Yapıcıoğlu, HDP'nin seçim sürecini değerlendirdi
Hür Dava Partisi Eski Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu Yeni Akit Gazetesine verdiği mülakatta HDP'nin seçim beyannamesini değerlendirirken çarpıcı açıklamalarda bulundu.
Yeni Akit'ten Serdar Arseven HÜDA PAR (Hür Dava Partisi) Eski Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu ile partisinin Diyarbakır İl Başkanlığı’nda görüştü. 7 Haziran seçimlerine Diyarbakır’dan bağımsız aday olarak girmeye karar veren Yapıcıoğlu, ‘HDP barajı aşamazsa felaket olur” yaklaşımına karşı çıktı ve ‘HDP barajı aşmazsa yerine oturur’ dedi.
Yapıcıoğlu şöyle devam etti: “‘Barajı aşmazsak seçimler sonrası tufan’ diyorlar. HDP’ye yakınlık hissetmeyenler de ‘HDP’ye oy verilsin’ diye baskı oluşturmak istiyorlar. Baskının arttığı yerler HDP’nin çok yüksek oranlarda oy aldığı yerler. Altan Tan, bir önceki seçimlerden önce, ‘yüzde 65 özerklik için yetmez, çok daha fazla olmalı’ demişti. Bu da dikkat çekiciydi. HDP’nin çok güçlü olduğu yerlerde kendilerine destek veren vatandaşın hayatı çekilmez hale geliyor. Mesela Yüksekova, mesela Lice, mesela Cizre’nin bazı mahalleleri. Cizre’nin hangi mahallelerinde ortalığı savaş alanına çevirdiler?.. Sur Mahallesi, Nur Mahallesi bir de Cudi mahallesi. Bu üç mahallede HDP’nin aldığı oy oranı yüzde 90’ın üzerinde.”
HDP OY ARTTIRDIKÇA HUZURSUZLUK ARTAR!
Yani, HDP oyunu arttırdıkça baskıyı artırıyor?
Net bir şekilde bu ortada. Urfa’da olay var mı, yok. Bingöl’de var mı, yok. Çünkü buralar HDP’nin görece düşük oy aldığı yerler. Cizre’de bile görece düşük aldığı yerlerde çok yüksek aldığı yerlere göre ortalık daha sakin. Yani bunlar, ‘HDP çok oy alırsa, barajı aşarsa Türkiye’nin selametinedir’ iddialarını yalanlayan veriler. Sonuçlar tam zıddını gösteriyor.
HDP de “Kürt hakları savunusu ile öne çıkıyor. Siz de öyle. Aranızdaki temel fark nedir?..
Hakların kaynağı meselesi. Seküler hareketlere göre hakların kaynağı, mücadeleler sonucunda insanların yazdığı hukuki metinlerdir. Anayasa olabilir, toplumsal sözleşme metinleri olabilir.. Bize göre hakların kaynağı İlâhidir. Yüce Allah, insanları hem mükemmel, hem muhterem yaratmıştır. Bilgi ile donatmıştır. Kendisine muhatap kılmıştır ve meleklere insanoğluna ihtiram etmelerini, hürmet etmelerini emretmiştir. Yüce Allah’ın insana doğuştan verdiği hakları kısmaya kimsenin hakkı yoktur. Bu hakları kim kısmaya, yok etmeye kalkarsa çok büyük bir cürüm işlemiş olur. Bu bakış açısı ile biz temel hakların asla pazarlık konusu yapılamayacağını, bunların beşeri zihnin ürünü olan gerekçelerle ortadan kaldırılamayacağını düşünüyoruz.
BDP’nin seçim beyannamesini nasıl buldunuz?
Seçim beyannamesinde 7 defa Kürt kelimesi geçiyor. 61 defa kadın, 9 defa LGBTİ, 4 defa Trans, 3 defa homo geçiyor.
Kadın bolca geçiyor.
Kadını bir tüketim malzemesi bir meta olarak kullanan bir zihniyet bu. Kadını özgürleştireceğiz diyerek kadını ifsat etmeye çalışıyorlar. Aile kurumunu hedefe oturtmuşlar; kadına yönelik asla olmaması gereken şiddet üzerinden aile kurumunu toptan imha etmeye çalışıyorlar. Aileyi kadının açık cezaevi olarak da değil, açık mezarı olarak tarif ediyorlar. Namus kavramını toplumsal kâbus olarak nitelendiriyorlar. Özellikle cinsi yönden sapmış olan kişi veya kesimleri de ön taraflara sürerek, bu sapkınlıkları toplumun gözünde normalleştirmek, meşrulaştırmak için çok bilinçli bir faaliyet yürütüyorlar.
CHP mi yapıyor bunu, HDP mi?
HDP, Kürtlerin CHP’sidir
Türkiye, başta “Papa” olmak üzere, “Batı” dünyasının önde gelen temsilcileri, parlamentoları tarafından “soykırımcılıkla suçlanıyor”. Buna, geçtiğimiz günlerde Ankara’da “eşcinsellerle” birlikte yaptığı eylemle HDP de destek verdi. Ne diyeceksiniz Sayın Genel Başkan?
Bu soykırım meselesine bakalım: Evet, tehcir kanunu sonrası yer değiştirirken, olumsuz koşullardan dolayı çok sayıda Ermeni hayatını kaybetmiştir. Lakin ölen Ermenilerin binlerce katı insan, 1914’de başlayan, 4 yıl süren ve 1939’da başlayıp altı yıl süren iki dünya savaşında hayatını kaybetmiştir. Yüz milyonun üzerinde insan. Gözden kaçan hususlardan biri de şudur: Ermeniler, Avrupa’nın vaatlerine kanarak, bağımsız bir Ermenistan kurma düşüncesi içine girdiler. Anadolu topraklarında ve özellikle de Kürdistan’da büyük katliamlar yaptılar. Ermenistan’ı kurmak için Batı’yla iş birliği yapan Ermeniler de, çok sayıda Kürt’ü katletmişlerdir. Hatta şu anda Kürtlerin binlerce yıldır yaşadığı topraklarda bazı yerleşim yerlerinin adının Ermenice olması da Ermenilerin işgal sonrası buraların isimlerini değiştirmeleri sebebiyledir.
Ermenilerin soykırım iddialarına ve bunlar karşısında “özür dileme” işlerine gelince. Birileri Kürtler adına Ermenilerden ‘özür’ diliyor, biz bunu anlayamıyoruz. Kürdün köylüsünü, kadınını, çocuğunu katletmiş, yerini genişletmek isteyen Ermeniler Kürtleri, çoluk, çocuk, kadın demeden katletmiş. Kürtler, Ermenilerden ‘özür’ beklerken, birileri “Kürtler” adına Ermenilerden özür diliyor. Biz bunu anlamıyoruz. Katledilen Kürtler, adına özür dilenen Kürtler. Bunu anlamıyoruz. (Kaynak: Yeni Akit)