Katar rejimi IŞİD’i desteklediğini ifşa edenlerin peşinde
Lübnan merkezli The Cradle haber analiz sitesi, Katar rejiminin IŞİD’i finanse ettiğini ortaya çıkaran ihbarcıların peşine düştüğünü bildiriyor.
Lübnan merkezli The Cradle haber analiz sitesi, Katar rejiminin IŞİD’i finanse ettiğini ortaya çıkaran ihbarcıların peşine düştüğünü bildiriyor. Doha hunts for whistleblowers who revealed Qatar’s funding of ISIS başlıklı yazıyı Keda Bakış çevirdi.
***
Üst düzey ABD’li yetkililer, Körfez ülkelerinin Suriye hükümetini devirmek için savaşan aşırı gruplara milyarlarca dolar fon ve silah akıttığını defalarca kabul etti.
Katar Ulusal Bankası (QNB) ve Katar Yardım Kuruluşu (QC), şu anda merhum ABD’li gazeteci Steven Sotloff’un ailesini temsil eden hukuk ekibine belgeleri sızdıran gizli kaynakları belirleme sürecinde.
Bu belgeler, Katar kraliyet ailesi adına hareket ettiği iddia edilen finans kuruluşlarının, Sotloff’un trajik ölümünden sorumlu olan IŞİD yargıcına büyük meblağlarda para aktardığını iddia ediyor.
12 Mart’ta QNB ve QC, Sotloff’un ailesini temsil eden hukuk firmasından ABD’de “sınırlı keşif” talebinde bulundu. Bu talepte özellikle Doha’nın gazetecinin cinayetiyle bağlantısı olduğunu gösteren banka kayıtlarını sağlayan kişiler hakkında bilgi isteniyor.
Bloomberg’e gönderilen bir e-postada QNB genel danışmanı, talebin iletildiğini doğruladı ve bankanın itibarını zedelemeyi amaçlayan bir karalama kampanyasının kurbanı olduğunu belirtti. Banka, bu iddiaların sorumluları hakkında kanunun izin verdiği ölçüde yasal yollara başvurmayı planlıyor.
2014 yılında Sotloff ve bir başka Amerikalı gazeteci James Foley, Suriye’de IŞİD tarafından vahşice öldürüldü. Terör örgütü, özellikle ABD hükümet yetkililerini hedef alan bu korkunç infazların videolarını utanmadan internette paylaştı.
Katar, Suriye çatışmasına ilk uluslararası katılımcılar arasında yer aldı ve CIA ile işbirliği içinde, el-Kaide’nin bağlı kuruluşu Heyet Tahrir el-Şam’ın (HTŞ) öncüsü Nusra Cephesi de dahil olmak üzere silahlı gruplara mali destek sağladı.
Geçtiğimiz günlerde Mayıs 2022’de Sotloff’un ailesi Florida’da dava açtı. Katar kurumlarını, sonunda Sotloff’un idam emrini veren IŞİD hakimi Fadhel el-Salim’e 800 bin dolar aktarmakla suçladılar. Aile ayrıca Katar’ın Suriye hükümetini istikrarsızlaştırmak amacıyla aşırılıkçı isyancılara bilerek mali destek sağladığını iddia ediyor. Hem QNB hem de QC bu iğrenç suça ortak komplocu olarak gösterildi.
ABD Florida Güney Bölgesi Bölge Mahkemesinden Yargıç Donald M. Middlebrooks, Mayıs 2023’te sağlanan 800 bin ABD Doları tutarındaki yardımın önemli olduğunu vurguladı. Salim’in ertesi gün IŞİD tugayını kurmaya başlamak için Suriye’ye girebildiği göz önüne alındığında bu açıkça görülüyordu.
Hakim, iddiaların sanıkların terör finansmanı komplosuna karıştığına dair makul bir kanıt sunduğunu belirterek davanın reddedilmesine karar verdi. Sanıkların, işlem ve bunun sonucunda ortaya çıkacak öngörülebilir terör eylemleri konusunda kusurlu bir zihniyete sahip olduklarının altını çizdi.
Middlebrooks ayrıca, komployu destekleyen en dikkat çekici iddialardan birinin, Eylül 2011’de yapılan bir toplantıda eski Katar Başbakanı Hamad bin Casim’in çeşitli terör örgütlerini finanse etmesi olduğuna dikkat çekti. Bu toplantıya terörün finansmanı konusunda önde gelen isimler katıldı.
Ayrıca Middlebrooks, Hamad bin Casim’in Kraliyet Ailesi içinde önemli görevlerde bulunduğunu, başbakan, dışişleri bakanı ve QNB’de yüzde 50 hisseye sahip olan Katar Yatırım Otoritesi’nin başkanı olarak görev yaptığını vurguladı.
Katar; mali kaynakları, medya nüfuzu ve aşırılık yanlısı örgütlere verdiği destek yoluyla bu planda önemli bir rol oynadı.
2000’li yılların başında, Doha ile Şam arasında yıllar süren ilişkilerin ardından, 2011’de Suriye’de yaşanan huzursuzluğun patlaması, Katar’ın ülkeyi istikrarsızlaştırma çabalarına hızla işaret etti. Bu kampanya, Doha’nın önde gelen medya kuruluşu el-Cezire’nin Levanten ülkesindeki olaylara kısmi ve provokatif bir şekilde yer vermesiyle başladı.
Katar, Suriye çatışmasına ilk uluslararası katılımcılar arasında yer aldı ve CIA ile işbirliği içinde, el-Kaide’nin bağlı kuruluşu Heyet Tahrir el-Şam’ın (HTŞ) öncüsü Nusra Cephesi de dahil olmak üzere silahlı gruplara mali destek sağladı.
Doha’nın müdahalesi ABD Savunma İstihbarat Teşkilatı (DIA) tarafından da onaylandı; 2016 yılında Nusra Cephesi’nin lojistik, finans ve malzeme açısından Türk ve Katar hükümetlerinin belirli kesimlerinden destek aldığını bildirmişti.
Joe Biden, “Bölgedeki müttefiklerimiz Suriye’deki en büyük zorluğu oluşturuyordu. Türkler yakın ortaklardı. Son zamanlarda birlikte çok zaman geçirdiğim Erdoğan’ın yanı sıra Suudiler, Emirlikler ve diğerleriyle de güçlü bir ilişkim var. Esad’ı devirmeye ve Esad’a karşı savaşmak isteyen herkesin eline yüz milyonlarca dolar ve binlerce ton silah akıtarak esasen bir Sünni-Şii savaşını başlatmaya kararlıydılar." dedi.
Katar ile Türkiye arasında çatışmaya yol açan çeşitli diplomatik çabaların, aslında ABD tarafından Suriye üzerinde nüfuz oluşturmak ve Suriye topraklarından geçerek Türkiye’ye ve nihayet Avrupa'ya ulaşacak bir Katar gaz boru hattının inşasını kolaylaştırmak amacıyla düzenlenen daha büyük bir stratejinin parçası olduğu ortaya çıktı.
Başkan Esad’ın bu plandan haberdar olduğu bildirildi. ABD, Suriye’yi kontrol altına almanın zorluklarını fark ettiğinde müdahale etme kararı aldı ve bu, ülkenin istikrarsızlaşmasına ve bölünmesine yol açtı.
Ne yazık ki Katar, mali kaynakları, medya nüfuzu ve aşırılık yanlısı örgütlere verdiği destek yoluyla bu planda önemli bir rol oynadı. Bu anlatı, Suriye’nin Ankara büyükelçiliğinde eski bir kültür ataşesi olan ve Al-Watan’ın şu anki köşe yazarı olan Bassam Abu Abdallah tarafından Ekim 2022’de The Cradle ile yapılan bir röportaj sırasında paylaşıldı.
Ekim 2014'te Suriye savaşının doruk noktasında, dönemin ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden, Washington'un Sünni Müslüman müttefiklerinin Suriye'deki el-Kaide tipi aşırılık yanlısı militanların finansmanından ve silahlandırılmasından nasıl sorumlu olduğunu açık yüreklilikle dile getirdi.
"Bölgedeki müttefiklerimiz Suriye'deki en büyük sorunumuzdu. Türkler harika dostlardı - ve Erdoğan'la çok iyi bir ilişkim var, kendisiyle çok zaman geçirdim - Suudiler, Birleşik Arap Emirlikleri vs. Ne yapıyorlardı? Esad'ı devirmeye ve esasen bir vekaleten Sünni-Şii savaşına çok kararlıydılar; ne yaptılar? Esad'a karşı savaşacak herkese yüz milyonlarca dolar ve on binlerce ton silah verdiler, ancak bu silahların verildiği kişiler el-Nusra, el-Kaide ve dünyanın diğer bölgelerinden gelen cihatçıların aşırılık yanlısı unsurlarıydı."
Mevcut ABD Başkanı Harvard Üniversitesi Siyaset Enstitüsü John F. Kennedy Jr. Forumu'ndaki bir tartışma sırasında da şunları söyledi: “Şimdi abarttığımı düşünüyorsunuz - bir bakın. Bütün bunlar nereye gitti? Peki şimdi ne oluyor? Birdenbire herkes uyandı çünkü IŞİD denen bu örgüt Irak'taki el-Kaide'ydi ve Irak'tan atıldıklarında Suriye'nin doğusundaki topraklarda kendilerine boş bir alan buldular ve daha önce terörist grup ilan ettiğimiz el-Nusra ile birlikte çalıştılar ve meslektaşlarımızı onlara destek vermeyi durdurmaya ikna edemedik."
WikiLeaks 2016 yılında eski ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton'ın IŞİD'e Suudi ve Katar finansmanıyla ilgili bir e-postasını yayınladı.
Clinton'ın e-postasında "IŞİD'e ve bölgedeki diğer radikal Sünni gruplara gizli mali ve lojistik destek sağlayan Katar ve Suudi Arabistan hükümetleri üzerinde baskı oluşturmak için diplomatik ve daha geleneksel istihbarat varlıklarımızı kullanmamız gerekiyor" ifadeleri yer alıyor.(YDH)