artıran Fransa var.
SIPRI raporuna, biraz daha dikkatli bakınca, Avrupa’nın silah ithalatındaki büyük artış da görülüyor. ABD emperyalizminin saldırı ve işgal aygıtı olan NATO’nun üyesi olan Avrupa ülkelerinin silah ithalatındaki artış, son 4 yılda yüzde 65.
Bu satış rakamları ve istatistikler, bize çok şey söylüyor.
Birincisi, ABD ekonomisinde askeri endüstriyel yapı başat, belirleyici konumdadır.
İkincisi, ABD savaş çıkarmadan, silah satmadan mevcut konumunu sürdüremez.
Üçüncüsü, ABD bu amaçla başka devletleri tahrik eder, yapay düşmanlar, sanal tehditler yaratır, onları adeta cepheye sürüp, savaşmaya zorlar.
Dördüncüsü, NATO; askeri boyutundan, savunma ve güvenlik yönünden daha fazla ideolojik yönü, ekonomi politik yönelimi olan bir örgüttür.
Tablo böyleyken, ABD’de batan, batması beklenen bankalara ne demeli? Her ne kadar ABD Merkez Bankası (FED) Başkanı Jerome Powell, enflasyon tahminlerine ve istihdam verilerine ilişkin olumlu konuşsa, ümitli olduğunu söylese de, borcu 31.6 trilyon dolar, gayri safi yurtiçi hasılası 26.2 trilyon dolar olan ABD’nin savaşsız, silahsız yapamayacağını, liberaller hariç, herkes biliyor.
Burada sağlıksız olan sadece ABD değil. Batıdaki pek çok ülkenin durumu aynı. Borçları hasılalarının çok üstünde. ABD’nin yakın müttefikleri Kanada ve Japonya’da da, Avrupa Birliği’nin önemli ülkeleri Fransa ve İtalya’da da borç hasılayı geçiyor.
Bu ekonomik tablonun da kaçınılmaz olarak siyasal sonuçları oluyor. Siyasal sonuçlarını tartışırken de işe kapitalizmin sürekli kriz, bunalım, istikrarsızlık ve savaş üreten yapısal özellikleriyle başlamak gerekiyor.
(Barış Doster, CRI)