Nasrallah'tan Suudi Arabistan'a ağır suçlama
Hizbullah Genel Sekreteri seyyid Hasan Nasrallah, Suudi Arabistan'a yönelik, "Ben bunu bir yorum olarak söylemiyorum bir bilgi olarak söylüyorum Suudi Arabistan İsrail’den Lübnan’a saldırmasını istedi, Siyonist rejim de şu an bunun değerlendirmesini yapıyor." şeklinde ağır suçlamada bulundu.
Seyyid Nasrallah, Erbain törenleri ve Hizbullah’ın ‘Şehitler Günü’ programı dolayısıyla televizyondan canlı yayınlanan konuşmasında, Suudi Arabistan'ı Lübnan'ın iç işlerine karışmakla suçlayarak, "Lübnan Başbakanı Hariri'yi zorla istifa ettiren ve şu an ev hapsinde tutan Suudi Arabistan, İsrail'den Lübnan'ı vurmasını istedi." iddiasında bulundu.
Nasrallah, "Siyasi ve ekonomik istikrarın son bir yılda düzelmeye başladığı Lübnan, Suudi Arabistan'ın Hariri'yi zorla istifa ettirmesi sonucu yeniden eski günlerindeki sıkıntılı dönemlerine döndürülmek isteniyor. Hariri'nin zorla istifa ettirildiğini tüm dünya biliyor." ifadelerini kullandı.
Suudi Arabistan'ı Lübnanlıları birbirine karşı kışkırtmakla suçlayan Nasrallah, Riyad yönetiminin aynı zamanda Arap ülkelerini de Lübnan'a karşı kışkırttığını söyledi.
Hariri'nin halen Lübnan Başbakanı olduğunu ve Lübnan Hükümeti ile çalışmaya devam edeceklerini belirten Nasrallah, "Hariri'ye her konuda katılmasak da ona yapılan bu saygısızlık tüm Lübnan halkına karşı yapılmıştır. Hariri'nin Lübnan'a dönmesine izin verilmesini talep ediyoruz." dedi.
Suudi Arabistan'ın İran'la doğrudan yüzleşemediğini bu nedenle öfkesini Lübnan'dan çıkardığını ve etkisini kanıtlamaya çalıştığını vurgulayan Nasrallah, sözlerine şöyle devam etti:
"Hariri, okuduğu istifa mektubuna tek bir kelime bile yazmış değil. Biz Müstakbel Hareketi'nin Hariri'nin ülkeye dönmesiyle ilgili yaptığı çağrıya katılıyoruz. Lübnan'a dönüp istediği herhangi bir tutumu takınabilir, ne isterse söyleyebilir. Hariri'nin istifası meşru değil ve anayasaya aykırı çünkü bu istifa baskı altında gerçekleşti. Lübnan Meclisinin istişareler için bir araya gelmesine gerek yok. Hükümet anayasaya uygun şekilde istifa ederse mecliste istişare görüşmeleri o zaman yapılır."
"Lübnan, geçen yılı güvenlik ve istikrar içinde geçirdi"
Ülkesinin yeni bir siyasi krizle karşı karşıya olduğuna dikkat çekerek konuşmasına başlayan Nasrallah'ın, yaptığı açıklamaları sizlerle paylaşıyoruz:
"Lübnan, geçtiğimiz Cumartesi gününden bu yana yeni bir siyasi krizin içine girdi. Bu krizin çözümü Lübnanlıların buna nasıl tepki vereceğine ve nasıl davranacağına bağlıdır. Biz şu an şuradan buradan tehditler duyuyoruz. Geçen yıl boyunca Lübnan siyasi istikrar içindeydi. Biz yeni bir cumhurbaşkanı seçtik ve yeni bir hükümet kurduk. Parlamento da çalışmalarına başladı. Yeni bir seçim yasası ve bütçe oluşturuldu. Yıllar süren husumetlerden sonra Lübnanlı partiler diyaloga başladı. Müzakereler yapıldı ve bizim güvenlik ve istikrarımız dünyada benzersiz bir hele geldi. Daha önce de söylediğim gibi Lübnan’daki güvenlik Amerika’dakinden bile daha iyi oldu.
"Hariri, Arabistan’da tutuklu"
Saad Hariri, Suudi Arabistan’da tutuklu bulunuyor, onun Lübnan’a dönüşüne engel olunuyor. Saad Hariri’yi el-Mustakbel partisinin başkanlığından almak ve bu partiyle istişare edilmeden yerine başka bir kişiyi başkan yapmak için yoğun çalışmalar var. Biz de el-Mustakbel partisiyle tek ses olarak Saad Hariri’nin Lübnan’a dönmesi gerektiğini söylüyoruz.
"Suudiler İsrail’den Lübnan’a saldırmasını istedi"
Ben bunu bir yorum olarak söylemiyorum bir bilgi olarak söylüyorum Suudi Arabistan İsrail’den Lübnan’a saldırmasını istedi, Siyonist rejim de şu an bunun değerlendirmesini yapıyor. Onlar Lübnan’a yeni bir başbakan dayatabileceklerine inanıyorlar. Bundan daha önce de Lübnanlıları birbirlerine karşı kışkırttılar; ancak öngördükleri sonuca ulaşamayınca Körfez ülkelerinden Lübnan’da gerginlik yaratmak için vatandaşlarını Lübnan’ı terk etmeye çağırmasını istediler. Suudilerin Lübnan’a savaş ilan ettiği açık. Suudilerle Hizbullah’ın birbiriyle sorunu olduğu biliniyor. Biz de bunu reddetmiyoruz. Peki ama bu tehditler Hizbullah’a yönelik mi Lübnan’a yönelik mi? Lübnanlılar bölgede yaşananlardan ibret almalı. Suudi prensler Amman’da Suriye’deki çatışmaları yönetti ve Suriye’yi tahrip etti. Şimdi o prensler neredeler?
"Saad Hariri’ye hakaret tüm Lübnan’a hakarettir"
Biz tüm Lübnan halkı ve el-Mustakbel partisi ile birlikte Saad Hariri’nin dönmesi gerektiğini vurguluyoruz. O eğer istifa ettiyse Lübnan’a dönmeli ve istediğini söyleyebilmelidir. Biz başbakana yönelik hakareti tüm Lübnan’a yapılmış bir hakaret olarak görüyoruz. Birbirimizle ihtilaflarımız olsa bile… Biz Suudi Arabistan’ın Lübnan’ın iç işlerine müdahalesini ve Saad Hariri’nin havaalanına inmesinden itibaren bu şekilde aşağılanmasını mahkum ediyoruz. Lübnan hükümeti görevinin başındadır ve anayasaya uygun seçilmiştir ve istifa etmiş bir hükümet değildir. Hariri’nin istifası yasalara uygun bir istifa değildir; çünkü Suudi Arabistan’da baskı altında yapılmış bir istifadır. Tüm Lübnanlılar, Araplar ve özgür insanlar, Suudilerin Hariri’yi göz altında tutmasına itiraz etmeli ve buna karşı sessiz kalmamalıdır.
"Hizbullah’la savaşacak kapasiteniz yok"
Suudilerin Hizbullah’a karşı ilan ettiği savaş körü körüne bir savaştır. Bu savaşı başlatanlar ve yönetenler bu konuda bir tecrübeye ve uzmanlığa sahip değildir. Lübnanlılar olarak biz bugün bir hakaret, zorbalık ve açık tehditle karşı karşıyayız. Vatanımıza bağlılığımızı göstermeli, sorumlulukla davranmalı ve birbirimizin hassasiyetlerine dikkat ederek birbirimizi korkutmaktan uzak durmalıyız. El Arabiya’nın Saad Hariri’ye yapıldığını iddia ettiği ve Lübnan emniyetinin de yalanladığı suikast iddiasının üzerinde durmak istiyorum. Bu haber bir Suudi haberiydi ve açıklama da Suudiler tarafından yazılmıştı. Bu, yalan bir haberdi. Havaalanında parazit sistemlerinden söz etmek ve el-Arabiya’nın suikast haberinde ısrar etmesi dikkat çekici ve tehlikelidir. Onların neler hazırladığına dikkat etmemiz gerekiyor.
"İsrail konusunda dikkatli olmalıyız"
İsrailliler ihtiyat ediyor olsa da İsrail konusunda ihtiyatlı olmak gerekiyor. İsrailliler Hizbullah’a savaşın kimin çıkarına olduğunu soruyorlar. Siyonist rejimi bu durumu istismar etmemesi konusunda uyarıyorum. İsrail başka bir yola başvurup elçiliklerine Suudilerin Hizbullah’a karşı savaşında Suudileri desteklediğini söyletebilirler. Veya bir terörist grup oluşturarak onları Suudilerin hedefleri için kullanmaya çalışabilirler. Mevcut şartlarda bizimle savaşa girmelerini uzak bir ihtimal olarak görsek de İsrail konusunda dikkatli olmalıyız. Çünkü İsrail kendisi savaşa girmeden ve bir savaş bedeline katlanmadan Hizbullah’ın yok edilebileceği bir fırsatın doğduğuna inanıyor.
"Suudilerin Irak ve Suriye’deki hayalleri suya düştü"
Biz Suudilerin İran’a karşı öfkeli olmalarını anlayabiliriz; öfkelerinin sınırı o kadar büyük ki Hizbullah’ı da içine alıyor; ancak aşağılayıcı tarzlarını ve tepkilerini anlayamıyoruz. Suudilerin Suriye’deki arzuları hayalleri suya düştü. Bugün IŞİD de el-Bukemal’de yok edildi. Irak’ta da aynı şekilde… IŞİD’i Irak’ı düşürmek için ülkeye kimin soktuğunu, hepimiz çok iyi biliyoruz. Onların Kürdistan’ın ayrılmasını desteklediğini; ancak yenildiklerini, Yemen savaşında da yenildiklerini hepimiz biliyoruz.
Hizbullah’ın Yemen’den Arabistan’a füze attığını söylemek Yemenlilere hakarettir. Onlar füze yapımı konusunda üstün bir kapasiteye sahiptir. Husiler, insansız uçak yapıp onu savaşta kullandıklarını açıklayınca da kimse inanmamıştı. Ama onlar buna inanmalı. Suudiler Yemenlileri küçümsediler ve işte bu yüzden bu savaşta yenildiler. İran ve Hizbullah’ı bahane etmek Yemen savaşındaki yenilginin üstünü örtmek içindir.
İran Cumhurbaşkanının açıklaması yanlış tercüme edildi. İran’ın Lübnan’da nüfuzu vardır; ama Suudiler gibi Lübnan’a müdahalesi yoktur. İran’ın Lübnan’daki nüfuzuyla Suudi Arabistan’ınki farklıdır; İran Lübnan’ın iç işlerine müdahale etmiyor; ama Suudiler ediyor. Düşmanları Hizbullah’a karşı galip gelemeyecek; onlara tavsiyem bunu akıllarından çıkarsınlar. Bizim Yemen konusundaki tutumumuz değişmeyecek. Çünkü bizim Yemen konusundaki tavrımız insani ve ahlakidir ve Arap tavrıdır ve siyasi hesaplardan da uzaktır.
Hizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrallah, konuşmasında son olarak Suudi Dışişleri Bakanı Adil Cubeyr’in ‘Lübnan’ı Hizbullah’tan kurtarmamız gerekiyor’ şeklindeki açıklamasına da değindi ve ‘’Lübnan’ı başbakanına ve halkına hakaret ederek mi kurtarıyorsunuz? Lübnan’ı kurtarmanın yolu Şii-Sünni ihtilafı ve fitnesi çıkarmak mıdır?’’ diye sordu.
Nasrallah, son olarak Lübnan halkını birlik ve dayanışmaya çağırdı ve ‘’Bugün hepimiz güvenliğimize, istikrarımıza ve birliğimize dikkat etmeli ve bunları korumalıyız. Korkmamıza gerek yok çünkü birlik ve dayanışmayla her türlü zorluğu aşarız’’ dedi. (AA / YDH)