Orta Afrika'da Tüm Camileri Yıkmışlar!
Yeryüzü Doktorları Yönetim Kurulu Başkanı Kerem Kınık, Orta Afrika Cumhuriyeti'ndeki olaylarla ilgili, "Orta Afrika Cumhuriyeti'nin batı tarafında tek bir caminin kalmadığı, Müslümanlara ait tek bir yerleşim yerinin kalmadığı, tek tük bazı insanların yaşayabildiğini görüyoruz. Bu tam bir soykırım ve tehcirdir" dedi.
Kınık, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Orta Afrika Cumhuriyeti'nde bir milyon civarında insanın, yaşadığı yeri terk ettiğini söyledi.
Bu insanlardan 700 bininin ülke içinde yerlerinden edilmiş durumda olduğunu aktaran Kınık, "400 bin insan ise mülteci durumda. Bunlar ülke çevresindeki Kamerun, Çad, Sudan, Demokratik Kongo Cumhuriyeti ve Kongo'da. Orta Afrika Cumhuriyeti'nin başkenti Bangui'den ilk anlarda kurtulan, Mali ve Senegal gibi ülkelere yönlendirilmiş az sayıda kişi var" diye konuştu.
Kınık, bölgede çatışmanın bir din çatışması haline dönüştüğünü anlatarak, Bangui'de 6-7 ay önce 1 milyona yakın Müslümanın yaşadığını ancak şimdi sadece 20 bininin kaldığını kaydetti. "Bu insanlar da havalimanına 5 kilometre mesafedeki bir mahallede sıkışmış durumdalar. Her gün bu mahalle etrafında 1-2 kişi Anti-balaka militanlarınca yakalanıp linç ediliyor" diyen Kınık, bu insanların kendi güvenliklerini sağlamaya çalıştığını ancak başarılı olamadıklarını dile getirdi.
Müslümanların, dış görünüşlerini değiştirmediği için hemen fark edildiğini söyleyen Kınık, "Mesela, 60 yaşında bir Müslüman, şehre gitmek zorunda kalmış. İşi bittikten sonra taksiyle geri dönerken Anti-balaka milisleri tarafından durdurulmuş. Sakalı ve kepi var olduğu için fark edilmiş. Sokak ortasında linç edilmiş" ifadelerini kullandı.
Kınık, Bangui'ye 150 kilometre mesafedeki Boda bölgesinde ise durumun daha vahim olduğuna dikkati çekerek, "2-3 bin civarında Müslüman bir mahallede kuşatma altında. Gıda giriş-çıkışı yok. Her gün 5-10 kişi linç ediliyor. Buralara uluslararası güçlerin ve gözlemcilerin girmesi de sıkıntılı. Buradaki insan hakları ihlalleri uluslararası seviyede rapor edilemiyor" değerlendirmesinde bulundu.
Olayların yanı sıra mültecilerin salgın tehlikesiyle karşı karşıya olduğuna işaret eden Kınık, "İklim nedeniyle yağışların başlaması, düşen hijyen şartları, temiz içme su bulamama, atık suların ve atıkların uzaklaştırılamamasından dolayı salgın tehlikesi var" dedi.
Özellikle yaşlıların, çocukların, engellilerin ve hamilelerin tehdit altında olduğunu belirten Kınık, "Orta Afrika Cumhuriyeti'ndeki insani kriz zirve yapmış durumda. Müdahale olmazsa önümüzdeki 3-4 ay içerisinde çok daha acı haberler duyabiliriz" diye konuştu.
Kınık, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin, bu ülkeye eylül ayında bir barış misyonu göndermeye karar verdiğini ancak bu zamana kadar ülkedeki çatışmaların derinleşebileceğini ve uluslararası gücün bölgeye girmesinin zor olabileceğini anlatarak, çatışmaların sonlandırılması ve yerlerinden edilmiş insanların geri getirilmesi gerektiğini vurguladı.
Kerem Kınık, konuşmasını şöyle sürdürdü: "400 bin insanın oralarda hayatını sürdürmelerine imkan yok. Bir yol bulunup uluslararası bir inisiyatifle ülkelerine geri getirilmeleri gerekiyor. Orta Afrika Cumhuriyeti'nin batı tarafında tek bir caminin kalmadığı, Müslümanlara ait tek bir yerleşim yerinin kalmadığı, tek tük bazı insanların yaşayabildiğini görüyoruz. Bu tam bir soykırım ve tehcirdir. Bunun bir başka topluluğa kötü örnek olmaması için uluslararası toplumun Orta Afrika Cumhuriyeti özelinde müdahale etmesi zorunlu."
Kınık, Myanmar'daki Müslümanların ve Budistlerin de benzer bir metotla ayrıştırıldığına dikkati çekerek, "Bin yıldır bir arada yaşayan ve aynı mahalleyi paylaşan kültürler ne oldu da bu hale gelebildi? Bunun, o topluluklar tarafından çözümlenmesi mümkün değil. Orta Afrika Cumhuriyeti'nde de sorduk, bu işler nasıl çözülebilir diye. Onlar, 'Bizim tekrar bir arada yaşama şansımız yok. Benim komşum benim çocuğumu kesti, karıma saldırdı. Ben o komşuyla tekrar bir araya gelemem' diyor. Oluşan bu gerilimin, uluslararası akil unsurlar tarafından çözümlenmesi gerekiyor. Çeşitli boyutları var ama bunların bütüncül olarak ele alınması gerekiyor. Ama yapay tedbirlerle değil" değerlendirmesinde bulundu.
Orta Afrika Cumhuriyeti'nde kamu düzeninin olmadığını, ekonomik sistemin çöktüğünü aktaran Kınık, "Güvenlik güçleri dağılmış ve ayrışmış durumda. Bölgeler kabilelerin kontrolü altında. Orta Afrika Cumhuriyeti, bir nevi Somali gibi" dedi.
Türkiye'den beklenti yüksek
Kınık, Orta Afrika'daki Müslümanların, Türkiye'den beklentilerinin yüksek olduğunu belirten Kınık, şunları kaydetti: "Ziyaret sırasında bana, 'Bizim Türkiye'den beklentimiz çok yüksek. Acılarımızı ve sıkıntılarımızı dünyaya anlatamıyoruz. Canımız tehlikede ve vatanımız elimizden gitti. Ama bizim haklarımız savunan kimse yok. Sizler mazlumun dostunuz. Bizim sesimizi de dünyaya duyurun' şeklindeki beklentilerini anlattılar. Bu tabii Türkiye'nin konumlandığı pozisyonunu da gösteriyor. Bizi zannettiğimizden daha fazla tanıyorlar ve dua ediyorlar."
Dernek olarak bölgeye sağlık hizmetleri ulaştırmaya çalıştıklarını anlatan Kınık, Bangui'de Müslümanların yoğun olduğu bölgede bir tıp merkezi açtıklarını dili getirdi.
Çad'a ilaç sevkiyatı yaptıklarını ifade eden Kınık, ekiplerinin Çad-Orta Afrika Cumhuriyeti sınırındaki bir hastanede hizmet vereceğini ve bölge için 13 proje hazırladıklarını bildirdi. (AA)